BIST 9.647
DOLAR 34,58
EURO 36,30
ALTIN 2.983,03
HABER /  GÜNCEL

Çankaya’nın Başbakanlığa devrine öfkelendi

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Çankaya, millet ve Cumhuriyet’e mal olmuş milli ve tarihi bir simgedir. Başbakanlığa tahsis edilecek olm...

Abone ol

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Çankaya, millet ve Cumhuriyet’e mal olmuş milli ve tarihi bir simgedir. Başbakanlığa tahsis edilecek olması da değersizleştirme ve manevi mevkiini düşürme hazırlığıdır" dedi.
MHP Lideri Bahçeli, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Açıklamasında Türkiye’nin yenilenmiş, tazelenmiş milli bir iktidarla, yepyeni bir siyasi iradeyle tüm yüklerinden, tüm belalarından kurtulacağını ve üzerindeki kabus örtüsünü yırtıp atacağını belirten Bahçeli, "Aşağı yukarı bir yıl sonra millet kazanacak, Türkiye kazanacak, 77 milyon hep birlikte kazançlı çıkacaktır" ifadelerini kullandı. "Erdoğan’ın eski alışkanlıklarından kurtulmaya ve arınmaya niyeti yoktur" diyen Bahçeli, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu zamana kadar 11 cumhurbaşkanına ev sahipliği yapan Çankaya Köşkü’nde oturmama tercihini "teamül değişikliği" olarak yorumladığını belirtti. Erdoğan’ın yeni ikamet adresinin Atatürk Orman Çiftliği’nde 150 dönümlük arazi üzerine hukuksuz şekilde bina edilen "sözde AK Saray" olacağını söyleyen Bahçeli, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu fakirin o proje üzerinde çok emeği var’ sözleriyle yeni sarayı sahiplenen milyarder Erdoğan, debdebe sevdasındadır. Çankaya’daki Cumhurbaşkanı yerleşkesini de Başbakan ve hükümeti kullanacaktır. Açıklamalardan çıkan sonuç bu yöndedir. Küçük bir bağ evinden 91 yıllık birikime uzanan Çankaya Köşkü’nü kullanmamanın kanunen bir yaptırımı yoktur. Kaldı ki böylesi bir müeyyide olsa bile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın buna uyacağını kimse söyleyemeyecektir. Zira geçmişi her şeyin tanığıdır. Bizim anlayamadığımız taraf, Çankaya’nın manevi varlığından Erdoğan’ın niçin rahatsızlık duyduğudur. Çankaya, millet ve Cumhuriyet’e mal olmuş milli ve tarihi bir simgedir. Başbakanlığa tahsis edilecek olması da değersizleştirme ve manevi mevkiini düşürme hazırlığıdır. Gazi Mustafa Kemal’in Çankaya duvarlarından çınlayan sesi mi Erdoğan’ı gocundurmaktadır? Türkiye Cumhuriyeti’nin bir asra yaklaşan birikim ve heybeti mi Erdoğan’ı ürkütmektedir? Şayet mesele yeni teamül oluşturmak ise, bilinsin ki Çankaya’yla ilgili tasarrufun adı teamül değil; korsanlık, dayatma, yangından mal kaçırma, aşağılama ve küçümsemedir. Kafamıza takılan en bariz sorulardan birisi de Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olmadan uçan saray siparişini nasıl ve ne hakla vermeye kalkışmasıdır? Nüfusumuzun yarıdan fazlası ev bark sahibi değilken, milyonlarca vatandaşımız bir dilim ekmek için ömür boyunca çalışıp çırpınırken, şu anda saltanat sürenlerin, hazineye yaslananların devlet kesesinden har vurup harman savurmaları günahtır, haramdır."

