BIST 8.951
DOLAR 34,32
EURO 37,33
ALTIN 3.037,84

Cemaate operasyon başladı, bundan sonra neler olacak?

Son yazımda hükümet kanadından operasyon geleceğini söylemiş ve 20 Mart tarihine dikkat çekmiştim. Beklenen operasyonun işaret fişeği atıldı.

Son yazımda hükümet kanadından gelecek operasyonu dikkat çekmiş, "20 Mart tarihinden sonra atılacak adımlar"a dikkat çekmiştim. Beklenen operasyonun işaret fişeği atıldı.

Gelin hem hükümetin, hem de cemaatin bundan sonra atacağı adamları konuşalım bu yazıda...

Önceki yazılarımı okuyanlar hatırlar. 25 Şubat tarihinde, 25 Mart'ta yayınlanacak kasetten, yani cemaatçi arkadaşların tabiriyle "Torbada olan büyük turptan" bahsetmiştim. O kasetle ilgili detaylar twitter'dan ve cemaate bağlı bazı gazetelerde pişirilmeye başlandı.

Kasetin içeriğini belki hala duymayanlar vardır diye bir kez daha anlatayım. Kasette Erdoğan'ın, "devletin bekası için bir devlet adamının feda edilip edilmeyeceğine dair soru sorduğu", fetvanın verilmesinin ardından da Yazıcıoğlu'nun helikopterinin düşürülmesi için MİT'e talimat verdiği ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın da bu talimatı yerine getirdiğine dair telefon kayıtları olduğu "İddia ediliyor!"

"İddia ediliyor" diyorum çünkü cemaatin içinde önemli yerlerde olan bazı özel arkadaşların cep telefonu ekranından izlediği ve bana anlattığı bir görüntü üzerinden yorum yapıyorum.

Mesele de burada başlıyor.

Gerek daha önce yayınlanan illegal kasetlerin twitter yöneticileri tarafından yayından kaldırılmaması, gerekse bu kasetin yayına hazırlanması beraberinde bir devlet refleksi getirdi. Çünkü böyle bir kasetin yayınlanacak olması durumunda doğrusuna yanlışına bakılmaksızın birilerinin sokaklara çıkıp Türkiye'yi ateş topuna çevireceği yönünde ciddi duyumlar var.

Seçimden önce başlayacak, seçimde AK Parti'nin yüksek oy alması durumunda zirveye çıkacak olaylardan bahsediyorum.

Twitter'a getirilen yasağı nedeni bu ama bu yasak kalıcı değil. Twitter yöneticileri yasağın yürürlüğe girmesi üzerine hemen temizliğe başladılar zaten. Sahte isimlerle açılan ve bu kasetleri yayınlayan hesapların kapatılmasının ardından twitter yeniden yayına açılacak, burada bir sıkıntı yok!

Yazının girişinde de dediğim gibi...

Devlet, aylardır kendisinden bekleyen adımı atmaya başladı. Bundan sonra devletin içine çöreklenmiş yapının gerçek yüzünü anlatacak tüyler ürpertici belgeler ardı ardına açıklanacak.

Şu kadarını söyleyeyim.

Açıklanacak belgelerden sonra cemaate gönül vermiş samimi insanlar çok ama çok üzülecek. Cemaatin üst düzey kadrolarında yer alan bazı isimler ise sokağa çıkacak yüz bulamayacak. Zaten bu nedenden dolayı suça bulaşmış, oynanan oyunu planlayan bazı isimler, operasyon başlamadan Türkiye'yi terketmeye başladı bile...

Toplumun bazı kesimlerinde, 17 Aralık'ta patlak veren olayların 30 Mart seçimlerinden sonra sona ereceği gibi bir algı oluşmuş durumda. Oysa asıl oyun 17 Aralık'ta değil, 1 Haziran'daki Gezi ayaklanmasıyla birlikte başladı ve genel seçimlere kadar devam edecek.

Her ne kadar "Biz siyaset yapmayız" dese de, cemaatin önünde bundan sonra siyasete girme dışında bir yol görünmüyor.

