Çanakkale Kara Savaşlarının 96. yıl dönümü dolayısıyla Gelibolu Yarımadası'ndaki Mehmetçik Abidesi'nde uluslararası tören düzenlendi.İşte Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun bu konudaki açıklamaları
Abone olÇanakkale Kara Savaşlarının 96. yıl dönümü dolayısıyla Gelibolu Yarımadası'ndaki Mehmetçik Abidesi'nde uluslararası tören düzenlendi.
İkinci Kolordu Komutanlığının ev sahipliğinde gerçekleştirilen törende, Mehmetçik Abidesi'ne Türkiye, Avustralya, Yeni Zelanda, Bangladeş, Fransa, Kanada, Almanya, Hindistan, İrlanda, Pakistan ve İngiltere adına çelenkler konulduktan sonra, saygı duruşunda bulunuldu. Bu sırada tören mangası tarafından saygı atışı yapıldı.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, ülkelerin milli marşlarının çalındığı ve bayraklarının göndere çekildiği törende, savaşların doğaları itibariyle ülkeleri ve insanları birbirine yakınlaştıran olgular olmadığını, ancak 96 yıl önce Çanakkale Savaşları sırasında yaşananlar ve insanlık tarihine bir kahramanlık abidesi olarak kazınan asil mücadelenin, burada evlatlarını kaybetmiş ülkeler arasında hüzünlü ancak bir o kadar da samimi ve sarsılmaz bağlar oluşturduğunu ifade etti.
Davutoğlu, şunları söyledi:
''Dedelerimizi bizden alan ve şehadet mertebesinde ebediyete kavuşturan bu savaş, dünyanın coğrafi açıdan en uzak ülkelerini, Türkiye ile Avustralya ve Yeni Zelanda halklarını birbirlerine adeta ruhen kenetlemiş ve günümüze kadar uzanan güçlü bir dostluğun temellerini atmıştır. Bizim açımızdan Çanakkale, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yürek atışlarının duyulduğu yerdir. Nitekim, olabilecek en zor şartlarda dahi umudunu kaybetmeyen ve vatanını savunmak uğruna canını feda etmekten çekinmeyen genç yüreklerin cesareti ve kararlılığı sayesindedir ki; modern Türkiye Cumhuriyeti bir felaketin külleri arasından Anka kuşu misali yeniden ve daha güçlü bir şekilde doğabilmiştir.''
Çanakkale'nin aynı zamanda Türk milletinin, bir neslin en parlak temsilcilerini yitirdiği bir yer olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, geride kalanların ve sonraki kuşakların, onların fedakarlıklarına layık bir gelecek inşa etmek için canla başla çalışarak, bugünün güçlü Türkiye'sini kurduklarını dile getirdi.
Bugün, savaşın karanlık ve acı verici yüzünü kendilerine en açık şekilde gösteren bu mücadeleden çıkarılan dersleri hatırlamak için biraraya gelindiğini anlatan Davutoğlu, Çanakkale ve devamındaki Kurtuluş Savaşı'nın Türk insanına kendini savunma amacı dışındaki bütün savaşların bir cinayet olduğu fikrini aşıladığını, bu sebeple Türkiye Cumhuriyeti'nin ''Yurtta sulh, cihanda sulh'' ilkesi üzerine bina edildiğini söyledi.
Davutoğlu, şunları kaydetti:
''Türkiye, 88 yıldır dünyanın en istikrarsız bölgelerinden birinde bir istikrar adası olmuştur. Türkiye'nin bölgesinde ve ötesinde sorunları çözme, işbirliğini artırma ve istikrar üretme çabasına dayanan yapıcı, çok boyutlu, vizyoner ve barışçı dış politikasının temelinde de işte bu ilke ve anlayış yatmaktadır. Bugün ülkemiz farklı kültürler arasında daha fazla diyalog ve işbirliği sağlanması, karşılıklı anlayışın geliştirilmesi, küreselleşme olgusunun bizi birbirimizden ayıran ve zayıflatan değil, daha fazla kaynaştıran ve güçlendiren bir karakter kazanması için uğraş veriyorsa, bu köklü tarihimizin bize sağladığı birikimin bir sonucudur. Bunlar arasında belki de en önemlisi Çanakkale'de bir yandan kıyasıya savaşırken, diğer yandan insanlığın temel değerlerini ve barışın anlam ve önemini bütün çıplaklığıyla görebilmemizdir.''
