Ahmet Kurucan, Gülen cemaatini anlatan "Love is a Verb" belgeselinin yapımcısı Ken Hunter'in Tom Cruise'a söylediği sözleri köşesine taşıdı.
Abone ol"Love is a Verb" belgeselinin yapımcısı Ken Hunter, cemaatin dünyayı kurtarmak için mücadele ettiğini söylemiş...
Zaman gazetesi yazarı Ahmet Kurucan, bugünkü köşesinde cemaate övgüler yağdırdı, ABD ve Avrupa'da vizyona giren Hizmet Hareketi'ni anlatan "Love is a Verb" belgeselini tanıttı.
Bugünkü yazısında iktidarı hedef alan ve cemaate karşı zulümün devam ettiğini savunan yazar, cemaati anlatan belgeselin yapımcısının açıklamalarını gündeme getirdi. Yazara kulak veriyoruz:
YAPIMCI HUNTER TOM CRUİSE'YE DEMİŞ Kİ
“Love is a Verb” belgeselinin Almanya Stuttgart’ta gösteriminin yapıldığı salonda ben de vardım.
Program sonunda belgeselin yapımcı ve yardımcısı sahneye çıkıp sorulara cevap verdiler. Yardımcı Ken Hunter’in anlattığı bir hatıra çok dikkatimi çekti. Kanada’da belgeselin ilk gösterimi Tom Cruise’nin yeni çıkan ve dünyayı uzaylı yaratıklardan kurtaran adam rolünü oynadığı filminin ilk gösterim günüyle çakışmış. Bir başka tabirle her ikisi de aynı gün aynı saat aynı sinema ama farklı salonlarda gösterime girecek. Tom Cruise de gelmiş oraya. Öncesi veya sonrasında lobide Tom’un yanına gitmiş Ken Hunter ve şunu söylemiş: “Bir salonda tamamen hayali senaryo üzerine kurulu dünyayı kurtaran bir film, diğerinde ise gerçek hayatta onun için mücadele edenlerin filmi.”
ALKIŞ TUFANI KARŞISINDA CÜMLENİN DEVAMINI GETİREMEMİŞ
Salondan kopan alkış tufanı karşısında cümlenin devamını getiremedi Ken Hunter. Aslında getirmesine de gerek yoktu; yoktu çünkü hakikatin ta kendisini ifade ediyordu bu cümle. Bundan öte söylenecek her söz yoruma, izaha, hatta propagandaya girerdi.
“Güldürmeyin insanı, Hizmet’in çalışmaları dünyayı mı kurtaracak?” diyenleri duyar gibiyim. Eğer “Hizmet’in mevcut ve muhtemel çalışmaları dünyayı kurtaracak” gibi bir iddiası olsa haklı olabilir böyle diyen veya düşünen insanlar. 35 yıldır bu işin içindeyim, böyle bir iddiayı hiç kimseden duymadım, bir satır yazı okumadım ama şunu duydum, okudum ve inandım; “Sen din, dil, cins, ırk ayrımı gözetmeksizin bağrını bütün insanlığa ummanlar gibi aç; gönlünde herkesin oturabileceği bir sandalye olsun; herkese hizmet götürmeye, derdine derman olmaya niyet et, bu yolda gayret et, sonucu O’na bırak ve unutma, O dilerse azlardan çok, yoklardan var olur.”