BIST 9.916
DOLAR 35,05
EURO 36,44
ALTIN 2.942,04
HABER /  MEDYA

Canlı bombalar Kandil’de kimle görüştü?

Yeni Şafak yazarı Salih Tuna bugünkü yazısında bombalı saldırılarla ilgili Selahattin Demirtaş'ın hükümete yönelik ağır ithamlarına ilginç bir tepki gösterdi.

Abone ol

Yeni Şafak gazetesi yazarı Salih Tuna, bugünkü yazısında "Canlı bombalar Kandil’de kimle görüştü?" başlığını attı.

Yazar, köşesinde Ankara patlamasıyla ilgili Demirtaş'ın "katil devlet" söylemini ele aldı.  İftiranın yanlış bir şey olduğunu göstermek için bu başlığı attığını anlatan Tuna, katliamda PKK bağlantısının kuşkudan öteye geçmediğini yazdı.

Canlı bombaları PKK'nın gönderdiğini iddia etmenin iftiradan başka bir şey olmadığını ifade eden yazar, daha sonra "sayın bağlamacı" dediği Demirtaş'ın cenazeler yerdeyken yaptığı zehir zemberek açıklamalara yer verdi:

TUNA'DAN DEMİRTAŞ'A TEPKİ

“AKP iktidarının eveleme geveleme şansı çoktan bitmiştir. Katilsiniz. Eliniz kanlıdır. Yüzünüzden ağzınızdan her yerinize kan sıçramıştır. (…)Her gün onlarca genci katleden, taş attı, slogan attı diye infaz eden devlet, Ankara'nın göbeğinde büyük bir katliama imza atmıştır. (…) Sizin gibi alçaklardan korkmayacak (…)Bizim alçaklarla bir arada yaşama, dayanışma gibi isteğimiz yoktur. (…) Haysiyetini yitirmiş olanlarla birlikte yaşam da olmaz (…) Bu devletimizin, milletimizin birliğine yapılan saldırı değil, devletimizin halkımıza yaptığı saldırıdır (…) Ortaya çıkan tablodan çok memnunlar…”

Bunları söyleyen, katliamdan yaklaşık bir hafta evvel “İç savaşı tartışabiliriz” diyen bir partinin lideri!
Bunları söyleyen, 7 Haziran seçimlerinden önce, Diyarbakır'ın bombalanması nedeniyle oylarını yüzde 2 artırdığı bilinen bir partinin lideri.

Bunları söyleyen, 6-8 Ekim olaylarında 16 yaşındaki Yasin Börü başta olmak üzere 53 vatandaşımızın katledilmesine neden olan o menfur çağrının sahibi.

Bunları söyleyen, yine 7 Haziran seçim öncesi Adana'daki bombalamanın hemen ardından Sayın Erdoğan ve AK Parti'yi suçlayan, bombacıların DHKP-C'li olduğu ortaya çıkınca da hiç mahcup olmayan bir insan evladı.
Zaten en büyük özelliği de hiç mahcup olamaması.
Onun için dedim ya, Ertuğrul Özkök'ün siyasi versiyonu, başka da bir şey değil."