BIST 9.666
DOLAR 35,22
EURO 36,73
ALTIN 2.961,25
HABER /  GÜNCEL

Cem, kitabında anılarına yer verdi

Eski Dışişleri Bakanı İsmail Cem, 'Avrupa'nın Birliği ve Türkiye' başlıklı kitabında, Milli Güvenlik Kurulu toplantılarında tanık olduğu ilginç anekdotlara yer verdi. İşte anılar:

Abone ol

Cem, anılarında MGK toplantılarını, "Üyelerin sıkılmaya başladığı zamanlarda, genellikle genelkurmay başkanı, 'Dışişleri ne düşünmekte?' diye topu bana atardı" diyerek anlattı

Kitabın "MGK, asker AB'ye karşı mı" başlıklı bölümünde, "Asker kesinlikle AB'ye karşı" senaryolarının doğru olmadığını belirten Cem, "Tanık olduğum 60 dolayında MGK toplantısı, askerlerle sivillerin çekişmesi halinde geçmedi" dedi. Cem, MGK toplantılarını şöyle anlattı:

MGK'nın sorunu

"...MGK'nın 2004'ün yasal değişimlerinden sonra artık tarihe karışmış olması gereken sorunu şuydu: 'Milli Güvenlik' kavramıyla ilişkisi hayli tartışmalı konularda bile, kendini hükümete öneri yapmak zorunda hissetmesi. Bu alışkanlık, MGK'nın işlevini ve imliğini 'hafifleten' özellikteydi. Bir başka sorun, asker - sivil farklılaşmasını da çağrıştıran 'konuşma' özelliklerine ilişkindi. MGK'daki tartışmalara genellikle asker üyeler daha hazırlıklı gelirdi. Hemen her konuda, üzerinde çalışılmış dosyalara dayanarak konuşurdu.

MGK'nın başkanı olan Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, gerektiğinde toparlayıcı, uzlaştırıcı 'son sözü' söylerdi ve hemen her zaman bu benimsenirdi. MGK'nın sivil üyeleriyse, aralarında sözleşmişçesine, genellikle az konuşurdu. Başbakan Bülent Ecevit, yardımcıları Mesut Yılmaz, Devlet Bahçeli ve Hüsamettin Özkan, MGK'nın diğer bakan üyeleri daha çok dinlemeyi yeğlerdi. Dış kaynaklı konuların yoğunluğu nedeniyle ben çok konuşanlar arasındaydım."

Öğle rehaveti

"Kimsenin konuşmadığı, dolayısıyla MGK üyelerinin sıkılmaya başladığı zamanlarda, asker üyelerden biri, genellikle genelkurmay başkanı bir dış sorundan söz ederek, 'sayın dışişleri acaba ne düşünmekte' diye topu bana atardı... Benim sözlerim bir görüşme ve tartışma ortamı yaratır, üyeler de, özellikle öğleden sonra saatlerinin rehavetinden kurtulurdu... MGK'nın işlevi Türk kamuoyunda genellikle abartılmıştır. Dolayısıyla Türkiye'nin dışındakilerce de abartılması doğal olmuştur."

AB üyeliğine bel bağlanamaz

Cem, kitabında Türkiye'nin AB üyeliğini kararlılıkla takip etmesi gerektiğini belirterek, şunları belirtti:
"Gerçekçi bakıldığında bu müzakere çerçevesiyle ve bu koşullarla, Türkiye'nin üyeliği AB yönetimince benimsense dahi, başvurulacak bu halkoylamalarıyla, Batı Avrupa ve ABD'de yükselen İslam karşıtlığıyla, Türkiye'nin AB üyeliğine bel bağlaması gerçekçi değildir... Türkiye, AB üyesi olmazsa dünyanın sonu olmaz....AB ile birlikte olamıyorsa AB'siz devam eder." Cem, kitabının "strateji ve taktik" bölümünde, Türkiye'nin AB sorunsalını doğru yere oturtması gerektiğine işaret ederek, "Sürekli zaaf beyan eden, sürekli bölünmekten bahseden, demokrasi ve laikliğin pamuk ipliğine bağlı olduğunu anlatan bir ülkeyi kimse ciddiye almaz" uyarısında bulundu.

Türkiye'yi kontrol etmek istiyorlar

AB'nin azınlıklar sorununu yeniden gündeme getirmesinin düşündürücü olduğunu kaydeden Cem, AB ülkelerinin ırk temelinde azınlık tanımı yapmasının kendi hukukuna aykırı olduğunu vurgulayarak, "Neden? 'AB Türkiye'ye kötülük etmenin peşinde, Türkiye'yi bölmek istiyor da ondan' değil. Şunun için: Çevresindeki büyük bir coğrafyayı ve İslam dünyasını etkileyebilecek Türkiye gibi bir ülke üzerinde kontrol kurabilmek, ona karşı bir koz oluşturmak için" dedi.

Kitabında, siyasetin dışındaki ayrıntılara da yer veren Cem, 1999'da İtalyan Juventus ve Roma futbol takımlarının Türk takımlarıyla yapacağı maç öncesi, olası bir gerginliği önlemek için İtalyan siyasetçilerle gece yarılarına kadar süren telefon görüşmeleri yaptığını da anlattı.

Bahçeli'yi ikna eden not

İsmail Cem, 2000'de ANAP - DSP - MHP koalisyon hükümeti sırasında, "AB sürecinin insan hakları ve demokrasi alanlarında hızlanmasını, asker ya da MHP'nin engellediği" iddialarını reddediyor. O döneme ilişkin gayri resmi bir belgeye de yer veren Cem, Ocak 2000'de Öcalan'ın idam hükmünü içeren dosyanın, "TBMM'ye mi gönderileceği, yoksa Öcalan'ın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne yaptığı başvurunun sonucunun mu bekleneceği" konusunda koalisyon ortakları arasında görüş ayrılığı bulunduğunu hatırlattı.

MHP'nin dosyanın TBMM'ye gönderilmesinden yana tavır sergilediğini söyleyen Cem, koalisyonu sonlandırma noktasına gelen anlaşmazlığı çözmek için, 12 Ocak 2000'de MHP'yi ikna etmek için 9 saatlik zirve gerçekleştiğini belirtti. Cem, Ecevit'e toplantı öncesi resmi nitelikte olmayan bilgi notu hazırladığını, toplantı sonunda Bahçeli'nin ikna edildiğini kaydetti. Cem'in bilgi notunda özetle şu ifadeler yer almış:
"- Bağımsız Türk yargısının kararına gölge düşürmemek için Strasbourg'daki davanın sonucunu beklemek gerekir.
- Terörbaşı nedeniyle Türkiye'ye bir 15 yıl daha kaybettirme hakkımız yok"

Haber Ezelhan Üstünkaya
Kaynak: www.milliyet.com.tr