ANAP İstanbul İl Başkanı Sibel Çarmıklı, Kadınlar Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, hiçbir iktidarın Atatürk'ün kadınlara verdiği değeri gösteremediğini söyledi.
Abone olAnavatan Partisi İstanbul İl Başkanı Sibel Çarmıklı, Kadınlar Günü dolayısıyla yayınladığı mesajda Atatürk'ün kadına verdiği değeri bugüne kadar gelen hiçbir iktidar döneminde gösterilemediğini savundu. Çarmıklı yaptığı basın açıklamasında şunları kaydetti: “Eminim ki , Türkiye’nin pek çok şehrinde , pek çok yeni ya da köklü kurumunda bugün benzer toplantılar yapılacak. Türkiye’de kadın hakları savaşının neresinde olduğumuz tartışılacak, iyi dilekler , temenniler sunulacak. Televizyonların haber bültenlerinde , eğlence programlarında da kadın haklarından söz edilecek. Ama korkarım ki , bir sonraki 8 Mart’a kadar , kadın hakları konusu , gerçek gündemimizin en alt maddeleri arasındaki alışılmış yerinde kalacak" ANAP'ın kuruluşundan itibaren yerel değil küresel gündemi ön plana almış bir parti olduğuna dikkat çeken Çarmıklı, "Bu partinin temel harçları atılırken çağdaşlık dünyanın önceliklerini benimsemek olarak tanımlanmıştır." diye konuştu. Çarmıklı açıklamasını şöyle sürdürdü: "Partimizi farklı kılan bu özelliğimizi esas alarak ,kadın hakları konusunda da dünyadaki yaklaşım ve uygulamaları ile Türkiye’deki koşulları karşılaştırmak istiyorum. Zira yarına giden yolu çizebilmek için bugünü dürüstçe değerlendirmemiz gerekiyor.Bundan 10 yıl önce Birleşmiş Milletlerin Pekin zirvesinde dünyanın 20 yıllık hedefleri belirlendi. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 188 ülke bu bildirgenin altına imza attılar. Birleşmiş Milletler tüm toplumların uygarlık mücadeleleri için 8-9 evrensel hedef koydu. Bu hedeflerin neredeyse yarısı kadın haklarıyla ilgilidir. 2015 yılına kadar mutlak yoksulluğun yarı yarıya azaltılması ,Kadınların ilköğretimden yararlandırılması, Kadın erkek eşitliğinin sağlanması,Bebek ölümlerinin azaltılması,Kadın sağlığının iyileştirilmesi gibi son derece net ve somut hedeflerdir. Maalesef , 8 Mart tarihlerinden oluşan 10 gün süresince sarf edilen sözleri bir yana bırakacak olursak bu evrensel hedefler konusunda pek ilerleme kaydettiğimiz söylenemez. Bu boş vermişliğin kadınsız siyaset alışkanlığının kökeninde siyasi irade , daha doğrusu siyasi iradesizlik var. Dürüst olmak gerekirse , Atatürk ‘ün ülkemizin kadını için yaptıklarını hiçbir iktidar takip etmedi ,edemedi. Bugün Avrupa Birliği ile sürdürdüğümüz görüşmelerde masanın bir tarafının tamamen erkeklerden oluşması; Dünya Kadın Konferanslarında ülkemizin kadınlarını erkek bakanların temsil etmesi tesadüf değildir. Zira yapılan bilimsel araştırmalarda görülmektedir ki kadının iş dünyası ve politikadaki yeri sıralamasında ülkemiz 70 ülke arasında 66 ‘cıdır. 2000 ‘li yıllara kadının politikada yeri açısından ülkemiz 188 ülke arasından 112 ‘inci olarak girmiştir. Uzun yıllar , ülkemizde parlamentodaki kadın milletvekili oranı yüzde 3 ‘ün üstüne çıkamamaktadır. Bu oran sık sık gelişmiş azgelişmiş ülkeler tartışmasında örnek olarak kullandığımız Afrika’nın Uganda ülkesinde bile yüzde 16 ‘dır. Tam üyelik için kapısında beklediğimiz Avrupa ülkelerinde yüzde 20 ile 45 arasında değişmektedir. Pek çok Avrupa ülkesinde siyasi partiler yüzde 50 kadın kotası koymaktadırlar. Peki çözüm ne? Çözüm hakkımızı talep etmek. Türk kadınının ,bıkmadan usanmadan,siyasi liderlerine ,siyaset dünyasındaki çalışma arkadaşlarına ve tabii ki kamuoyuna , politika yaşamındaki kadınların sayısı artmadan “Çağdaş Türkiye” sıfatını hakkedemeyeceğimizi anlatması gerekiyor. Eğer biz bunları anlatabilirsek: Fikir önderlerinin ,kamuoyunun ve nihayet siyasi parti liderlerinin çağdaş Türkiye için kadınlara ihtiyaçları olduğunu kısa sürede anlayacaklarına , biz kadınları destekleyeceklerine inanıyorum. Çünkü Türkiye 1935 ‘ten buyana çok büyük bir gelişim kat etti. Türk insanı , geçtiğimiz 70 yılda çok farklı bir noktaya geldi. Türk kadını da , politika dünyasında bugün bulunduğu yeri hak etmiyor.”