-''ATATÜRK'ÜN EŞSİZ SÖZLERİ, EVLATLARIMIZIN MEZARLARINA BIRAKILMIŞ KIR ÇİÇEKLERİDİR''-
Bugün Çanakkale'de tüm imkansızlıklara rağmen sergilenen cesaret, azim ve asaletten ilham alarak, kendilerine bırakılan emaneti daha parlak ve barışçı bir geleceğe taşıma kararlılığıyla çalıştıklarını belirten Davutoğlu, Çanakkale'nin hikayesinin aynı zamanda Cumhuriyetin temelinde yatan insan faktörünün, geleceğe dönük umutların ve engin hoşgörünün mucizevi bir bütünleşmesini temsil ettiğini ifade etti.
Çanakkale'nin, burada savaşan tüm milletler için bir dönüm noktası olduğuna işaret eden Davutoğlu, böyle bir ortamda farklı kültürlerine rağmen evrensel insani değerleri paylaştıklarını gördükleri ve hasmına karşı vatanı koruma saikinden başka en ufak bir kin duygusu beslemeyen Türk insanıyla kaynaşan genç Anzakların, siyaset uğruna yapılan savaşların acımasız ve soğuk yüzünü kavradığını, barış ve bağımsızlığın değerini daha iyi anladığını ve ülkelerin siyasetine bu çerçevede yön vermeye başladığını bildirdi.
Davutoğlu, ''Çanakkale Savaşları, Türk ve Anzak askerlerin birbirlerine yardım ettikleri, hayatını kaybedenlerin siperlerin gerisine birlikte taşındığı, verilen aralarda birbirlerine yiyecek ve sigara attıkları, sularını paylaştıkları pek çok hatıraya ve başka hiçbir savaşta örneği görülmeyen hareketlere sahne olmuştur'' diyerek, Çanakkale'de pek çok hayatın kaybedilmesiyle kazanılan bu derin saygı ve anlayışın, savaşa katılan taraflar arasında bugüne dek uzanan sağlam dostluk köprüsünün de temelini oluşturduğunu vurguladı.
Türk halkının da savaşın en acı yüzünü kendisiyle birlikte yaşayan ve bu topraklarda ölen Anzakları derin bir saygıyla bağrına basarak, kendi evladı saydığını dile getiren Davutoğlu, şöyle dedi:
''Bu törenlerde yüzlerce defa okunmuş olan, ancak Türk halkının bu duygularına en güzel şekilde tercüman olan Atatürk'ün o eşsiz sözlerini tekrar etmek istiyorum. Zira yüzlerce değil, binlerce kez dinlesek, bize engin bir huzur ve gurur veren bu sözler, anlamında en ufak bir şey yitirmemektedir. Şöyle demiştir Atatürk: 'Bu memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar, burada bir dost vatanın bağrında bulunuyorsunuz. Huzur ve barış içinde uyuyun. Sizler Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını bu savaşa gönderen analar, gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır, huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Onlar bu topraklarda canlarını verdikten sonra artık bizim çocuklarımız olmuştur.'
Her okuduğumda ve dinlediğimde gözlerime yaşların dolmasına engel olamadığım bu sözler, evlatlarımızın mezarlarına bırakılmış kır çiçekleridir. Size bırakacağım sessizlikte, onların renklerini ve kokusunu hissedebilmeniz için konuşmamı burada bitiriyorum.''