Çanakkale savaşında 'barbarları' bekleyen Anzaklar cephede çok farklı bir tabloyla karşılaştılar
Abone ol1915 yılının Mayıs ayı geldiğinde İtilaf ordusunun İngiliz, Fransız ve Anzak toplam 20 bin kaybı vardı.
Ölü sayısının artması karşısında İngilterede Lord Fisher tepki gösterdi:
Tanrı Çanakkalenin belasını versin. Orası bize mezar olacak
Cepheden Londraya gönderilen mesaj da umut verici değildi. Ordunun yeni bir saldırı isteğinde olduğu, ancak başarısızlığın bedelinin yıkıcı olacağı belirtiliyordu.
Mayıs ayında İngiliz donanmasının gözbebeği Queen Elizabeth geri istendi. Lord Fisher de görevinden istifa etti.
Bu sırada İstanbulda Enver Paşa, elde edilen başarılardan memnundu. Tarihe İngiliz donanmasının güçsüzlüğünü kanıtlayan kişi olarak geçeceğim diye böbürleniyordu.
Ölülerin gömülmesi için ateşkes
Anzak cephesinin komutasını üstlenen Mustafa Kemale karşı hareketsiz kalan İtilaf askerleri yorgun ve umutsuzdu.
Yaşanan kanlı çarpışmalar sonucu 10 metreye kadar düşen siper mesafesinde Türk ve Anzak askerlerine ait cesetler artmaya başladı. Savaş alanında yaralananlar ise çürümeye yüz tutmuş cesetlerin arasında yatıyordu.
Yaşanan tüm olumsuz şartların yanında salgın hastalık tehlikesi belirdi. Bunun üzerine Liman Von Sanders ve Sir Ian Hamilton devreye girerek ölülerin gömülmesi için ateşkes ilan edilmesine karar verdi.
24 mayısta başlayan ateşkes dokuz saat sürdü. Ateşkes şartları arasında ölüler gömülürken dürbün kullanılmaması ve düşman hatlarına yaklaşılmaması, askerlerin başlarını siperden çıkarmaması, tüfeklerin ait oldukları tarafa iade edilmesi ve verilmeden önce tetik mekanizmalarının çıkarılması vardı.
Ateşkes sırasında savaş alanındaki kanlı mücadelenin tarafları Türk ve Anzak askerleri birlikte toplu mezarlar kazdı. Bu sırada taraflar arasında düşmanlıktan ziyade arkadaşlıklar başladı.
Karşılıklı sigara ikramı, değiş tokuş edilen özel eşyalar düşman askerlerini birbirine yakınlaştırdı. Ateşkes bittiğinde askerler talihin açık olsun, güle güle git, güle güle gel temennileriyle tokalaşarak vedalaştı.
Anzak askerlerinin Türk askerleri hakkında yazdıkları Centilmenler Savaşı sırasındaki cesaret ve hoşgörü ortamını özetliyor. Gaz maskesi kullanmayı reddeden Anzaklar:
Türkler gaz kullanmaz, onlar dürüst savaşçılardır
Türklerin dürüst, Almanlardan daha dürüst savaşçı olduklarını düşünüyorum... Türkler ülkelerini savunuyorlardı"
"Onlar da bizim gibi ülkeleri için savaşıyorlardı. Çok dürüst çarpıştılar ve bizim gibi dürüst, kuvvetliler. Her iki taraftan da değerli insanlar kaybedildi"
Esirlere de çok iyi bakıyorlardı. Gelibolu'da kaldığım süre içinde Türklerin herhangi bir çirkin ya da alçakça tutum ve eylemini işitmedim
Harekatın sonu: Anafartalar Savaşı
Çanakkale cephesinde haziran ve temmuz aylarında da kayda değer bir ilerleme kaydedilmedi. Ancak temmuz ayında alınan önemli bir karar ağustos ayında topyekün saldırıya geçilmesi planıydı. İtilaf ordusunun bu seferki amacı küçük ve büyük Anafartaları ele geçirmekti.
Çanakkale cephesinde 920 ağustos tarihleri arasında yapılan Anafartalar harekatı İtilaf ordusunun çıkarma harekatının sonunu getirdi.
