Milli Eğitim Bakanı Çelik, ÖSS Sınav Kılavuzu için makul bir erteleme süresi isteyeceklerini söyledi...
Abone olMilli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, ÖSS değişikliğine ilişkin tasarının bekletilmesinin ardından, sınav kılavuzlarının basımının geciktirilmesi için ÖSYM Başkanı`nı arayacağını bildirdi. Çelik, erteleme için makul bir süre isteyeceğini söyledi. Yurt-Kur`un 71`nci Genel Kurul toplantısından başka biz programı nedeniyle ayrılan Bakan Çelik, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Çelik bir gazetecinin ÖSS kılavuzlarının basımının ertelenmesi için ÖSYM Başkanı Prof. Savaş Küçükyavuz ile görüşme yapıp yapmadığını sorması üzerine, Küçükyavuz`a resmi bir yazı yazdıklarını açıkladı. Çelik, ``Ayrıca kendisini arayacağım. Fırsat bulup arayamadım, bugün arayacağım`` dedi. Çelik, yolladıkları yazı ve yapacağı görüşmede sınav kitapçıklarının basımının ertelenmesi için makul bir süre istendiğini bildiriken, bir gazetecinin ``Olumsuz yanıt alırsanız`` sözleri üzerine, ``Varsıyamlara göre hareket etmeyeceğiz`` dedi. ``HAYVANLAR KOKLAŞA KOKLAŞA, İNSANLAR KONUŞA KONUŞA...`` Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, ``Hayvanlar koklaşa koklaşa, insanlar konuşa konuşa anlaşır. Ama, 70`li yıllarda gençlerimiz tokuşa tokuşa anlaşma yoluna gitmiştir. Gençlik suya benzer, onlara yol göstermek lazım. Ama, yasakçı zihniyetle onları tek tipleştirmeye yönelik gayretler beyhudedir`` dedi. Yurt-Kur`un 71. Olağan Genel Kurulu`na katılan Çelik, burada yaptığı konuşmada, öğrenci yurtlarının en iyi şekilde hizmet vermesi için çaba sarf ettiklerini kaydetti. Çelik, şöyle konuştu: ``70`li yıllarda yurtlarımız adeta siperler gibiydi. Yurtlar paylaşılırken şu yurt senin, bu yurt benim denilirdi. Adeta bariyerler çekilirdi yurtları önüne. Üniversitelerin önü kan gölü gibiydi. Bu ülkede kardeş kanı aktı ve 10 bini aşkın genç bu çatışmalarda maalesef hayatını kaybetti. Ülkemiz, bir kırlangıç fırtınası yaşadı. Niçin? Sen niye şöyle düşünüyorsun diye... Kaldı ki, biz diyoruz ki; demokratik bir ortamda fikirlerin çatışmasından daha normal birşey olamaz. Hayvanlar, koklaşa koklaşa, insanlar konuşa konuşa anlaşır. Ama, 70`li yıllarda gençlerimiz tokuşa tokuşa anlaşma yoluna gitmiştir. Belki, onlar o şekilde yönlendirildiler. Onların sırtından siyaset yapanlar, onları sokağa döken insanlar beş yıldızlı otellerin lobilerinde pipolarını içtiler. Bu gençlerin bir kısmı hapishaneye bir kısmı da mezaristana gitmiştir. Ailelerinin içine kor düştü. Ama, onların sırtından bu işi yapanlar, siyaset yapan insanlar keyiflerini sürdürmeye devam ettiler. Bundan ders almamız lazım.`` ``GENÇLİK SUYA BENZER`` Türkiye`de nüfusun büyük çoğunluğunu gençlerin oluşturduğunu, bu gençlere yönelik yasakçı tutumlar içinde de olunmaması gerektiğini anlatan Çelik, ``Ben suyun akışını engellerim iddiasında bulunan insan kendine fenalık yapar`` dedi. Çelik, şöyle devam etti: ``Suyun akışını engelleyemezsiniz. Suyun önüne set çekersiniz, ama, su, üstten, yandan, alttan bir şekilde taşar ve yoluna devam eder. Ama, akıllı insanlar, suyun önüne set çekme yerine suyun önüne barajlar yaparlar. Yani, suyu regüle ederler, düzene sokarlar. Gençlik böyledir, suya benzer, onları regüle etmek lazım, onlara yol ve imkan göstermek lazım. Ama, yasakçı zihniyetle, onları tek tipleştirmeye yönelik gayretler beyhudedir, boşunadır, bundan sonuç alınamaz. Ben, 1971`de ilkokul 5. sınıftaydım, Deniz Gezmiş olaylarının olduğu zamanlardı ve o gün bugün etkili ve yetkili insanlar kürsüye çıktıları zaman şunu söyler, `milli birlik ve beraberliğe her zamankinden daha fazla ihtiyacımızın olduğu şu günlerde`... Soruyorum nasıl temin edeceğiz milli birlik ve beraberliği? Solcular diyor ki, `herkes bizim gibi olsun`. milliyetçiler diyor ki, `herkes bizim gibi olsun, o zaman bir problem kalmaz`, İslamcılar diyor ki, `herkes bizim gibi olsun`. Hayır, demokrasi bu değil. Herkes kendi gibi olsun. Sonra ortak paydalarla buluşsunlar.`` ``PASTA BÜYÜMELİ`` Konuşmasında Türkiye`de yaşanan ücret adaletsizliğine de değinen Çelik, sorunların ortadan kalkması için ``hortumların kesilmesi, kara deliklerin kapanması ve pastanın büyümesi`` gerektiğini kaydetti. Ücretlerinin azlığından yakınan kesimlerin başında öğretmenlerin geldiğini ifade eden Çelik, ``Öğretmenlerimiz, bize insanca geçineceğimiz parayı, yeteri kadar maaşı vermezseniz, bizi pazarlarda limon, maydanoz satmak zorunda bırakırsanız, ikinci iş arayışına girmemiz bu maaşlarla teşvik edilirse çocuklarımıza yeteri kadar hizmet harcayamayız. Haklılar öğretmenlerimiz`` dedi. ``RÜŞVETİ ALLAH KORKUSU ÖNLER`` Milli Eğitim Bakanı Çelik, hademeden bakana uzanan rüşvetin kanunla önlenemeyeceğini belirterek ``Bu bir ahlak, Allah korkusu, dürüstlük meselesidir`` dedi. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Türkiye`deki ücret dengesizliğinin ortadan kaldırılması için hırsızlık, yolsuzluklarla oluşan kara deliklerin kapatılması gerektiğini kaydetti. Çelik, bunların önüne geçilmesinde kanunların yeterli olmayacağını belirterek, ``Bu bir ahlak, Allah korkusu, dürüstlük meselesidir`` dedi. Rüşvetin Bakan seviyesine kadar uzandığını belirten Çelik, ``Eğer rüşvet hırsızlık hademeden Bakana kadar bir silsilede oluyorsa önüne geçemezsiniz. Rüşvet kanunla önlenemez bu bir ahlak, Allah korkusu, dürüstlük meselesidir`` diyerek sözlerini tamamladı.