BIST 9.916
DOLAR 35,04
EURO 36,31
ALTIN 2.932,37
HABER /  EKONOMİ

Canikli'den kıdem tazminatı müjdesi! Çok yakın zamanda...

Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli Londra'da yaptığı konuşmada kıdem tazminatıyla ilgili önemli bir müjde vererek bu sorunun çok yakın zamanda halledileceğini açıkladı.

Abone ol

Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, yıl sonu itibarıyla enflasyonda tek haneli rakamlara tekrar döneceklerini belirterek, "Sadece enflasyonda değil, işsizlikte de yıl sonunda bunu göreceğiz. Faiz oranlarında da yine yıl sonunda tek haneli rakamları göreceğiz." dedi. 

Canikli, İngiltere’nin başkenti Londra’daki görüşmelerine ilişkin gazetecilere yaptığı açıklamada, Türkiye’de yatırımı olan, yatırımlarla ilgilenen kişilerle görüşme imkanı bulduklarını ifade ederek, Türkiye’de doğrudan yatırımların son yıllarda büyük ivme kazandığını söyledi. 

Canikli, şunları kaydetti: "2002 ve öncesinde yıllık ortalama 1 milyar doların altında bile doğrudan yatırım çekemeyen bir Türkiye’den, 2016 sonu itibarıyla 12 milyar dolarlık doğrudan yatırım çekebilen bir ülke haline geldik. Bazı yıllarda yıllık 22 milyar dolara kadar bu yatırımların gerçekleştiği dönemler oldu. Son yıllarda bir miktar gevşeme durumu oldu. O da son derece doğal. Özellikle artan jeopolitik ve bölgesel riskler nedeniyle Türkiye’ye yönelik, doğrudan yatırımlardan bahsediyorum, bir miktar azalma yaşandı. Yine de Türkiye istikrarlı bir şekilde doğrudan yabancı yatırımı cezbetme potansiyeli olan bir ülke. Son yaşadığımız hadiselerden sonra olan biteni yatırımcılara doğrudan ilk elden anlatmak son derece önemli."

Türkiye ve bölgede yaşanan gelişmelerin dış piyasada farklı şekilde yansıtılabildiğini vurgulayan Canikli, son birkaç yılda Türkiye’ye ilişkin Batı kamuoyunda olumsuz bir algı oluşturulmaya çalışıldığını, bunu tesadüfen ortaya çıkmış bir çalışma ya da sonuç olarak görmemek gerektiğini söyledi. 

Yatırımcıların Türkiye’deki gelişmelere ilişkin doğru ve gerçekçi bir şekilde bilgilendirilmesi için doğrudan temaslar kurulduğunu anlatan Canikli, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Küresel ölçekte, üretimde, ihracatta, ticarette aldığımız pay gittikçe yükseliyor. Dünya ticareti hacmi içerisinde çok büyük rakamlar değil ama gittikçe yükseliyor. Türkiye, 2002 yılında dünya ihracatının yüzde 0,5’i civarında bir paya sahipken, bugün itibarıyla bu oran yüzde 1’e yaklaşmıştır. Neredeyse ikiye katlanmış. Bu hızla devam ettiği takdirde birilerinin, şu anda dünya ticaretinde egemen olan, köşe başlarını tutan ülkelerin bundan rahatsızlık duymaları da normal. Ama bu rekabeti kuralları çerçevesinde yapmak gerekiyor. Adeta belden aşağı vuruyorlar. Bir karalama kampanyası çerçevesinde... Oyunu kurallarına göre oynamalılar."

PİYASALAR BU SİSTEMİ SEVDİ

Nurettin Canikli, anayasa referandumunun ardından piyasaların Türkiye’de istikrarın devamını olumlu algıladığını, 16 Nisan referandumundan sonra ekonominin de, Türkiye’nin de önünün açıldığını söyledi. 

Canikli, "Bunun bu şekilde sonuçla ortaya çıkacağını biliyorduk. 16 Nisan referandumundan 'evet' çıkması halinde Türkiye’de orta ve uzun vadedeki yönetimdeki istikrar beklentisinin kuvvetleneceği, bunun da ekonomide istikrarı teyit edeceğini ifade ettik. Nitekim 16 Nisan’da 'evet' çıkıp sistemin kabul edilmesinden sonra bu olumlu hava ekonominin bütün alanlarına yansımış vaziyette." dedi.

