BIST 10.006
DOLAR 35,02
EURO 36,77
ALTIN 2.975,18

Can Ataklı'nın Soylu ile ilgili son dedikodusu!

Başbakan'a da aynı pisliği sıçrattı biliyorsunuz. Binali Yıldırım'ın Tuzla'daki evinde saklandığını da, Saray'daki kaynağı (!) fısıldamıştı kulağına. Doğrular tokat gibi yüzüne çarpılınca, "Yanılmış olabilirim" demiş...

FETÖ'cü Fuat Avni'nin postuna bürünen Can Ataklı, mırıltılar çıkararak, elindeki kalemi ikidir İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya sallıyor... 
"Dedikodu" yazdığını kendi söylüyor... Yazdığı dedikodular Saray'daki kaynağından (!) geliyormuş!
Fuat Avni'nin ikizi sanki!

Böyle değildi, eskiden iyi gazeteciydi! 28 Şubat sürecinde söz ve yazılarıyla "kahraman"ımız olmuştu. Elindeki o muazzam kalemi Cem Uzan'a kiraya verdikten sonra değişti, bambaşka biri oldu. Her tetikçinin yaşadığı hüsranı yaşadı Can Ataklı; işsiz güçsüz, itibarsız ve sıradan biri oluverdi, Cem Uzan devri kapandıktan sonra...

Cem Uzan vücuduna nasıl bir zehir enjekte ettiyse, yalpalaya yalpalaya Korkusuz'a kadar düştü. Son durağında "dedikodu"ya merak sarmış arkadaş! Hem dedikodu yazıyor, hem de cevap bekliyor dedikodusunu yaptığı insanlardan!

Saray'daki kaynağı (!) ile bir olup "dedikodu" üretiyorlar meyhane kapısında dedikodu yapan fahişeler misali...  Süleyman Soylu'nun çocuğunu konuşuyorlar şimdi!

Önce babasını çekiştiriyorlar Engin'in!
Süleyman Soylu, 15 Temmuz gecesi kendini Meclis'e kilitlemiş "meczup"a göre... Saray bunu öğrenince çok kızmış ve Soylu'yu gözden çıkarmış!

Tayyip Erdoğan, Soylu'yu gözden çıkardığı için mi, İçişleri Bakanlığı koltuğuna oturttu a be zavallı?

Süleyman Soylu'nun o gece yaşadıklarını ve yaptıklarını benden, hepimizden iyi biliyor olmasına rağmen, arkadaş  FETÖ'nün 15 Temmuz gecesinde yaptığı katliamları güzelleştirmeye çalışıyor...  Süleyman Soylu'nun o gece ki ilk durağı Çankaya köşkü oldu. aHaber'e Çankaya'dan bağlandı. Meclis'e sonradan gitti. Orada bir süre kaldıktan sonra TRT'nin yolunu tuttu. Görevini layıkıyla ifâ edip, yeniden Meclis'e döndü. 15 Temmuz gecesi ve sonrasında herkes Soylu'nun kahramanlığını konuştu, konuşuyor. Ama arkadaş hâlâ başka telden çalmaya devam ediyor.  Bu FETÖ'nün katliamlarını güzelleştirmek değil de nedir?

Başbakan'a da aynı pisliği sıçrattı biliyorsunuz.
Binali Yıldırım'ın Tuzla'daki evinde saklandığını da, Saray'daki kaynağı (!) fısıldamıştı kulağına. Doğrular tokat gibi yüzüne çarpılınca, "Yanılmış olabilirim" demiş ve bir sonraki gün yazdığı yazıda, tükürdüğünü yalamak zorunda kalmıştı!

Uslandı sanmıştım...
Öfke nöbetlerinin bittiğini sanmıştım... 
İyileşti sanmıştım...
I ıh...
Çıkardığı mırıltılardan belli ki iyileşmemiş...
İşi gücü bırakıp çoluk çocuğa sardığına göre, hastalığı hayli ilerlemiş olmalı... 

"(...) Ankaralı haber kaynağım “Soylu'nun oğlunun durdurulması aslında tesadüf değildi öğrendiğime göre, hatta suçüstü bile diyenler var” dedikten sonra anlattı. Soylu'nun oğlu Engin Levent Soylu'nun zaman zaman bazı işadamlarını ve belediye başkanlarını ziyaret ettiği AKP Genel Başkanı Erdoğan'a söylenmiş. Erdoğan da buna çok öfkelenmiş ve “Birinden çıktığında biraz korkutun”talimatı vermiş..."

Akıl ve ruh sağlığı yerinde olsa, bunları yazar mıydı hiç?

Engin Soylu olayını arkadaşa anlatayım, kot kafası alacaksa.
Siz de şahit olun!
Engin, dedesi Hasan Soylu'nun evindeydi o gün... yoldan geçen Yunuslar, Engin'in aracının etrafındaki kalabalığı görünce, durumdan vazife çıkarıp, arama yapmak istiyor. Engin'in korumaları devreye giriyor ve mesele oracıkta kapanıyor... Soylu'nun da, Mustafa Çalışkan'ın da, Engin'in de olup bitenden haberi sonradan oluyor...

Ey güzel insanlar...
Kot kafası alacaksa, İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan'ın dün bana söylediklerini de sizin şehadetiniz de aktarmak istiyorum:

-Hadi Bey, böyle bir şey mümkün mü? İçişleri Bakanı'nın telefonlarına cevap vermemek ne demek? Çok net bir şekilde açıklıyorum; İçişleri Bakanımız Sayın Soylu'ya rağmen oğlunun aracının aranması söz konusu değil. Böyle bir hadise asla vuku bulmadı. Alçakça bir iftira ile karşı karşıyayız.

FETÖ'cü Fuat Avni'ye özenen arkadaşın bu sözler karşısında utanacağını, sıkılacağını, yüzünün kızaracağını sanıyorsanız yanılıyorsunuz!
Dedim ya...
Hastalığı hayli ilerlemiş!

Saray'daki kaynağı (!) ile yaptıkları son "dedikodu"yu da sizinle paylaşayım da, neşeniz yerine gelsin:

"(...) Şimdi gelelim son operasyonlara. Kaynağım diyor ki “Süleyman Soylu gideceğini anladı ama o koltuğu asla bırakmak istemiyor. Bu nedenle üst üste flaş operasyonlar yaparak yerini korumaya çalışıyor...” 

Saray'daki kaynağı (!) önemli bir bilgi daha vermiş:

“(...) Önce Ataşehir olayını patlattı. Bu kesinlikle Erdoğan'dan habersiz oldu. Ardından CHP liderine ‘sen bittin' çıkışı yaptı. Ondan sonra Beşiktaş Belediyesi'nde operasyon yapıldı. Bu durumda Erdoğan Soylu'yu görevden alırsa ‘CHP'nin yolsuzluklarıyla mücadele eden bakana engel' eleştirileri ile karşılaşacak.”

FETÖ'cü değil ama üfürükleriyle FETÖ'yü aratmıyor maşallah!
Viran hâldeki arkadaşa dua edin lütfen!
Şifa bulsun diye...