İngiliz askerleri 6-7 ağustos tarihlerinde Arıburnu'ndaki Suvla kıyılarına çıkarma harekatı düzenledi. Saldırının başlamasından kısa bir süre sonra harekat komutanlığını Miralay Fevzi Çakmakten devralan Mustafa Kemal, göreve gelir gelmez karşı saldırı emri verdi.
İngiliz ordusu süngü hücumuyla püskürtüldü ve ağır kayıplar verdi. I.Anafartalar Savaşıyla İtilaf ordusuna önemli bir darbe vuruldu.
15 ağustosta İtilaf devletleri ikinci bir saldırı düzenledi, ancak daha önce ele geçirdikleri bazı mevzileri ve Kireçtepeyi kaybettiler. 20 ağustosta ise büyük Anafartalara son bir saldırı daha düzenlendi. Ancak Türk askerleri bu saldırının önünü de ağır kayıplar verdirerek kesti.
Mustafa Kemal Anafartalar harekatında gösterdiği başarıyla dahi bir asker olarak parladı. Anafartalar Savaşlarının ardından Mustafa Kemal, takviye güç alarak iyice bitkin düşen İtilaf ordusunu Geliboludan tamamen püskürtmek istedi. Ancak Mustafa Kemal istediği takviye askerleri alamayınca grup komutanlığından istifa etti.
İstifası kabul edilmeyen ve hava değişimine çevrilen Mustafa Kemal, İstanbul'a geri döndü. Rütbesi albaylığa yükseltildi.
İtilaf ordusu geri çekiliyor
Harekatının başarısı Osmanlıyı savunan konumundan saldıran konumuna getirdi.
Bu arada her iki tarafın askerleri arasında da yorgunluk artık karşı koyulamaz hale gelmişti. Birkaç metrelik siper mesafeleri arasında kayda değer bir saldırı olmuyordu.
Eylül ayında İtilaf ordusu arasında takviye asker talebi yeniden gündeme geldi. Ancak bu dönemde İngiliz ordusunda yapılan bir değişiklikle harekatın sonunun geldiği anlaşıldı. Sir Ian Hamilton İngiltereye geri çağrıldı, yerine Monro atandı.
Savaş yerinde durumu inceleyen Monro askerleri geri çekmeyi önerdi. Öneri kasım 1915te Geliboluya gelen Tivh tarafından onaylandı. İngiliz Savaş Konseyi 7 kasımda Çanakkale'yi boşaltma kararı verdi.
İtilaf ordusu 20 aralık 1915'te Anafartalar-Arıburnu, 8 ocak 1916'da Seddülbahir bölgelerinden çekilmeye başladı. Geri çekilme aşamalı olarak 9 ocak 1916da tamamlandı.
"Savaş budur"
Şehitlerden 20 bini Türk toplumunun en eğitimli insanlarından oluştuğu için Winston Churchill şöyle diyecekti:
"Biz de çok kayıp verdik ama Türklerin omurgasını kırdık. Tüm harekâtın, iki taraftan da binlerce kaliteli genç insanın katliamı olduğunu bir sonuç vermediğini düşünüyordum. Savaş da zaten budur."
Dünyanın gördüğü bu en kanlı savaş, beraberinde bugün bile süren bir dostluğu beraberinde getirdi. Bu savaş nedeniyle Türkler, Yeni Zelandalılar ve Avustralyalılar arasında kurulan dostluk bağları günümüzde de devam ediyor.
Her yıl Anzak çıkarmasının yıldönümü olan 25 nisanda Çanakkaleye gelen Anzaklar, ilk savaş tecrübelerini bu topraklarda yaşayan atalarının anısına gündoğumunu karşılıyorlar...
Tümen komutanı olarak girdiği savaşta Gelibolu'nun kara savunmasının sorumluluğunu alan Mustafa Kemalin Gelibolu'da hayatlarını feda eden düşman askerleri için söylediği sözler çok anlamlıydı:
"Bu memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar, burada bir dost vatanının toprağındasınız, huzur ve suskunluk içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yanyana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar, gözyaşlarınızı dindiriniz, evlatlarınız bizim bağrımızdadır, huzur içindedirler, huzur içinde uyuyacaklardır. Onlar bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır."
Kaynak: