14 aralık cemaat operasyonuna bir yorum da HDP Şırnak milletvekili Hasip Kaplan'dan geldi.
Abone olNESRİN YILMAZ
İNTERNETHABER-ANKARA
İnternethaber'e konuşan Hasip Kaplan, hükümetin 10 yıl cemaatle birlikte operasyon yaptığını şimdi de derin devletle birlikte cemaati hedef aldığını söyledi. Kaplan, yarın ne olacağı belli değil, bu durumda hükümet de güvence de değil dedi.
Hasip Kaplan'ın açıklamaları şöyle:
ADALETİN OLMADIĞI YERDE...
Ben bir hukukçu olarak hep şunu söyledim; Adaletin olmadığı yerde herkes suçlu duruma düşebilir. Hükümet, paralel bir operasyon yapacağının mesajını vermişti, Cumhurbaşkanı da "inlerine girdik" demişti.
BERABER YÜRÜDÜLER BU YOLLARDA
12 yıllık iktidar döneminde bu yollarda en az 10 yıl beraber yürüdüler ve o dönemlerde bütün KCK operasyonları, Ergenekon, Balyoz operasyonları o güçlerle beraber yapıldı. O dönemde olanları, operasyonları nasıl savunduklarını biliyoruz ama biz, "dün böyle oldu, bugün de size oh olsun" noktasında değiliz. Biz, bağımsız yargının herkes için gerekli olduğuna inanıyoruz ve bu güvenlik paketleriyle, yargı paketleriyle insan temel hak ve özgürlüklerinin artık hiçbir güvencesinin kalmadığını ifade ediyoruz.
ESKİ ORTAKLARA OPERASYON
Daha önce basında en büyük operasyon KCK basın operasyonuydu, Kürt ve sol basına yönelik yapıldı. Biz bunları bildiğimiz için bu operasyonları da gerçekten çok vahim görüyoruz. Bu operasyon bugün kendi içinde ayrışan eski ortaklarına yönelmiştir. Derin devlette hücreler uyanıp, kıpraşmaya başlamıştır, yarın bu operasyonların kime yöneleceği belirsizdir, hiçkimsenin hukuken güvencede olmadığı bir ortam söz konusu. Bağımsız yargının dışında siyasetin ve siyasi iktidar gücünün yönlendirdiği operasyonlar görüyoruz. Bu, KCK'ya yapıldı, Belediye Başkanlarımıza yapıldı, Ergenekon ve Balyoz'da askerelere yapıldı 463 tane subaya ve Generale yapıldı, Genelkurmay Başkanı'na yapıldı.
İKTİDAR DA GÜVENCE DE DEĞİL
Tüm bunlar şunu ifade ediyor; birileri iktidar da olsa hiç kimse güvencede değil. Bu tehlike her an için hükümete de yönelebilir. Ama yolsuzluk operasyonlarının yıldönümünde bunun yapılması beraberinde daha farklı soru işaretleri de getiriyor. Bu siyasi otoriterinin yargı üzerinde yönlendirmesi ile olan operasyonlar bağımsız yargıyı, hukuku, basına yönelmiş durumda. Ucu nerede başladı, sonu nerede bitecek bilemiyoruz. Bütün dileğimiz şu; Herkes masumiyet karinesi içinde, bağımsız yargı yönünde, varsa yaptığı yanlış suç ortaklarıyla beraber hesabını vermelidir. Bu yönüyle baktığımız zaman bu tür operasyonlar Türkiye'nin anormalleştiğini gösteriyor. Hükümet bir gün paralelleşiyor, 10 yıl operasyon yapıyor, sonra derin devlet ve hükümet anlaşıyor, asker de içinde, bu sefer paralele operasyon yapıyor, yarın ne olacağı belli değil.