BIST 9.725
DOLAR 35,20
EURO 36,78
ALTIN 2.969,01
HABER /  DÜNYA

Çelik: PKK’yı temsilci olarak görmüyoruz

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, "Biz, vatandaşlarımızın kültürel haklarını onlara verme konusunda hiçbir ş...

Abone ol

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, "Biz, vatandaşlarımızın kültürel haklarını onlara verme konusunda hiçbir şekilde vatandaşlarımızın temsilcisi olarak PKK’yı şunu bunu görmedik. Vatandaşlarımızın makul, meşru taleplerini onlara verirken bu PKK’nın şunun bunun merhametine bırakmak gibi bir niyetimiz yoktur" dedi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı sonrası yaptığı açıklamada gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Çelik, Ankara Dikmen’deki Emniyet Genel Müdürlüğü binasına geçen hafta saldırı düzenlendiğini belirterek, polisin başlattığı geniş çaplı operasyon sonrası saldırıyı gerçekleştirenlerden birinin sağ birinin ölü olarak 2 saat 50 dakika sonra ele geçirdiğini hatırlattı. Polise geçmiş olsun dileklerini sunduklarını ve gece vakti failleri 2 saat 50 dakika gibi bir sürede yakalamasındaki başarısından dolayı tebrik ettilerini söyleyen Çelik, muhalefet partilerinin ise meseleyi farklı mecralara çektiğini ifade etti. Çelik, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ’acayip’ bir ifade kullanarak ’Bu saldırı tam bir AKP tezgahıdır’ dediğini hatırlatarak, Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin yükselmekte olan bir parti olduğunun AK Parti’nin ise oy oranını koruyabilmek için böyle bir şey yaptığını söylediğini belirtti. Bu ifadeleri yorumlayacak herhangi bir kelime bulamadığını anlatan Çelik, "CHP’nin yükseldiği falan yok. Sayın Genel Başkan kendi kendisini kandırıyor. Hepimiz göreceğiz zaten çok fazla heyecana da gerek yok. Geçenlerde bir araştırmanın sonuçları yayımlandı. Buna göre oy oranları itibarıyla Türkiye’nin en istikrarlı partisi CHP çıktı. Yani CHP hep yüzde 19-25 arasında bir oy oranını koruyor, bu yönüyle son derece istikrarlı. CHP’nin Türkiye’de istikrarlı olduğu başka alanlar da var, mesela 63 yıldan beri iktidara gelmeme gibi bir istikrarı var CHP’nin. Kurulduğu günden beri statükocu olmak gibi istikrarlılığı da var, bunun hakkını yememek lazım. Başından itibaren Türkiye’deki bütün darbelerin içinde ya fiilen ya fikren bulunmak yine CHP’nin istikrarlı olduğu konulardan bir tanesidir. Değişmemek ve değişmemeyi marifet kabul etmek de CHP’nin çok istikrarlı olduğu konulardan birisidir" dedi.

“ÇOĞUNLUĞU KIRMIZI BÜLTENLE ARANAN 732 KİŞİ VAR”
İçişleri Bakanı Muammer Güler’in konuyla yaptığı açıklamalara ilişkin olarak Kılıçdaroğlu’nun yaptığı açıklamaları hatırlatan Çelik, "Bugün itibarıyla rakamı açıklıyorum, Türkiye’de şu veya bu şekilde suça bulaşmış, takipte bulunan ve çoğunluğu kırmızı bültenle aranan 732 kişi var. Sayın Kılıçdaroğlu, bu 732’sinden her hangi birisi şu veya bu şekilde bir suça bulaşabilir. Dünyanın hiçbir yerinde terör saldırıları, bu tür saldırılar sıfırlanamıyor maalesef. Terörün böyle kalleş bir tabiatı var. ABD, bu meselelerde son derece koruyucu istihbarat hizmetlerinde mahir olmalarına rağmen daha birkaç gün önce donanmaya yönelik yapılan saldırıda 13 kişi öldürüldü. Buradan hareketle ’Zaten takip ediyordunuz. Niye suç işletirdiniz, bunların ismini biliyor muydun ey İçişleri Bakanı...’ Bunu AK Parti’nin bir tezgahı olarak yorumlamak, Sayın Kılıçdaroğlu’nun yapabileceği bir yorumdur. Bu konudaki değerlendirmeyi de kamuoyunun feraset ve takdirine bırakıyorum" ifadelerini kullandı.
Olayın ardından Kılıçaroğlu’dan polis teşkilatına en azından bir geçmiş olsun dileğinde bulunması gerektiğine işaret eden Çelik, "Bunu bile kendi polis teşkilatımızdan, polislerimizden esirgeyen bir insanın, bu kelimeyi ağzına almayan bir insanın, bunu ’hükümetin, AK Parti’nin bir tezgahı’ olduğunu söylemesi gerçekten akla ziyan bir değerlendirmedir" dedi.
Demokratikleşme Paketi hakkında günlerdir yorumların yapıldığını anlatan Çelik, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ni de konuyla ilgili ’bayramlık ağzını açtığını’ ifade etti. Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Sayın Başbakana, hükümete, AK Parti’ye ve hepimize malum ithamlarda, izanlarda, hakaretlerde bulundu. Yaptığı bütün hakaretleri, iftiraları, ithamları kendisine aynen iade ediyorum. Sayın Bahçeli’nin her iftira ve hakaretine karşılık verilse bizim işi gücü bırakıp bununla uğraşmamız lazım. Ben bunları biriktiriyorum yeri geldiği zaman bunları en iyi şekilde iade etmeye devam edeceğiz. Bunu herkesin böyle bilmesi gerekiyor. Kendisini temiz bir dil kullanmaya, kendisini bir partinin genel başkanına yakışır konuşmaya da buradan davet ediyorum."