Para ve sermaye piyasalarının ilk anda bundan olumlu yönde etkilendiğini dile getiren Canikli, şunları kaydetti: 

"Doların ve dövizin Türk lirası (TL) karşısında değer kaybetmesi... Bir başka ifade ile TL’nin değer kazanması, aynı şekilde sermaye piyasalarında Borsa İstanbul’un tarihi rekorlara imza atması, esasında 16 Nisan’da kabul edilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin hakikaten Türkiye için, ekonomi için doğru bir düzenleme olduğunun da en önemli göstergelerinden bir tanesi. İçeride ve dışarıda piyasalar bu sistemi sevdi. Bu sistemi kabullendi."

Referandum sonucunun orta ve uzun vadede olumlu etkilerinin çok daha belirgin bir şekilde ortaya çıkacağını vurgulayan Canikli, "Bunun doğrudan uluslararası yatırımlarla taçlandırılması gerekiyor." ifadesini kullandı. 

Sermaye hareketlerinde ve finans uygulamalarında Türkiye ekonomisinin çok büyük bir kredibilitesi olduğunu belirten Canikli, son 15 yıldır AK Parti hükümetlerinde deklare edilen piyasa ekonomisi kurallarının hiç ihlal edilmediğini, özellikle sermaye hareketleri açısından bugüne kadar en ufak bir kısıtlama, sınırlama olmadığını söyledi.

HİÇBİR ZAMAN REFORM GÜNDEMİMİZ BİTMEZ

Başbakan Yardımcısı Canikli, Türkiye’de son dönemde reform mahiyetinde çok sayıda düzenleme yapıldığını ifade ederek, "Hiçbir zaman reform gündemimiz bitmez. Bu nedenle zaten son dönemde para ve sermaye piyasalarındaki dalgalanmalardan Türkiye ekonomisi hemen hemen hiç olumsuz etkilenmedi. Reel sektör üzerinde herhangi bir tahribatı olmadı." diye konuştu. 

Türkiye’de tasarruf oranının artırılması için son dönemde Bireysel Emeklilik Sistemi'ne otomatik geçiş yapıldığını hatırlatan Canikli, nitelikli yabancıların Türkiye’de istihdam edilmesi konusundaki sorunların giderildiğini, üretim yapan firmaların finansmana ulaşımında taşınır menkullerin teminat olarak gösterilebilmesini sağlayacak düzenlemenin gerçekleştirildiğini anlattı.

KIDEM TAZMİNATI MESELESİNİ ÇOK KISA ZAMANDA HALLEDECEĞİZ

Nurettin Canikli, "Hızlı bir şekilde reform ajandamıza devam ediyoruz. İlk planda kıdem tazminatı fonunu halletmek var. Bu önemli  bir problem. Ekonomi üzerinde, reel sektör üzerinde çok büyük bir yük. Şu anda firmaların üzerindeki kıdem tazminatı fonu realize edilmek istense firmaların önemli bir bölümü mali açıdan sıkıntıya girer." şeklinde konuştu.

Kıdem tazminatı meselesinin oldukça zor bir konu olduğunu vurgulayan Canikli, şu görüşleri dile getirdi: 

KAZANILMIŞ HAKLARDA GERİYE DÖNÜŞ OLMAYACAK

"Kıdem tazminatı fonu ilk hayata geçirildiğinde, başlangıçta düğme yanlış iliklenmiş. Şimdi bütün düğmeleri çözüp yeniden doğru bir yerden başlamak gerekiyor. Tabii işçilerimizin, işçi kardeşlerimizin kazanılmış hakları var. Onlarda geriye gidiş söz konusu olmayacak. Kazanılmış haklarında herhangi bir ihlal söz konusu olmayacak. Bu çerçevede çözmeye çalışacağız. Zorluğu oradan geliyor zaten... Tarafların hepsini memnun ederek, onların da rızasını alarak kıdem tazminatı fonunda mutlu sona ulaşmak kolay değil. Ama halledeceğiz. Çok kısa zaman içerisinde halledeceğiz."

Teknik çalışmaların 16 Nisan’dan sonra tamamlandığı Üretim Reform Paketi’nin gelecek günlerde Meclis'e sevk edileceğini bildiren Canikli, geleneksel, konvansiyonel üretim biçimi ve üretim içeriği ile orta gelir tuzağından çıkma imkanı bulunmadığını söyledi.

