BIST 9.900
DOLAR 34,10
EURO 38,09
ALTIN 2.875,03
HABER /  POLİTİKA

Çelik iddiaları gülünç buldu

Milli Eğitim Vakfını ele geçirmeye çalışmakla itham Bakan Çelik'ten iddialara yanıt geldi.

Abone ol

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, ''Milli Eğitim Bakanı olduğum sürece
Genel Başkanı olduğum Milli Eğitim Vakfını ele geçirmeye çalışmakla itham edilmek son derece gülünç bir iddiadır'' dedi.

Çelik, Eğitek Adnan Güneşoğlu Eğitim Kampüsünde gerçekleştirilen ''Ankara İlköğretim Okulları Bilgi Yarışması'' finali ve ödül törenine katıldı. Çelik, ''Test Geliştirme Birimi''nin açılışını da yaptı.

Burada gazetecilerin sorularını yanıtlayan Çelik, bir gazetecinin, ''Vakfı ele geçirmeye çalıştığınız yönündeki iddiaları nasıl değerlendiriyorsunuz'' şeklindeki sorusuna, Milli Eğitim Vakfı'nın 1981 yılında dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Sağlam öncülüğünde kurulmuş olan vakfın amacının Türk çocuklarının daha iyi şartlarda eğitilmesi için yeni kaynaklar temin edilmesi olduğunu hatırlattı.

Çelik, ''Benim vakfı ele geçirmek istediğim iddiası çok gülünç bir iddiadır. Çünkü vakfın yönetim kurulu kimlerden oluşursa oluşsun, Milli Eğitim Bakanı olduğum sürece genel başkanı benim. Dolayısıyla genel başkanı olduğum vakfı ele geçirmeye çalışmakla itham edilmem, son derece gülünç bir iddiadır'' diye konuştu.

Vakfı maddi kaynaklarından dolayı ele geçirmeye çalıştığı yönündeki iddiaları da çok komik bulduğunu belirten Çelik, şöyle konuştu:

''Vakfın şu anda elinde bulunan kaynak 35 trilyon liradır. Ben Türk milli eğitiminin daha iyi olması için çocuklarınızın daha iyi ve çağdaş şartlarda eğitim alabilmesi için gecesini gündüzüne katan bir insanım. Benim başlattığım eğitime yüzde yüz destek kampanyasında 2.5 katrilyon liralık destek sağlanmıştır. Sadece bilgisayarlı eğitime destek kampanyası 150 trilyon liralık bir destek görmüştür. Dolayısıyla eğer bir kaynak varsa ve bu vakfın başkanıysam bu kaynak Türk milli eğitimi için çocuklarımız için kullanılacak.''
Vakfın Genel Başkanı olarak buradan kendisine ayrıca para verilmesinin söz konusu olmadığını ifade eden Çelik, bugüne kadar böyle bir şeyin hiç olmadığını, olsa bile kabul etmeyeceğini bildirdi. Çelik, bu durumun sadece kendisine bir yük ve sorumluluk getirdiğini, onun ötesinde şahsına sağladığı bir avantajın söz konusu olmadığını belirtti.

-VAKFIN GENEL KURULU-

Vakfın genel kurulunun 2 yılda bir yapıldığını hatırlatan Çelik, ''Divan başkanlığını genel başkan olarak istesem kendim yapabilirdim. Ama böyle bir şeye gerek görmedim. Zaten bakan olarak orayı baştan sona yönetecek vaktim de yoktu. Buna rağmen oylama yaptım. Bu oylamada bir önerge 45, diğer önerge 43 oy aldı. Kullanılan oy sayısı ise 89. O esnada birisi dışarıda durmuş olabilir. Burada art niyet aramak, hile karıştı demek uygun düşmüyor'' şeklinde konuştu.

''Daha önce bazı insanların imza toplayarak, divanı oluşturmak istedikleri'' yönünde iddialar bulunduğunu ifade eden Çelik, ''Eğer bu arkadaşların iddiası, yani seçim kaybeden, yönetime giremeyen arkadaşların iddiası doğru olsaydı, bu oylamaya yansırdı. Öbür listeden en yüksek oyu alan 39 oy almıştır. Dolayısıyla divanı oluşturmak için çoğunlukta oldukları gibi bir iddia havada kalır. Bunun gazetelere manşet olacak bir şey olduğunu düşünmüyorum. Bizim kimseyle bir savaşımız yok. Bizim tek savaşımız cehaletle, yolsuzlukla, yoksullukla olan savaştır'' dedi.

-''HERKESİN GÖZÜ ÖNÜNDE CEREYAN EDEN BİR KONGRE YAŞANDI''-

Herkesin gözü önünde cereyan eden bir kongre yaşandığını, demokratik usullerle seçim yapıldığını söyleyen Çelik, bunu bir meydan savaşı olarak lanse etmenin ve usulsüzlük yapıldığı yönünde iddialarda bulunmanın gerçekle bağdaşmadığını söyledi.