"17 VE 25 ARALIK’IN KİLİDİ HENÜZ AÇILMADI"
17-25 Aralık dosyalarına ilişkin takipsizlik kararı verilmesini de değerlendiren Bahçeli, "Devlet 17-25 Aralık’la birlikte kilitlenmiştir ki, bu kilit henüz açılmamıştır" dedi. Hükümetin yolsuzluğun üzerine gitmemek için uyduruk ve kara mizah bahanelere sığındığını söyleyen Bahçeli, şunları kaydetti:
"Mutlaka ki yargı işlemeli, ucu nereye dayanırsa dayansın, kime dokunursa dokunsun rüşvet ve yolsuzluğa adı karışanlar hesap vermelidir. Buna Recep Tayyip Erdoğan da dahildir. 17-25 Aralık’ta suçüstü basılan kim varsa şimdilerde güvencededir. Bunlar arkayı sağlama almışlar, dönemin Başbakanı’na sırtlarını dayamışlardır. Bu ülkede 8 aydır hukuk askıdadır. Bu ülkede 8 aydır haram yiyenler, hazineyi boşaltanlar dokunulmazdır. Hırsızlık güvenceye alınırken, yargının çivisi çıkarılmıştır. Hırsızların peşine düşmüş emniyet mensupları üç dalgada gözaltına alınmış, darbeci diyerek itham edilmiş, bazıları da tutuklanmıştır."
Bahçeli, ayrıca 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün "kayıp trilyon davası" kapsamında lazım gelen ifadeyi vereceğini belirtmesinin ve hukuka saygısını dillendirmesinin takdire şayan bir tavır olduğunu dile getirdi.

"MAİLLER TAKİP EDİLMİŞ, İNTERNET İZLENMİŞ, EN GİZLİ DİYALOGLAR DEŞİFRE EDİLMİŞ"
Devletin hiyerarşik düzenine paralel bir yapılanma oluşmuşsa, yasaya ve Anayasa’ya aykırı bir örgütlenme meydana gelmişse buna birinci derecede göz yuman ve müsamaha gösterenin hükümet olduğunu belirten Bahçeli, "Cumhurbaşkanı Erdoğan, paralel yapının herkesi dinlediğini, kriptolu telefonlardaki konuşmaların kaydedildiğini sürekli tekrarlamıştır. Öyle ki, mailler takip edilmiş, internet izlenmiş, en gizli diyaloglar tapelerle deşifre edilmiştir" diye konuştu.
Bahçeli, uluslararası yasadışı dinlemelere ilişkin şu açıklamalarda bulundu:
"Türkiye’nin milli güvenliği tehdit altındayken, ABD’sinden İsrail’ine, Almanya’sından Birleşik Krallığı’na ülkemizi dinlemeyen kalmamışken MİT denilen kuruluş ne yapmış, başındaki zat neyle oyalanmıştır? Son günlerde gündeme gelen dinleme skandalları rezalet ötesidir. Anlaşılan kafası esen Türkiye’ye kulak kabartmış, canı sıkılan antenleri Türk milletine çevirmiştir."

GALLER’DEKİ NATO ZİRVESİ
Galler’in başkenti Cardiff’te düzenlenen NATO Zirvesi’ni değerlendiren Bahçeli, "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Galler’deki NATO Zirvesi’nde muhataplarına gerçekte ne söylediği, milletimizin hassasiyet ve şikayetlerini nasıl yansıttığı hususu da muammadır" dedi.
"Milli güvenliği delik deşik olmuş, casusların, provokatörlerin cirit attığı bir ülke kaybetmeye mahkumdur" diye konuşan Bahçeli, şunları kaydetti:
"Birleşik Krallık, Kıbrıs deniz üssünden Akdeniz’deki fiberoptik internet kabloları aracılığıyla Türkiye’ye kulağını uzatmış ve ablukaya almışken hiç kimse başarıdan, güçlü Türkiye’den bahsedemeyecektir. Lozan görüşmeleri sırasında Türk heyetinin bütün telgraf haberleşmesini, temas trafiğini kayda alan, hatta Ankara’daki görüşmeleri bile dinleyen bu ülkenin 91 yıl sonra kaldığı yerden devam etmesini öğrenmek zillet ve hezimettir. Keza Almanya herhangi bir pişmanlık veya ıslah hali göstermeksizin her yanımızı dinlemiş, ABD ise Türkiye’yi böcek cennetine çevirmiştir. Güçlü bir ülkenin dinlemesi mubah değildir, marifet dinletmemek, istihbarata karşı koymaktır. Hükümetteki beyler, sizlere sesleniyorum; Türkiye casusların, ajanların, iri kulakların operasyonu, taarruzu altındadır, vicdanınız hiç mi sızlamıyor?"
(İHA)