Tek hedef genel seçimler!

İzmir'de bulunan Ertuğrul Günay dünkü açıklamasında hedefin bu olduğunu çok açık bir şekilde dillendirdi aslında. Ne dedi eski Kültür Bakanı:

"Yeni bir siyasete Türkiye’nin ihtiyacı var. Türkiye toplumu adalet istiyor. Bütün partiler buna bakacak. Kendilerini revize edecekler. Toplumun ihtiyacını görülerse yollarına devam edecekler. Karşılamazlarsa toplum yeni siyasi hareketleri bağrından çıkaracaktır. Bunun karşılanmaması halinde yeni bir çocuğun doğumunu buradan müjdeliyorum."

Gezi olayları sırasında Ertuğrul Günay, İdris Bal gibi isimler parti mensubu olarak kalmalarına rağmen, muhalif söylemleriyle dikkatleri çeken isimlerdi. 17 Aralık operasyonundan sonra ise cemaati savunan vekiller birer ikişer partiden ayrılmaya başladı.

Cemaat içinde yer alan Tokatlı bir dostumla konuştum dün.  Bana 7 Temmuz 2013 tarihinde Facebook'ta yazdığı bir makaleyi gönderdi. İnanır mısınız, bugün yaşanan her şeyi daha o tarihte bir bir anlatmış.

Bugünleri nasıl öngördüğünü sordum, bakın neler anlattı:

"AK Parti'den istifa eden isimlerin tamamı bir süre öncesine kadar BBP'ye topluca geçmeye hazırlanıyordu. Ancak yapılan anketlerde AK Parti'nin oy oranı bir türlü yüzde 35'in altına düşmeyince plan bozdu, geçiş tarihi ertelendi.

Yerel seçimlerden sonra bu vekillerle beraber yeni isimlerin BBP'ye geçmesi için çalışmalar başlayacak. Listede Erkan mumcu, Abdullatif Şener ve AK Parti'den istifa edecek olan diğer vekillerin de isimleri de var.

Sözün özü, cemaatin hedefi, tabanını ve vekillerden oluşan adamlarını partiye üye yaparak BBP'yi ele geçirmek. Muhsin Yazıcıoğlu suikastıne bu kadar sahip çıkmalarının nedeni bu! Maalesef BBP yöneticileri de bu oyunun farkında değil.

Operasyon bununla da sınırlı kalmayacak!

Sadece BBP ile bir başarı sağlayamayacağını bilen cemaat, bir yandan MHP'yi, diğer yandan kankası olduğu CHP'yi kasetlerle dizayn etme yoluna gidecek.

MHP ile BBP'nin birleşmesi, CHP'den istifa edecek önemli isimlerin de katılmasıyla yeni bir siyasi oluşum hedeflenecek. Mesela şu anda CHP'den Ankara adayı olan Mansur Yavaş'ın seçimi kazanması durumunda BBP veya MHP'ye geçmesi için ciddi planlar yapılıyor. Kılıçdaroğlu'nun gönderilmesi, Sarıgül'ün CHP'nin başına getirilmesi gibi planlar da buna dahil.

Plan bununla da sınırlı değil...

Bu oluşum sağlandıktan sonra "Temiz Toplum" eylemleri, "Hükümet istifa" yürüyüşleri başlayacak. Yeni kaset yayınlarıyla birlikte iktidar günden güne yıpratılarak önce gözden, sonra koltuktan düşürülmeye çalışılacak.

Kısacası oyunun başarıya ulaşıp ulaşmayacağı, AK Parti seçmeninin dik durup durmayacağına bağlı. Eğer halk sağlam durursa sıkıntı yok. Anlayacağınız AK Parti yüzde 38 üzeri oy aldığı sürece bir sıkıntı yaşamayacak. Çünkü yüzde 38 demek, 276 milletvekilini elinde bulundurmak ve iktidarda kalmak demek.

Bana anlatılanlar bununla sınırlı değil, aksine çok daha korkunç şeyler var. Onu da bir sonraki yazıya bırakalım...