Canikli, üretim biçimini verimlilik artışı yoluyla değiştirmeleri, daha yoğun teknoloji içeren ürünleri üretmeleri gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:

"Milli gelir hedefimiz olan 20 bin doları ancak böyle bir üretim metodu ile yakalayabiliriz. Yeni uygulamaya koyduğumuz süper teşvik sistemi buna imkan sağlıyor. Ama uygulanması, hayata geçirilmesi gerekiyor. Aktif olarak yatırım yapılacak alanların belirlenmesi, o alanlara yatırımcıların yönlendirilmesi noktasında bizim de etken bir pozisyonda adım atmamız gerekiyor. Önümüzdeki dönemin en önemli reformlarından birisi bu olacak."

KREDİ DERECELENDİRME KURULUŞLARININ KARARLARI RASYONEL DEĞİL

Başbakan Yardımcısı Canikli, kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye’ye ilişkin son kararlarının rasyonelliği yansıtmadığını, bunların siyasi ve belirli hedeflere, siyasi amaçlara ulaşmak için ortaya konulmuş kararlar olduğunu, bilimsel ve rasyonel altyapısı bulunmadığını söyledi. 

Yakın zamanda kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye’nin güçlü büyüme performansındaki zayıflığı gerekçe göstererek not kararı aldığını öne sürdüğünü belirten Canikli, "Dördüncü çeyrekte yüzde 3,5 gibi hiç kimsenin beklemediği, tahmin etmediği bir rakamla Türkiye büyüdü. Eğer daralma eğilimi gerekçe gösterilerek not indirimleri yapılmışsa, Türkiye’nin dördüncü çeyrek büyüme performansından sonra bütün bu notları tekrar gözden geçirmeleri ve tekrar eski haline getirmeleri gerekirdi." diye konuştu. 

Büyümenin bu yıl devam edeceğini ifade eden Canikli, şöyle devam etti: "Hem öncü göstergeler ve güven endeksleri hem de imalat endeksleri gösteriyor ki, 2017’de güçlü büyüme performansının altyapısı var. Eğer rasyonel bir şekilde karar almış olsalardı 2016’daki büyüme performansı ortaya çıktıktan sonra not indirimi kararlarını gözden geçirmeleri gerekirdi. Ama bunu yapmadılar. Yapmalarını da beklemiyoruz. Aslında istemiyoruz da... Bakın, not yükseltmelerini filan da beklemiyoruz. Öyle bir beklenti içerisinde değiliz.

Çünkü önce notu yükseltiyorlar, daha sonra da, bunu adeta tırnak içerisinde söylüyorum, şantaj aracı olarak kullanıyorlar. Rasyonel olmayan gerekçelerle not indirimleri yapıldığı zaman bu piyasaları olumsuz yönde etkiliyor. Yine geçmişte yaptıkları gibi yapacaklarsa not artırımı hiç beklemiyoruz, istemiyoruz, yapmasınlar. Objektif, hakikaten dataları, gelişmeleri doğru değerlendirerek herhangi bir siyasi hedef gütmeksizin ve ekonomi mantığı içerisinde kalarak bu işleri yapacaklarsa yapsınlar. O zaman elbette önemli."

ÖNCELİKLERİMİZDEN BİRİSİ FAİZLERİN DÜŞÜRÜLMESİ

Nurettin Canikli, piyasaların önünün açıldığını, olumlu bir havanın olduğunu belirterek, "Yıl sonu itibarıyla enflasyonda tek haneli rakamlara tekrar döneceğiz. Sadece enflasyonda değil, işsizlikte de yıl sonunda bunu göreceğiz. Faiz oranlarında da yine yıl sonunda tek haneli rakamları göreceğiz." dedi.

Canikli, enflasyona ilişkin, kurdaki geçişkenliğin yansımalarını gördüklerini, başka beklentilerin de olduğunu, bunların hepsinin son gelen rakamlara yansıdığını ifade ederek, ikinci yarıdan itibaren aşağı yönlü bir hareketin başlayacağını tahmin ettiklerini, yıl sonunda da tek haneli rakamları görmeyi umduklarını, çift hanelerin altına düşeceklerini söyledi.

Son enflasyon verilerinin beklentilerle uyumlu şekilde gerçekleştiğini kaydeden Canikli, "Özellikle kurda ciddi hareketlenmeler oldu. Faizlerde biraz yukarı yönlü bir hareket oldu. Bunlar enflasyonu etkiliyor. Özellikle faizlerin enflasyon üzerindeki etkisi her zaman belirgin. O nedenle bizim yeni dönemde önceliklerimizden birisi de bu... Faizlerin düşürülmesi... Çok önemli... Bunu halletmemiz gerekiyor. Bu yüksek faiz oranları ile Türk firmalarının uluslararası alanda rekabet edebilmeleri mümkün değil." ifadelerini kullandı.