Star gazetesi yazarı Ahmet Taşgetiren, 36 yıl önce kurulan Mücadele Birliği ile Gülen cemaati arasındaki benzerlikleri bugünkü köşesinden kaleme aldı
Abone olStar si yazarı , kendisininde içinde olduğu Mücadele Birliği'nin yapısını ve dağılma sürecini bugünkü köşesinden yazdı.
"Mücadele Birliği-Gülen hareketi" başlığı attığı bugünkü yazısında Taşgetiren, Mücadele Birliği'nin içinde oluşan 'paralel' yapıyı analiz etti.
"Beni en çok şaşırtan Mücadele Birliği’nin liderliğini oluşturan kişilerin birbirlerini “MİT Ajanlığı” ile suçlar hale gelmeleri olmuştur. En tepedeki, yola birlikte çıktığı arkadaşının üstünü çizmiş, benim gibi başka arkadaşların da benzeri bir tutum içine girmesini istemiş, hatta teşkilat içinde teşkilat oluşturmaya yönelmişti. Bu “paralel teşkilat”ın beyninde de kendi kardeşi vardı" diyen Taşgetiren, aynı dönemde yola çıkan Gülen hareketinin de benzer bir sona yaklaştığını yazdı.
İşte Taşgetiren'in bugünkü köşesinden öne çıkan bölümler:
"...Bazen Mücadele Birliği’nde birlikte olduğumuz arkadaşlarla buluştuğumuzda, “Güncel”in değerlendirmesini yapıyoruz. Bu çerçevede Mücadele Birliği ile Gülen Hareketi arasındaki paralellikler üzerinde duruluyor. Bir süre öncesine kadar “Biz yürütemedik onlar yürüttü, belli bir mesafe aldılar” yollu görüşler ortaya konuyor, bunda da “Liderliğin performansı”na vurgu yapılıyordu.
Şimdilerde ise, “Gülen Hareketi”nin farklı bir salınım içine girdiği gözlemi ağır basıyor.
Liderliği Amerika’da bulunan, dolayısıyla sadece Türkiye’deki devletle değil, bir dünya devleti ile de hesapları karışan bir yapının kendi devleti ile problemli hale gelmesine tanık olunuyor. Tabii ki “problemli” kelimesi çok zayıf kalıyor, dişe diş bir mücadele söz konusu şu anda.
İşin ilginç yanı, bu dişe diş mücadelenin devleti temsil eder konumdaki dindar bir kadroya karşı veriliyor olması, dolayısıyla o dindar kadroyu “Din dışında göstermek” gibi çetin, kabulü zor bir işe girişilmesi.
DAĞILMALARI BERABERİNDE GETİREBİLİR
İşin bir diğer ilginç yanı, “Gülen hareketi”nin bugüne kadar resmettiği “Hoşgörü” imajına aykırı olarak, kıran kırana bir savaş dilini üretmesi, bu yönde bir toplumsal destek aramaya yönelmesi. Bu, Cemaat’in militarize edilmesi sürecini başlatmış oluyor ki, böyle bir konseptin Cemaat tarafından içselleştirilmesinin zorluğu beklenmeyen dağılmaları da beraberinde getirebilir. Yani Cemaat aidiyeti ne zamandan beri böyle bir militanlaşmayı kabul etmeyi gerektirmektedir?
Bir de, yapıdan ayrılanlar meselesi var. Bunlar da, tıpkı Mücadele Birliği’nde olduğu gibi, boykota ve dışlanmaya maruz kalmışlar. Hem de en tepenin çok yakınında iken. Nurettin Veren, Latif Erdoğan, Kemalettin Özdemir... vb. Bu dışlamalar bugüne kadar Cemaat bünyesinde üstü örtülü kalmış olabilir. Ama bir kere ameliyat masasına yatırılma durumu söz konusu olunca tüm hesaplar devreye girer ve birbirini tetikleyen bir süreç başlar.
Süreç...
Gülen hareketinin, Mücadele Birliği’nden çok daha çetin bir süreci yaşadığından adım gibi eminim.