Cemaat söyleyince iyi, Erdoğan söyleyince kötü!
2013 yılının ortalarına kadar ben de müzmin muhalifler gibi Erdoğan'ın üslubundan son derece rahatsızlık duyuyor ve zaman zaman dert yanıyordum.
2013 yılının ortalarına kadar ben de müzmin muhalifler gibi
Erdoğan'ın üslubundan son derece rahatsızlık duyuyor ve zaman zaman
dert yanıyordum. Her işi takip etme sevdası, her konuda mutlaka bir
iki açıklama yapması herkes gibi bana da tuhaf geliyordu.
Hatta 19 Nisan 2013 tarihinde kaleme aldığım, "T.C
tartışması ve Erdoğan'ın yaralayıcı dili" başlıklı
yazımda, "Siz bu üslupla devam ederseniz önümüzdeki
dönemlerde ne olacağını söyleyeyim. İlkbahar bitti bitiyor. Yaz
ayındayız artık. Sonbahar yaklaşıyor ve hepimiz sonbaharı neyin
takip ettiğini iyi biliyoruz" diyerek bir felakete
gittiğini söylemiştim.
Bu sözlerden 10 gün sonra Gezi olayları patlak verdi. Şehir
iblisleri öyle öyle bir dil kullandılar ki, daha eylemlerin birinci
haftasında Erdoğan'ın üslubu hemen herkese ninni gibi gelmeye
başladı.
O gün Erdoğan'ın dilini bahane ederek diliyle adeta terör
estirenlerin yerini bugün cemaatin medyası aldı. Gazetelerinden
birini alıp okumanız veya TV'lerinden birini 10 dakika
izlemeniz bile yeterli bu gerçeği görmeniz için...
Tam bir akıl tutulması, tam bir çıldırmışlık hali var hemen
hepsinde. Öyle bir çıldırmışlık hali ki, üslubunu birazcık yumuşak
tutan Hüseyin Gülerce bile bir anda ayaklar altına
alınabiliyor.
Bir yandan, "Erdoğan nefret dili kullanıyor"
diyenler, diğer yandan nefret tohumlarının filizlenmesi için adeta
seferber oluyor.
Ahmet Turan Alkan, Mümtazer Türköne, İhsan Dağı, Şahin Alpay, Ekrem
Dumanlı, İbrahim Öztürk, Mahir Zeylanov, Bülent Keneş ve daha
onlarcası... Kendileri yetmezmiş gibi ekrana çıkardıkları konuklar
da bir o kadar nefret saçıyor.
Zaten kala kala bu kadar kaldılar!
Nazlı Ilıcak'ı gece yatağından aldıran, parti kapatmalarla, 367
garabetiyle ünlenen yargı mensuplarını can simidi olarak görecek
hale geldiler.
İkide bir atılan "Yargı ve siyaset dünyası ayakta"
manşetlerinden ve TV'lerdeki alt yazılardan gına geldi artık.
Milletin siyaset sahnesinden defettiği eski bir siyasetçi ile hukuk
tanımamazlığı ile nam salmış eski bir yargı mensubu AK Parti
aleyhine konuştu mu?
Hemmen çek bir altyazı: "Yargı ve siyaset dünyası
ayakta!"
Zekeriya Öz, Muammer Akkaş, Özcan Şişman ve Celal Kara'yı eski
görevlerine geri getirin. Görev yerleri değiştirilen birkaç önemli
polis müdürüne de eski görevlerini iade edin. Geride kalan savcı,
hakim ve polisleri isterseniz fizana sürün.
İnanın tek kelime etmezler!
Çünkü yargı dedikleri, kendi elemanlarından oluşan kitle. O
elemanları sabaha karşı insanları evlerinden aldıkça, Türkiye'nin
dev projelerine imza atan işadamları hakkında tutuklama kararları
çıkardıkça yargı kusursuz işlemiş olacak onlar için...
Yardım tırlarını basan, MİT mensuplarına siper alıp namlu
doğrultan, yerlerde sürükleyenler oldukça, Erdoğan'ı dünyanın
gözünde "Teröristlere yardım ve yataklık eden
adam" konumuna düşürecek elemanlar oldukça yargıda problem
yok!
Tamamen gizli kalması gereken telefon tapelerini yayınlamak onlara
hak! Ama onlarla ilgili bir telefon kaydı mı yayınladın mı...
Başlık hazır:
"Hukuk ayaklar altına alındı, yargı ayakta"
En büyük hakaretleri, en korkunç tehditleri ardı ardına köşe
yazılarında sıralamak serbest. "Yezit, Ebu Cehil, Münafık.
Firavun" demekte bir sıkıntı yok.
Ama, "İnlerinize gireceğiz" dedin mi,
"Haşhaşiler gibi" dedin mi,
"Ananas" dedin mi.
Altyazı devreye girer: "Yargı ayakta!"
Dünyaya, "Erdoğan ve Türkiye El Kaide'ye yardım yapıyor.
Terörist ülke ilan edin bunları" diye mesaj geçmek de
serbest. BBC'ye savcı ve hakim edasında söyleşi verip,
"Yolsuzluk yapılmış bu kesin ve net" diye
konuşmak, hükümeti şikayet etmek pek güzel. Ama büyükelçilere,
"Gidin bu paralel yapıyı dünyaya anlatın" dedin
mi, manşet devrede:
"Bu nefret dilidir. Yargı ayakta..."
AK Parti'yi ihale yolsuzlukları ile, rüşvetle ile suçlamak tamamen
hak. Ama Cemaat'in bazı ihaleleri birilerine sponsorluk
karşılığında peşkeş çektiğini söyledin mi suç!
Erdoğan'ın ölmüş annesine, karısına küfür edenleri, "Alın
bu paraları Erdoğan'ın annesine küfredin" diyen vekilleri
"Gezi haklıydı" diyerek desteklemek özgürlük!
Fethullah Gülen'e "Emekli vaiz" demek, dershaneler hakkında tek
kelime etmek haram!
AK Parti seçmenine, "Makarnayı fazla kaçırmışsın"
demekte bir beis yok. Ama o seçmen sana "Maklube'yi fazla
kaçırmışsın" dedi mi olmaz!
Sen istersen bedduanın adını mübahale diye değiştirebilirsin ama
karşındaki sana cevap verdi mi direk Gayretullah'a dokunur!
AK Parti ile uzaktan yakından alakası olmayan seçmenler ve yazarlar
seni eleştirince yalaka, senin emrindeki paralı yazarların seni
savunduğunda demokrat!
Sen Hazreti peygamberi rüyalarına alet edip twit attırınca, Türkçe
olimpiyatlarına cismen getirip Emel Sayın'ı izletince normal,
birileri "Allah sizin oyununuzu bozacak" dediğinde
dini kullanan oluyor ve manşet atılıyor:
"Bu bir linç kampanyasıdır. Yargı ayakta!"
Tamam yargı ayakta, anladık da...
İzan, vicdan, iman ve ahlak nerede?