“DEMOKRATİKLEŞME ÇOK BİLİNMEYENLİ BİR DENKLEM FALAN DEĞİL”
Çelik, açıklaması sonrası gazetecilerin sorularını cevapladı. Bir gazetecinin ’Demokratikleşme Paketi’ne ilişkin sorusuna Çelik, "Bir bir Demokratikleşme Paketi hazırlıyoruz ve bunu tamamen demokratik yöntemlerle hazırlıyoruz. Biraz önce hangi gerekçelerle bunu söylediğimizi ifade ettik. Biz, vatandaştan oy istemeye giderken 2011’de demişiz ki ’Eğer siz bizim iktidarımızın devamından yana tercihinizi kullanırsanız şunları şunları yapacağız’ demişiz. Orada aşağı yukarı makro düzeyde belki ana başlıkları vatandaşla zaten paylaşmışız. Diğer siyasi partilerin ne istediği ne istemediği bellidir ve Türkiye’nin ihtiyacı nedir ne değildir’ bu bellidir. Demokratikleşme çok bilinmeyenli bir denklem falan değil. Demokrasinin dünyadaki ileri demokrasinin standartları bellidir. Her türlü ayrımcılığa karşı durmak, mahalli yönetimlerde mahallide daha fazla yetki vermek, kültürel haklar konusunda cimri davranmamak ve dünyadaki ileri demokratik ülkelerin standartlarını yakalama konusunda bilinmeyen bir şey mi var? Hiç kimsenin duymadığı bilmediği bir şey var. Şu anda Sayın Başbakanının pazartesi günü başbakanlık yeni binada açıklayacağı Demokratikleşme Paketi bu ilk defa konuşulan, kimsenin duymadığı, bilmediği şeyler değildir. Bazı konularda kanuni değişiklikler yapacağız. Bunu nerede yapacağız? Müsaade edin, AK Parti kendi teklifini hazırlıyor. Bu, AK Parti hükümetinin teklifidir" cevabını verdi.
AK Parti olarak kendi tekliflerini hazırladıklarını belirten Çelik, "Bu tasarıya dönüştürülerek de TBMM’ye gelebilir. Komisyonlarda görüşülürken orada üç muhalif partinin mensupları olmayacak mı? Komisyondan alt komisyona indirilmesi söz konusu olursa orada onların verdiği üyeler olmayacak mı? Neticede, Sayın Başbakan tarafından bunlar açıklandıktan sonra elbette bunların müzakeresi olacaktır, ondan sonra kanunsa kanun, anayasa yapılabilirse oranın meselesidir. Hükümet, biz şunları şunları da ikincil mevzuat, yönetmelik gerektiriyor, tüzük değişikliği gerektiriyor, bir talimatname gerektiriyor’ dediği zaman bunu gidip de ileride başkasıyla paylaşmasına gerek yok. Bunlar zaten uygulamadaki detaylarla ilgilidir" dedi.


