BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00
HABER /  GÜNCEL

Çemberlitaşın sırrı nedir?

Bir efsane haline gelen Çemberlitaş'ın gizemini bu defa da Soner Yalçın ele aldı.

Abone ol

İşte Yalçın'ın Çemberlitaş'la ilgili iddiaları

ÇEMBERLİTAŞ’IN GİZEMİ: HEZARFEN ÇELEBİ'NİN KİTABINDAKİ SIR NE?

İstanbul’daki Çemberlitaş restorasyonunu yürüten şirket yöneticisi, Çemberlitaş’ın altındaki odada Hz. İsa’ya ait kutsal eşyaların gömülü olduğunu açıkladı. Medya olaya geniş yer verdi.

Çemberlitaş’ın sırrı Osmanlı’dan günümüze hep merak konusu oldu. Bu konuda ilk tarihsel çalışmamızı Hezarfen Hüseyin Çelebi yaptı.

1670 yılında kaleme aldığı “Kitabu tenkih-i tevarihu’l-müluk” adlı eserinde, bakın, Çemberlitaş’ın sırrı hakkında ne yazdı?… 


Bilinenin aksine, Osmanlı’da ilk uçma denemelerini yapan ilim adamı Hezarfen Hüseyin Çelebi’ydi.


VE ÇEMBERLİTAŞ’IN SIRRI


“Miladın üç yüz yirmi dokuz senesinde Tavuk Pazarı’ndan vaki olan kırmızı dikilitaşı (çemberlitaş) o oraya koydu.Bu amudun oraya konmasının sebebi şudur:

“Validesinin namı ki Helena nam hatundur. Kudüs-ü Şerif ziyaretine varup Kamame nam kilisayı bina eyledikçe, Hıristiyanların itikadınca Yahudiler’in Hazret-i İsa’yı üzerine gerdikleri salibi ve eline ve ayağına vurdukları mıhları (çivileri) ve bazı mucizeyere ait eserleri Yahudilerden alup oğlu Konstantin’e hediye getürdü.

Ol dahi, tazim ile alup, hazinesinde sakladı. Sonra zaman ile hatırına geldi ki, bizden sonra gelen melikler, caiz ki, bu mübarek eserlerin kadrini bilmeyüp saygıda kusur ideler, yahut saklamayup yabana atarlar.

Büyük günah ola. Emreyledi ki: Yerin altında kargir ve metin bir hücre bina idüp, ol hücrenin içine mezkur asarı koyup saklayalar. Sonra üzerine halen mevcut olan kırmızı amudu alamet için kodu.”

Okuduğunuz gibi, Çemberlitaş’ın altında olduğu iddia edilen odada, kutsal hazinelerin olduğunu ilk yazan Türk tarihçi Hezarfen Hüseyin Çelebi’ydi.

Ama bugün olduğu gibi dün de Çemberlitaş’ın altındaki kutsal hazineler bu toprakların hep gündeminde oldu.
İddiaları sayfalarına taşıyanlardan biri de, “Mecmua-i Fünun” idi…

ÇEMBERLİTAŞ HIRİSTİYANLAR İÇİN KUTSALDI


Babıali Tercüme Odası katiplerinden Fardis Efendi (no: 35 sayfa 45-49) Çemberlitaş hakkında bakın neler yazmıştı: “Çemberlitaş’ın gerçek adı ‘Konstantin Sütunu’dur. Etrafında çemberler bulunduğundan Türkler, Çemberlitaş demektedirler.

Civarında birçok yangınlar meydana geldiğinden siyahlanmıştır.

Bu yüzden Avrupalılar ‘Yanık Sütun’ derler. Bizans döneminde ise ‘Somaki Sütun’ adı ile anılırdı.

“Bu sütun Dikilitaş gibi yekpare olmayıp 8 kızıl somaki taş parçasından mürekkeptir. Her taşın çevresi 33 ayak ve yüksekliği 10 ayak 9 parmaktır.

Sütunun yüksekliği yaklaşık olarak 90 ayaktır. Her parçasının üst tarafından defne dalı şeklinde kabartma pervazlar vardır.

