Dardanel ile Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi'nin (ÇOMÜ), sürdürülebilir deniz yaşamının ve denizlerdeki çeşitliliğin korunması amacıyla yerli ıstakoz popülasyonunu artırmak için hayata geçirdiği "İyilik Yap, Denize At" projesinin ikinci yılında 300 yavru ıstakoz denizle buluşturuldu.
Abone olProje kapsamında, "Avrupa ıstakozu" olarak bilinen ve Türkiye sularında da bulunan yerli ıstakoz türü "Homarus gammarus"un popülasyonunu artırmak için çalışma yürütüldü. İngiltere'de bu ıstakoz türünün yetiştiricilik yoluyla üretilip doğal ortamına bırakılarak doğadaki ıstakoz popülasyonunun sürdürülebilir şekilde desteklendiği başarılı bir model örnek alındı.
ÇOMÜ Dardanos yerleşkesindeki Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Fakültesi'ne ait Deniz Canlıları Araştırma ve Uygulama Merkezi'nde Prof. Dr. Umur Önal öncülüğündeki ekip, özel havuzlarda larval aşamadan itibaren yüzlerce yavru ıstakoz yetiştirdi.
Dardanel Yönetim Kurulu Başkanı Niyazi Önen ve ÇOMÜ Rektörü Prof. Dr. Cüneyt Erenoğlu, milli sporcu Şahika Ercümen, ÇOMÜ Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Fakültesi'nden akademisyenler ve basın mensupları, yavru ıstakozların denize bırakılması amacıyla düzenlenen program için Gelibolu Tersanesi yanındaki iskeleden "Dardanel Midye-1" adlı gemiye bindi.
Gelibolu'daki Dardanel Midye Çiftliği'nde gerçekleştirilen programda konuşan Niyazi Önen, yaşamına katkı sağlamak ve yerli ıstakoz popülasyonunu çoğaltmak amacıyla başlattıkları "İyilik Yap, Denize At" projesinin ikincisini gerçekleştirdiklerini söyledi.
Önen, geçen yıl 300 ıstakoz denizle buluşturduklarını, bu projenin gerçekleşmesinde ÇOMÜ'nün katkıları olduğunu belirtti.
Geçmiş yıllarda Çanakkale'de ciddi anlamda ıstakoz popülasyonu olduğunu anlatan Önen, "Biz pek yiyemezdik pahalı satılırdı, her zaman katma değerli bir ürün ama Çanakkale'den İstanbul'un restoranlarına gönderildi. Aynı zamanda Çanakkale'deki restoranlarda da Çanakkale'ye gelen ziyaretçilere, turistlere ikram edilirdi. Daha sonra çok çeşitli nedenlerden dolayı ıstakoz popülasyonu da diğer canlılarda olduğu gibi zarara uğradı." dedi.
Aşırı avcılık ve çeşitli sebeplerden dolayı midyelerin yok olduğunu, ayrıca deniz kirliliğinden dolayı doğal yataklardan midye hasat edip tüketmenin insan sağlığı için zararları olunca midye çiftliği işi başlatıldığını aktaran Önen, şunları kaydetti:
"Pek çok girişimci Türkiye'de şu anda midye çiftlik yatırımı yapıyor. Bizim sistemimizin bir farkı var Türkiye'de ilk ve tek Batea teknolojisini burada uyguluyoruz. 20 adet salımız var, bu araziye 10 adet sal daha inşasını yapıp, 3 bin tonluk bir kapasite olacak. Karşı tarafta da kiraladığımız midye çiftliğimiz var orada da 10 sallık kapasite var. Yani 4 bin tonluk midye çiftliği yapmış olacağız. Amacımız bu midyeleri sadece midye olarak değil, Çanakkale'deki fabrikalarımızdan midye dolma başta olmak üzere çeşitli şekillerde daha katma değerli olarak üretmek ve satmaktır."
Sürdürülebilir balıkçılığa ve deniz yaşamının korunmasına önem verdiklerini, bu kapsamda Friend Of The Sea, Dolphin Safe gibi kuruluşlara üye olduklarını belirten Önen, ton balıklarını doğal avcılık yöntemiyle temin ettiklerini, üretim süreçlerinde de çevreye önem verdiklerini, malzeme seçiminde yüksek standartları uyguladıklarını kaydetti.
"Denizin ekosisteminin korunmasında somut bir adım"
ÇOMÜ Rektörü Prof. Dr. Cüneyt Erenoğlu, bu etkinliğin özellikle denizin ekosisteminin korunmasında somut bir adım olduğunu söyledi.
Dünyanın önemli su yollarından biri olan Çanakkale Boğazı'nın deniz canlıları için de önemli bir yaşam alanı konumunda olduğunu ifade eden Prof. Dr. Erenoğlu, ancak insan faaliyetleri nedeniyle bu ekosistemin olumsuz etkilendiğini belirtti.
Prof. Dr. Erenoğlu, bu etkinlik sayesinde denizleri korumak ve gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak adına önemli bir fırsat, önemli bir farkındalık oluşturduklarını dile getirerek, ekosistemin ve bu kıymetli canlının neslinin korunması adına üniversite olarak ellerinden gelen katkıyı sağlayacaklarını sözlerine ekledi.
"Nesli tehlike altında olan tüm canlıların korunması çok kıymetli"
Milli sporcu Şahika Ercümen de Çanakkale'de doğup büyüyen bir sporcu ve sudaki yaşam savunucusu olarak böyle bir projede yer aldığı için çok mutlu olduğunu ifade etti.
Yetiştiği yer olan Çanakkale Boğazı'nın biyolojik çeşitlilik ve sualtı zenginliği açısından, zengin bir koridor olduğunu aktaran Ercümen, dolayısıyla bu projenin sualtı ekosisteminin korunması için çok önemli olduğunu söyledi.
Ercümen, denizi evi ve yaşam alanı olarak gördüğünü dile getirerek, "Nesli tehlike altında olan tüm canlıların korunması çok kıymetli, hatta hayati önem taşıyor artık deniz ve ekosistemin sağlığı açısından. O yüzden bugün burada ıstakozları 20 metre derinliğe indireceğiz. Güvenlik dalış ekiplerimiz var ben de nefes tutarak aşağı ineceğim ve onları geçtiğimiz sene bırakılan kardeşlerinin yanlarına bırakacağız. Sürdürülebilirlik ve denizleri koruma çalışmalarına hem yerel hem de küresel boyutta nefesim yettiği kadar katılmaya devam edeceğim." diye konuştu.
Denize bırakılabilecek boya ulaşan ıstakozlar daha sonra Ercümen ve balıkadamlar tarafından Dardanel'in midye çiftliğinin altındaki özel resiflere salındı.