“İMRALI İSTEDİ YAPILDI ŞEKLİNDEKİ İFADELER GERÇEKLE BAĞDAŞMADIĞI GİBİ BÜYÜK BİR İFTİRADIR”
Çelik, açıklamasını şöyle sürdürdü:
"PKK ister silaha yeniden sarılsın. PKK teröre, insan öldürmeye isterse yeniden dönsün, isterse katliam yapsın, ne yaparsa yapsın’ böyle bir şeye asla temenni etmeyiz. Ben size en vahim olanından söz ediyorum. Biz vatandaşlarımızın kültürel haklarını onlara verme konusunda hiçbir şekilde vatandaşlarımızın temsilcisi olarak PKK’yı şunu bunu görmedik. Vatandaşlarımızın makul, meşru taleplerini onlara verirken bu PKK’nın şunun bunun merhametine bırakmak gibi bir niyetimiz yoktur. Onlar ne yaparsa yapsın biz bunları yapacağız, dolayısıyla İmralı istedi yapıldı şeklindeki ifadeler gerçekle bağdaşmadığı gibi büyük bir iftiradır. Gayrimüslimlerle ilgili yaptığımız iyileştirmeleri bir gayrimüslim terör örgütü temin etmiyor, Alevi vatandaşlarımızla ilgili yaptığımız iyileştirmeleri, demokratikleşme hamlelerini de bir Alevi terör örgütü yaptırmıyor."
Yayınlayacak Demokratikleşme Paketi’nin de vatandaşlarda genel bir memnuniyet uyandırmasını temenni ettiklerini söyleyen Çelik, bu paketin çözüm sürecine de katkı sunmasını ümit ettiklerini ifade etti. Bu paket yayınlanmadan bunun bir anlamı kalmadı, bu zaten işe yaramayacak demeye başladı BDP ve PKK çevreleri. Hükümetin demokratikleşme anlamında Kürt vatandaşlarımızın kültürel hakları anlamında bugüne kadar yaptıklarıyla ilgili olarak BDP’nin, PKK’nın bugüne kadar ’şu da iyi oldu’ dediğine şahit oldunuz mu" diye konuştu.
Demokratikleşme Paketi’nin Türkiye’nin ihtiyacı olduğuna dikkati çeken Çelik, "Gerçek manada hukuk devleti olmamızın gereğidir, ileri demokratik standartlara ulaşmamız gerektiği için bunlar yapılıyor" dedi.

“REFORMLARA DEVAM EDECEĞİZ”
"Acaba birileri avantajlı hale getiriliyorken ben dezavantajlı hale getiriliyor muyum diye endişe yaratmamalıyız” diyen Çelik, “Onun için biz bir taraftan toplumsal algıyı iyi yöneteceğiz, vatandaşlarımızın yüreğine dokunacağız ve insanımızın birbirini sevmesini sağlayarak reformlara devam edeceğiz. Türkiye böyle böyle demokratikleşecek. Bir anda boyacı küpü mantığıyla demokratikleşme olsa bunu başkası da yapardı, bu mümkün değil, sihirbaz yöntemiyle bir toplumu değiştirip, dönüştüremezseniz. Zihniyet devrimi aslında gönüllerde ve kafalarda yapılacak değişiklikler, kağıt üzerindeki değişikliklerden çok daha önemlidir. Bu halk şunu görmüştür; 24 saat Kütçe yayın yapan bir televizyon kanalı açıldı diye, devlet kanalı açıldı diye Türkiye’de bir taraf bölünmemiştir. Dil konusundaki sınırlamalarla ilgili olarak hükümet bir çok adım atmıştır, kimse bölünmemiştir. Bir taraftan MHP’li arkadaşlarımız şunu söylüyorlar, kimse bu ülkeyi bölemez, böldürmeyiz diyorlar, bir taraftan da Türkiye bölünüyor diye bağırıyorlar, bunlardan hangisi doğru" ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu’nun ’samimi olsalar paketi destekleriz’ dediğini hatırlatan Çelik, "Bizim samimiyetimizi neyle sınıyorsunuz, biz size ilk günden itibaren diyoruz. Biz AK Parti’nin tüzüğünü hazırlamıyoruz. Bu, Türkiye’nin meselesidir. AK Parti kendi teklifini hazırlarken de kendi ilgili organlarında bunu konuşsun, tartışsın, sonra Sayın Başbakan kamuoyuna açıklayacak. Bunun neresi gizli saklı" diye sordu.
Böcek operasyonu kapsamında gözaltına alınanlara ilişkin bir soru üzerine Çelik, "Bu konulardaki yetkili mercileri tatmin etmesi gerekiyor. Şunu tutuklayın, yargılayın, şunu tutuksuz yargılayın deme hakkımız yok. Sayın Başbakan, Genelkurmay Başkanını bence tutuksuz yargılayın demesine rağmen tutuklu yargılanıyor. Oradaki bütün detaylara, ifadelere bu işe karışanlarla ilgili bütün detay ve dokümanlara sahip değilim. Onlar beraat etmedi, serbest bırakıldılar" dedi.