Cemaatle kavga AK Parti'ye ne kadar oy kaybettirir?
Dersahenelerle ilgili fikrimi soran herkese aynı şeyi söyledim, buradan da ilan edeyim. Ben dershanelere de, dershanelerin de bu dönemde kapatılmasına da karşı olan birisiyim.
Dershanelerle ilgili fikrimi soran herkese aynı şeyi söyledim, buradan da ilan edeyim. Ben dershanelere de, dershanelerin bu dönemde kapatılmasına da karşı olan birisiyim.
Kafanız karışmasın diye şöyle izah edeyim.
Dershanelerin en azından şimdilik kapatılmasına karşıyım. Çünkü; Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı okullardaki sıkıntılara da bizzat şahit olmuş ve olan birisiyim.
Sistemin iki yılda bir değiştiği, öğretmenlerin sıradan birer memur, öğrencilerin birer denek olarak görüldüğü sistemin adına eğitim diyenleri gülünç buluyorum. Günümüz okulları bu dershanelere ihtiyaç olduğunu bağıra bağıra haykırırken, Öğretmenlerin bile, "Benden bu kadar. Git geri kalanını imkanın varsa, dershanelerde öğren" dediği bir sistem orta yerde dururken, alelacele bir şekilde dershaneleri özel okullara dönüştürmenin o çocukların eğitimine ciddi zararlar vereceği endişesi taşıyorum.
Öte yandan...
Dershanelere karşıyım çünkü; buraların artık birer ticarethaneden
ibaret olduğunu bizzat yaşayarak görenlerdenim. İmkanı olanların
gittiği, imkanı olmayanların kapısından geçemediği bir yapı eğer
Milli Eğitim Bakanlığı'nın eğitim sistemiyle paralel olarak
yürüyorsa, burada bir adaletsizlik var demektir.
Yani kısacası karar doğru, yöntem ve zamanlama yanlış!
Bu yanlışın bir kırılmaya neden olacağı belliydi. Ancak kavganın bu
kadar seviyesizleşeceğini kimse tahmin edememişti doğrusu.
20 Kasım 2013 tarihinde yazdığım başlıklı yazıda yaşanan
tartışmanın iki tarafa da ciddi zararlar vereceğini dile
getirmiştim.
"Sözden korkmayacak yürekli ve zeki insanlaradır sözümüz.
Çünkü ancak onlar, söz ne kadar acıysa, diyenin o kadar dost
olduğunu bilir..." diyerek her iki tarafa da sempatiyle
bakan biri olduğumu belirtmiş, tarafların saflarındaki
vesvesecilere fırsat tanımaması gerektiğini haddim olmayarak
tavsiye etmiştim.
Olmadı maalesef...
Çıldırmışlık seviyesindeki küfür ve hakaretlere maruz kalmamdan
başka işe yaramadı o yazım. Bir yanda Erdoğan'ın etrafını saran
iğrenç ağızlılar... Diğer yanda AK Parti adına sosyal medyada
hesaplar açıp necaset saçanlar. Beri yanda cemaate mensup bazı
nasipsizler...
Bir taraf, "Sen nasıl bu Yahudi ve Hıristiyan dostu, MOSSAD
ve CIA'nın kurduğu cemaati desteklersin" dedi. Diğer taraf
"Sen nasıl Müslüman görünümlü bu kafirlerin, bu Yezitlerin
yanında olursun" dedi.
Yakası açılmamış, kağıda kaleme gelmez küfürlerle saydırdılar da
saydırdılar.
Sorun değil...
6 Haziran 20012 tarihinde yazdığım, başlıklı yazımdan sonra
da...
8 Haziran 2012 tarihinde yazdığım başlıkla yazımdan sonra da...
15 Haziran 2012 tarihinde yazdığım başlıklı yazımdan sonra da aynı
şeyleri, hatta daha kötüsünü yaşamıştım.
Alışkınım anlayacağınız...
Oysa yazdığım da, anlatmak istediğim de çok basitti...
"Hocaefendi size birşeyler anlatmaya çalışıyor.
'Çok kötü şeyler duyabilirsiniz. Rica ediyorum, aynıyla mukabelede
bulunmamak lazım' diyerek size bir mesaj veriyor. O mesajı
dinleyin" demekti niyetim.
Duymadılar bile...
"'Peygamberin bile kıblesi şaştı oğlum' diyen yazarı
susturun" dedim. Onlar o yazarı, edebe davet etmek yerine,
"Sen Today's Zaman'a geç. Orada daha rahat hakaret
edersin" diyerek terfi ettirdiler.
"Gezi eylemcileri haklıydı" diyen yazara tam takım
arka çıktılar.