Çelik, genel kurulun açılışında yaptığı konuşmada, vakfın nasıl olması gerektiğini anlattığını, son 2 yıldaki yönetimin başarısızlığını ifade ettiğini kaydetti. Vakfın son 2 yılda kimseden bağış alamadığına dikkati çeken Çelik, kuruldaki konuşmasında, vakfın, toplumu heyecanlandıran ve eğitime daha fazla teşvik eden bir müessese olması gerektiğine inandığını belirttiğini söyledi.

''Ben kapı kapı işadamlarından destek almak için dolaşıyorum. Türk milli eğitimine katkı yapacak para vakıfta var'' diyen Çelik, asıl sorgulanması gereken tarafın bu olduğunu kaydetti. Çelik, bazı medya kuruluşlarının bu meseleye bakış açısının kesinlikle peşin hükümlü olduğunu savundu.

-''YENİLEN PEHLİVAN GÜREŞE DOYMAZ''-

Çelik, geçen kurulda da böyle tartışmalar yaşandığı, ancak bu kadar gündeme getirilmediğinin hatırlatılması üzerine, şu yanıtı verdi:

''Genellikle yenilen pehlivan güreşe doymaz. Eğer bu iddiaların sahipleri seçimin galibi olsaydı, yani yönetim kuruluna seçilmiş olsalardı asla bunları söylemeyeceklerdi. Diyeceklerdi ki, 'Sayın Bakanımız çok güzel bir kongre süreci yaşattı bize kendisine teşekkür ediyoruz'.''

Daha sonra açılışını yaptığı tesis hakkında bilgi veren Çelik, Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğünün merkezi sınav yapma konusunda ihtisaslaşmış olan 2. büyük kuruluş olduğunu ifade etti.

Merkezi sınav konusunda birinci kuruluşun ÖSYM olduğunu kaydeden
Çelik, ''ÖSYM eskiden öğrenci seçme ve yerleştirme merkeziydi. Ama artık personel seçme işini de yapıyor. Saygın bir kuruluştur. Bugüne kadar yaptıkları sınavlara en ufak bir şaibe bulaşmamıştır'' dedi.

Merkezi sınav yapma açısından Türkiye'nin batı ülkeleri arasında en başarılı ülkelerden birisi konumunda olduğunu vurgulayan Çelik, bunun Türkiye için çok büyük bir avantaj olduğunu söyledi. Bu konuda Türkiye'de ikinci kuruluşun Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü olduğunu yineleyen Çelik, müdürlüğün, bir anda 1.5 milyon insana bir oturumda sınav yapabilecek kapasiteye sahip olduğunu kaydetti.

Bir gazetecinin ÖSS hakkında TED'in ''Hayat 195 dakika mıdır?'' şeklinde kampanya başlattığını hatırlatması üzerine Çelik, ''ÖSYM'nin saygın bir kuruluş olması farklı bir şeydir, ÖSYM'nin yaptığı ÖSS'nin adil olup olmadığı farklı bir konudur'' dedi.

Sınava kısa süre kaldığını hatırlatan Çelik, bu konuda bir şey söylemesinin anlam ifade etmediğini, bu sınavın, başarı ölçme sınavı değil, eleme yöntemi olduğunu kaydetti.

Sınava girecek öğrencilere de öğütlerde bulunan Çelik, sınava giren her 100 kişiden 10 kişinin 4 yıllık bir lisans programına yerleşebildiğini ifade etti. Çelik, ''ÖSS'yi kazanmak ya da kaybetek dünyanın sonu değildir'' dedi.

Çelik, ailelerin çocuklarına, ''kazanamazsan mahvoluruz'', ''Kazanmak zorundasın'' gibi telkinlerde bulunmamalarını önererek, aksi halde bu durumun çocukları sınav stresine sokacağını ve başarılarını etkileyeceğini söyledi.

Oğlunun da bu sene ÖSS'ye gireceğini kaydeden Çelik, oğluna böyle bir baskı uygulamadığını belirtti.

-ANKARA İLKÖĞRETİM OKULLARI BİLGİ YARIŞMASI-

Çelik, daha sonra Ankara İlköğretim okulları bilgi yarışması finalinin açılış konuşmasını yaptı. Konuşmasında öğrencilere, başarılarından dolayı kutlayarak, gelecek sene eğlenirken öğrenmeye dayalı olan yarışma programları yapacaklarını bildirdi.

Bakan Çelik, yarışmada finale kalan çocuklara 2 matematik sorusu yöneltti.
Milli Eğitim Bakanı Çelik, Koza davetiyelerinin sahibi Melek İpek tarafından yenilenen İncek İlköğretim Okulunu da gezdi. Daha sonra gazetecilerle birlikte İpek'in İncek'teki evine giden Çelik, burada yemek yedi, çay içti ve sohbet etti.