“Sütunun üstüne Apollon’un heykeli konmuş ve bazı sembollerin ilavesiyle İmparator Konstantin’e benzetilmiştir.”

“Diğer taraftan şu kitabe oyulmuştur: ‘Ey cihan mülkünün hükümdarı olan İsa, şu mahkumeni, saltanat asasını ve Roma devletini sana vakfü takdim ve himayene tevdi ettim.

Bunları afetlerden koru.’“Adı geçen küre 407 yılında, asa 541’de vuku bulan depremden, heykel ise daha sonraki devirlerde şiddetli bir rüzgardan yere düşerek parçalanmıştır.”

“Çemberlitaş dikildiği vakit 8, bir rivayete göre ise 10 parçadan ibaretti. MS 1080 yılında isabet eden bir yıldırımdan sonra iki-üç parçası yere düşmüş, bu olaydan 70-80 yıl sonra imparator Manuel Comnenes, düşen taş parçalarının yerine, bugün dahi tepesinde görünen mermer başlığı yaptırmış, üzerine bir de haç diktirmiştir.”

“İstanbul fetholunduktan sonra Çemberlitaş’ın üstündeki haç, Fatih Sultan Mehmed’in emriyle indirilmiştir.”
“Bazı rivayetlere göre Çemberlitaş’ın kaidesi altında Hıristiyanlar için saygıya değer bazı eski eserler gömülüdür.

Bu sebepten ilk devirlerde halk burasını çok kutsal bir yer olarak sayardı. Yılda bir defa büyük halk kitleleri etrafına giderek ziyaret ederdi.” Durun bitmedi: Çemberlitaş’ın sırrı Cumhuriyet döneminde de devam etti…

ATATÜRK DE ÇEMBERLİTAŞ’LA İLGİLENDİ

Çemberlitaş’ın altındaki kutsal hazineyle ilgili haberler Cumhuriyet döneminde de sürdü. Atatürk yurt dışından arkeologlar getirtti.

Tarih Mecmuası 1968 yılında üç sayısını bu konuya ayırdı. Ünlü tarihçiler bu konuda makaleler kaleme aldılar… 1918 yılında İstanbul işgal altında iken Vatikan’dan bir grup rahip Çemberlitaş’ın yakınındaki Vezirhan’dan oda kiraladı.

Buradan tünel kazıp Çemberlitaş’ın altına gitmek isterlerken yakalanıp sınır dışı edildiler.

Atatürk bile Çemberlitaş’ın sırrıyla ilgilendi. 1929 yılında yurt dışından arkeologlar getirtti ise de bir sonuç alamadı.

Çemberlitaş sırrı 1960’lı yıllarda yine gündeme geldi.


HEYBELİADA RUHBAN OKULU

Tarih Mecmuası muhabiri Öz Dokuman, Heybeliada’daki Ruhban Okulu’na gitti ve okulun öğretim üyelerinden arkeoloji uzmanı Hristostomos Konstantinidis ile görüştü.

Konstantinidis okulun 40 bini aşkın kitabından, 24 ciltlik Büyük Yunan Ansiklopedisi, G. Jacquemet’in Katolizm, Eusebe’nin Vitta Konstantinis kitaplarını çıkarıp ilgili pragrafları gösterdi.

Bu kaynaklar da iddiaları doğruluyordu.

Okul müdürü Metropolit Maksimus Repanelis de iddianın doğru olduğuna inanıyordu.

Çemberlitaş’ın altında kutsal hazinelerin olduğuna inanan bir diğer Hiristiyan din adamı ise, Vatikan’ın İstanbul temsilcisi Padre Carotenuto idi.

“Haç’ın bir parçasının Kudüs bir parçasının Roma’da ve üçüncü parçasının ise İstanbul’da olduğu doğrudur. Ama İstanbul’da nerede olduğundan emin değiliz” diyordu.

Tüm yazdıklarımızı toparlarsak, Çemberlitaş’ın sırrı 350 yılı aşkındır değişik zaman dilimlerinde gündemimize gelmektedir.

Ve görünen o ki, daha çok zaman da gelecektir.

kaynak: Vatan