"Ebu Cehil Peygamberimize zulmetti ama mert adamdı. Yalan
söylemez, iftira atmazdı" diyecek kadar sapkınlaşan yazara
tek kelime etmediler.
Daha başka neler dediler?
Sıralayayım...
* Başörtüsü pislikleri kapatmaya yetmedi demek ki?
Pislikler kapatmak için dersane kapatmak gerek demek.
* Bir kez daha anlaşılmıştır ki ülkemizde her
siyasi hareket bir din, lideri de tanrıdır! Geğirebilen,
küfredebilen, gaz ve çiş yapabilen tanrı!
* Öyle ateistler tanıyorum ki bunlardan daha insan
ve daha Müslüman!
* Müslümanlar içlerine kaçmış şeytanla camilerde
ve Kabe'de dolaşıp duruyorlar!
* Her yer Kerbela her yan Yezit! Yezid de iyi
Kuran okurdu vahiy katibinin oğluydu!
* Şükredelim ki normal gapatıyor ya gara çarşafla
gapatsaydı!
* Eğer hizmet olmasaydı Müslümanlar İslam öncesine
dönmeye devam edeceklerdi!
* İsrail çok zalim ve vahşi olmasına rağmen bunlar
gibi belden aşağı vurmuyor ve iftira atmıyor!
* Artık anlaşılmıştır ki Madımakta insanlar
yanarken tekbir getirip alkışlayan zihniyetle şuan cemaatin linç
edilmesini alkışlayanlar aynıdır!
* Bakanı yalancı, müsteşarı yalancı, müşaviri
yalancı ve küfürbaz olanın kendi ne olur?
* Cemaat gibi oy potansiyeli yüksek bir kesime
seçim öncesi düşmanlık edenler, seçimleri masa başında almak
isteyeceklerdir! Bir siyasetçi oy deposunu yok sayıyorsa bu
seçimlerde hile yapılacağının % 500 kanıtıdır! Göreceksiniz bunlar
seçim sonuçlarını masa başında alacaklar!
* Lozanın gizli maddeleri içinde "Türk
kökenlilerin başbakan yapılmaması" şartının niçin
konulduğunu da şimdi anlayabiliyor muyuz?
* Gençler bilmezler Milli Görüş zaten hizmet
düşmanlığı üzerine kurulmuş bir projeydi ve her zaman vazifesini
yaptı!
Ve daha niceleri...
Yazdıkça insanın midesi kalkıyor.
Eminim ki Fethullah Gülen Hocaefendi de en az bizim kadar bezgin ve
çaresizlikle izlemiştir hem bu iğrenç sözleri, hem de cemaate
yakışmayan sefilleri.
Anlaşılan o ki bu arkadaşlar, seçim döneminde AK Parti'nin kendi
desteklerini almaması durumunda, büyük bir hezimet yaşayacağını
düşünüyor.
Kendilerine has hışımlarıyla saldırıp, hınçla vururken geride
oluşturdukları tahribattan ise haberleri yok. Yaptıkları hizmet
hareketinin üzerine kara bir leke çalmaktan öteye gitmiyor oysa
ki...
Günlerdir bu kavgayı uzaktan izleyen biri olarak, görüşlerine
başvurduğum tanıdık tanımadık herkes aynı şeyleri söylüyor:
"Gezi olaylarının içinde olduğunu itiraf eden, onbinlerce
masum Filistinli'nin katili İsrail'i öven, Peygambere ve İslam'a
düşman Ebu Cehil'i bile masumlaştıran bir cemaat olabilir
mi?"
Pek muhterem arkadaşlar eminim bunun cevabını verirler!
"Cemaat ve AK Parti arasındaki kavga kimin işine
yarar" sorusunun cevabını geçen yazımda kısmen vermiştim
ama bu kez detayını da anlatayım.
Kavga maalesef iki kesime de ciddi zararlar verdi. Bu kavganın
kazananı yok ve hiçbir zaman olmayacak.
Kimin daha çok kaybettiğini merak ediyorsanız.
Şayet cemaat içindeki bu bozuk ağızlıları susturmaz ve himaye
etmeye devam ederse, daha çok kaybeden taraf olmaya devam
edecek.
Böyle bir durumda korkarım ki, "CHP veya diğer partilere oy
verin, ama AK Parti'ye oy vermeyin" çağrısı nereden
gelirse gelsin, bu çağrıya kulak vermeyecek insan sayısı bir hayli
fazla...
Umarım böyle bir davette bulunulmaz.
Lakin ortaya çıkan tablo gösteriyor ki, AK Parti yüzde 5 belki
kaybedebilir ama cemaatin yüzde 45 kaybedeceği kesin!