BIST 9.916
DOLAR 35,02
EURO 36,69
ALTIN 2.970,06
HABER /  GÜNCEL  /  YEREL

'Çay var içersen' sözü Aşık Veysel'e mi ait? 'Çorap hikayesi' de meğer gerçek değilmiş

Sosyal medyada, "Benim sana verebileceğim çok şey yok aslında. Çay var içersen, ben var seversen, yol var gidersen" sözünün kimileri Aşık Veysel'e ait olduğunu söylerken tam tersini savunanlar da oldu. Konunun tartışma yaratması üzerine Aşık Veysel'in torunu ve uzmanlar açıklama yaptı.

Abone ol

Aşık Veysel'in Ankara'da yaşayan eğitimci ve yazar torunu Gündüz Şatıroğlu, verdiği bir röportajda sosyal medya platformlarında sık sık paylaşılan "Benim sana verebileceğim çok şey yok aslında. Çay var içersen, ben var seversen, yol var gidersen" sözünün dedesine ait olmadığını söyledi. Ayrıca anlatıldığı gibi dedesinin kendisini terk eden eşinin çorabının içine para koyduğu hikayesinin de gerçeği yansıtmadığını açıkladı. Açıklamaların ardından sıklıkla paylaşılan bu sözün ünlü ozana ait olup olmadığı tartışma konusu oldu.

Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde 44 yıl öğretim görevlisi olarak çalışan, şairler ve halk ozanları ile ilgili onlarca kitabı bulunan emekli öğretim üyesi Doğan Kaya da Gündüz Şatıroğlu'nun sözlerine destek verdi.

"Bir bulguya rastlanmadı"                                                                                                Ozanın hayatı ve eserlerini anlattığı 'Aşık Veysel' isimli bir de kitabı bulunan Dr. Doğan Kaya, bugüne kadar yaptığı araştırmalarda bu sözleri ozanın kullandığına dair bir bulguya rastlamadığını ifade etti.

Kaya, şu ifadeleri kullandı: Veysel bizim değerimiz. Ezgileriyle, altı çizilecek bir yığın sözüyle tarihe geçmiş kıymetlerimizden birisi. Ben Veysel'in kitabını hazırladım. Bu kitabı hazırlamak yaklaşık 15 senemi aldı. Hakkında yazılan makaleler, kitaplar ve tezler buldum. Onu çok iyi tanıyan insanlarla temasa geçtim. Bu söylenen sözü hiç duymadım. Sonradan icat edildi."

Aslında bu sözün ilk defa ne zaman telaffuz edildiğini veya nerede yazıldığını zor da olsa bulmak lazım. Delilinin ve dayanağının ne olduğunu sormak lazım. Kaynaklardan olsun, kişilerden olsun Veysel'in böyle bir sözün sahibi olduğuna hiç rastlamadım ve bilmiyorum.

Zaten fiilen kafiyesiz sözler ve Veysel’in olmadığı o kadar belli ki. İç, sev, git alakasız kelimeler. Veysel böyle söz söylemez. Sözlerini kısa da tutsa Türkçe'yi en güzel şekilde kullanır. Ben bu sözün Veysel'e ait olduğu kanaatinde değilim

"Ben de kitaba eklemiştim düzelttim"                                                                        Aşık Veysel'in kendisini terk eden eşinin çorabının içine para koyduğu hikayesini daha önce kendisinin de başka bir kaynaktan alıntılayarak kitabında kullandığını ama sonradan araştırarak bir sonraki baskılarda düzelttiğini belirten Kaya, "Benim Aşık Veysel kitabım 3 baskı yaptı. İlk baskıda Veysel'in eşi giderken çorabına para koyduğunu kaynaklardan görüp yer vermiştim. Enteresan geldi ve kitabımda kullanmıştım ama daha sonra şüphe uyandırdı içimde ve araştırdım. Kime ulaştıysam böyle bir şey olmadığını söylediler. Bizim kültürümüz de insanlar sanatçıları çok sever. O kadar çok severler ki mesela Pir Sultan bir tanedir ama ona olan aşkından dolayı bir sürü Pir Sultan yetişir. Bunlardan bir tanesi de Karacaoğlan. Beş tane Karacaoğlan var. Hangi şiir asıl Karacaoğlan’a ait, hangi söz hangisine ait bunu anlamak çok zor. Bu ünlü insanlarda da böyle. Ünlü kişiye sözler sarf ederiz. Bunun başında da devlet kurucumuz Atatürk gelir. Atatürk'e ithaf edilen sözlerin de biraz araştırılması lazım. Bu sözler ne zaman nerede söylenmiş, yaşadığı zaman bu cümleler yayınlanmış mı bunlara bakmak lazım. Yazılan sözleri benimsetmek için şairlerin isimlerini kullanmaya başvurmuşlar" dedi. 

Halk da aynı düşünüyor                                                                                                    Aşık Veysel'in hemşehrileri de o sözlerin ozana ait olmadığını düşünüyor. Sivas'ta yaşayan Ali Uyanık (35), "Bu sözlerin ozana ait olduğunu sanmıyorum. Ben zaten Şarkışlalıyım. Aşık Veysel benim topraklarımdan çıkan birisi. Bir Sivaslı olarak ben bu sözü ilk defa duydum. Sosyal medya da, internette dolaşan her söze inanmamak lazım. Ben Sivas'ın yerlisiyim ve sanmıyorum. Bu söz bizim aşıklarımızın sözü değil" diye konuştu.

Furkan Pek (25) ise, "Ben bu sözü hiç duymadım ve görmedim. Denk gelmedim hiçbir yerde. Bu sözün Aşık Veysel'e ait olduğunu düşünmüyorum. Öyle olsa bir Sivaslı olarak bilirdik. O bir söylenti ve yalandır bence" dedi.

Çorap hikayesi nasıl?: Aşık Veysel'in bir diğer torunu Çiğdem Özer'in anlattığı iddia edilen hikaye şöyle: Köyün en güzel kızıyla evlendirilmiş dedem... Yol arkadaşlıkları aileleri tarafından tayin edilmiş iki insan. Hayat sürprizlerle dolu, gel zaman git zaman evdeki hizmetli Hüseyin'e kayıyor gönlü güzeller güzeli Esma'nın. Aşk bu, insanın gözünü karartır.

Aşıklar bir gün kaçmaya karar veriyor ve Esma çocuğunu ve dedemi bırakıp kaçıyor. Ama Veysel de aşık ve kaçacakları gece görmeyen gözlerine rağmen her şeyi hissediyor.

Neyse, bizim kaçaklar Samsun'a vardıklarında Bafra civarında soluklanmak için bir çeşmenin başında duruyorlar. Bitkinler, açlar, ceplerinde bir kuruş para yok. Esma çoraplarını çıkarıyor ve bir bakıyor ki içinde bir tomar para...