Cemaat bu sorulara cevap verebilir mi?
17/25 Aralık operasyonları yapıldığı günden bu yana yazdığım her yazıdan önce vicdan terazisine çıkıp, kendimi sorguladım.
17/25 Aralık operasyonları yapıldığı günden bu yana yazdığım her
yazıdan önce vicdan terazisine çıkıp, kendimi sorguladım.
Yazdığım her satır öncesi, Ergenekon soruşturmasından dolayı içeri
alınanlar aklıma geldi. Bu soruşturmada içeri atılan bazı
kişilerden 5 yıl sonra özür dilemek zorunda kaldım. Bir kez daha
aynı utancı yaşamamak için mümkün mertebe hassas davranmaya
çalıştım.
Yaşanan her olay sonrası kendisine hizmet hareketi diyen camianın
gazetelerine ve televizyonlarına dikkat kesildim. "Biz her
olayda onları suçluyoruz ama, acaba onlar kendilerini nasıl
savunuyor?" sorusunun cevabını aradım her seferinde...
Karşıma hep aynı manzara çıktı.
Camiaya hizmet eden tüm yayın organlarının, isnad edilen bütün
suçları kabul edercesine yayın yaptıklarına şahit oldum.
Birkaç örnek verecek olursam...
Kavgadan önce Uludere'de devletten yana tavır koyan camianın,
kavgadan sonra Uludere'den dolayı AK Parti'yi suçladığını
gördüm...
Kavgadan önce Gezi eylemcilerini lanetleyen camianın, kavga sonrası
hükümeti yerin dibine soktuğunu ve gezicileri kutsadığını
gördüm.
Kavgadan önce gezicilerin camide alkol aldığını iddia eden camiaya
bağlı yayın organlarının, kavga sonrası tam tersi yayın yaptığını
gördüm.
Kavgadan önce CHP ve MHP gibi partileri yerin dibine sokan
camianın, kavga sonrası kapı kapı dolaşarak bu iki parti için oy
istediklerini gördüm.
Kavgadan önce tüm yazarlarıyla birlikte Erdoğan'ı yere göğe
sığdıramayan elemanlarının, kavga sonrası aynı Erdoğan'a
"Diktatör, Yezid, Ebu Cehil" dediğini gördüm.
MİT tırlarına yapılan alçakça operasyonu manşetten övdüklerini, o
tırların IŞİD isimli terör örgütüne silah taşıdığı yalanını
köpürttüklerini gördüm.
"Hiç birini tanımıyoruz" dedikleri cuntacı polis
ve savcılara, "Onlar vatan kahramanı" diyerek
methiyeler dizdiklerini gördüm.
Kendi ülkelerini Batı'ya, "Bizim ülkemiz teröristlere silah
yardımı yapıyor" yalanıyla şikayet edecek kadar ihanet
içinde olduklarını gördüm.
Suriye ile ilgili çok özel toplantıda konuşulan ulusal güvenliği
ilgilendiren konuşmaları hiç tereddüt etmeden dünyaya yaydıklarını
gördüm.
Sosyal medyada Erdoğan ve çevresindekilerle ilgili belaltı kaset
yayınlayan herkese tam destek verdiklerini, bu kasetlerin
içeriğinin yayılmasında öncü rolü oynadıklarını gördüm.
Bu listeyi uzattıkça uzatabilirim ama gerek yok.
Demem o ki ne kadar iğrenç iddia, ne kadar yüz kızartıcı mesele, ne
kadar ihanet hikayesi ve ne kadar hain var ise cemaat bunların
hepsini savunup sahiplenerek bu suçları bizzat kabul etti. Bugün
gelinen kötü noktada ise inkar yolunu seçiyor, "Bizim ilgi
ve alakamız yok" diyorlar.
Yazının başında da söyledim ya, her yazı öncesi kendimi sorguluyor
ve haksızlık yapmamaya gayret gösteriyorum. Ancak aklıma takılan
bazı soruları savuşturmayı bir türlü başaramıyorum.
Bu soruların cevabını bilen birileri varsa, beni aydınlatırsa
sevinirim.
Soru 1: Yaklaşık 12 yıldır yasadışı dinlemelerden
şikayet edip duruyoruz. Ortaya çıkan listelere bakılacak olursa
dinlenenlerin sayısı yüzbinleri buldu. Peki siz bu listelerde hiç
cemaati savunan bir tek isme rastladınız mı?
Soru 2: Türkiye'de geçtiğimiz 12 yıl içinde şu
kadar operasyon yapıldı. Kitabı basılmayan gazeteciler ve bazı
farklı cemaat mensupları içeri atıldı. Siz hiç cemaatin yayın
organlarında çalışıp bu şekilde tutuklanan bir gazeteci veya
cemaate bağlı bir şakirt gördünüz mü?
Soru 3: Yüzbinlerce insan kendilerinden himmet adı
altında para alındığını iddia edip duruyor. Cemaat bunları
almadığını söylüyorsa, bunca dershane, gazete, televizyon, banka,
holding ve 14 ülkede faliyet gösteren okullar hangi parayla
yapıldı? Yok eğer cemaat bunları aldığını kabul ediyorsa o zaman bu
alınan paraların karşılığında kesilen bir fatura ve ödenen bir
vergi makbuzu var mı? Var ise niye görmüyoruz? Yok ise vergi
kaçırmak da hırsızlık değil midir?
Soru 4: Cemaatin tüm yayın organları son
dönemlerde hükümetin vatana ihanet suçu işlediğini, terör örgütü
temsilcileriyle ülkeyi bölmek için masaya oturduğunu yazıp duruyor.
Eğer durum gerçekten böyle ise yerel seçim döneminde Güneydoğu'da
kapı kapı dolaşıp PKK'nın siyasi temsilcisi HDP'ye oy istemek de
vatan hainliği değil midir?
Soru 5: Cemaat yaklaşık 12 yıldır iktidarda olan
AK Parti'nin yolsuzluk, haksızlık ve hırsızlığına 17 Aralık'tan
önce hiç mi şahit olmadı? 2010 ve 2011 yıllarında şahit
oldukları yolsuzlukları neden 2013'ün sonunda afişe etti?
Dersanelerin kapatılması gündeme gelmese, yolsuzlukların olduğu
sizce yine gündeme getirilecek miydi?
Ve cevabını en çok merak ettiğim soruyu cemaati savunanlara
sorayım:
Nasıl oldu da 90 yıldır laiklikten asla ve kat'a ödün vermeyen din
ve inanç düşmanı CHP'yi bir çırpıda cemaatçi yapmayı
başardınız?