Can Ataklı 1 milyon dolarlık rüşvet pazarlığını kiminle yaptı?
Ben bir hata yaptım, mesafemi aştım kabul. Sustum, "Niye susuyor?" dediler, konuştum Can Ataklı başta olmak üzere ekranlarda hırlayan bir çok kişi, ağır hakaretler etti. Para tura işlerine mi girdim kardeşim, akçeli bir işim mi oldu? Olduysa ağız dolusu hakaretlere, küfürlere razıyım. Ama şu Can Ataklı'ya bir kaç soru soracağım müsadenizle.
20 gün sustuk, "Niye konuşmuyorlar?" dediler. Çıktım konuştum, şimdi de "Hangi yüzle konuşuyor" diyerek hakaret ediyorlar.
Bir gazeteci olarak yaptığım hatayı samimi bir şekilde anlattım. Mesafemi korumadığımı söyledim. Kendi kanalımda, olup biten her şeyi, ama her şeyi dosdoğru ifade ettim. Buna rağmen, ekranlarda hırlayan bir kesim var, ağız dolusu hakaretlerle hem beni hem de kardeşlerimi linç ediyor.
Akçeli işlerim olmuşsa, para tura alış verişim olmuşsa, isteyen istediği gibi ağız dolusu hakaretlerine devam etsin. Hem vallahi, hem billahi gıkım çıkmaz. Hele bir de dürüstlük pozu verenler var ki izledikçe, "Dinime küfür eden Müslüman olsa" demeden edemiyorum.
Şimdi müsade ederseniz, her sabah ekranda dürüstlük pozları veren Can Ataklı'ya bir kaç soru soracağım.
Sevgili Can, dürüstlük abidesi kesilen güzel arkadaşım. Şimdi beni iyi dinle, çok dürüstsün ya, çok namuslusun ya, içtiğin kahveyi, "Reis'ten olsun" diyerek sana ikram eden o arkadaşa (sen kim olduğunu biliyorsun) "Allah Tayyip Erdoğan'dan razı olsun, sayesinde bedava kahve içtim" diyen sen değil misin?
Bak Can Kardeşim, arkasından salladığın Zafer Mutlu'ya yalvar yakar Vatan'da yazmak için çırpındın ve sonunda istediğini aldın hatırladın mı? Sonra ne oldu, Zafer Mutlu yazdığın yazılardan hoşnut olmadığını gelip sana söyledi mi? "Can biraz ara verelim" dedi mi? Sen yazı yazmadığın halde 6 ay boyunca maaş almaya devam ettin mi? Yani "Bankamatik gazetecilik" yaptın mı?
Peki şimdi sana başka bir soru sorayım.
İyi dinle!
Dürüstsün, namuslusun, haysiyet sahibisin! Üç kuruşa tenezzül etmiyorsan ya... Boğazından haram lokma geçmiyor ya...
Cem Uzan için, geçmişte birileriyle rüşvet pazarlığı yaptın mı? Bu rüşvet pazarlığını CD'ye kaydettin mi? O CD'yi ne için kullanmak istedin, Tayyip Erdoğan'a ulaştırmak için mi, yoksa Cem Uzan'ın işini halletmek için mi?
Peki yaptığın rüşvet pazarlığını Cem Uzan'a ilettiğinde sana ne dedi? Cem Uzan, "Ben haklıyım rüşvetle işimi çözmem" dediğinde, sen ne cevap verdin? "Çok basit bir şey oysa; 1 milyon dalar vereceksin iş bitecek" dedin mi demedin mi?
Gazetecisin ya, tek geçim kaynağın gazetecilik ya... Biz mesleğini kirletiyoruz ya, sen ise pür paksın öyle mi?
Şimdi sana başka bir soru gelsin!
Cem Uzan'ın sahibi olduğu VODAFONE protokolü nerede yapıldı Can Kardeşim? Sen bu protokol yapıldığında hangi sıfatla kalem oynatıyordun? Aaaa yoksa o protokol senin evinde mi yapıldı? Mesleğin gazetecilik ise, iktidar ile Cem Uzan arasındaki VODAFONE protokolüne niye dahil oldun? Bunun karşılığında ne aldın?
Mehmet Karamehmet ile Cem Uzan'ı evinde hangi gazetecilik faaliyeti altında buluşturdun?
Bitmedi!
Sorulacak daha çok soru var.
Cem Uzan kaçak. Milyarlarca lirayı iç etmiş. Banka batırmış, şu bu... sonra da kaçmış Fransa'ya yerleşmiş. Senin deyişinle sorayım, kaç kez atladın gittin Paris'e? Herkes binlerce makale yazdı, sana "Cem Uzan'ı yaz" dediklerinde, "Niye yazayım? O artık benim arkadaşım yazamam" dedin mi demedin mi?
Bugünlük son soru Can Kardeşim!
Yıllarca çalıştığın Sabah'tan ayrıldıktan sonra 1 kuruş almadığını söylemiştin zamanında. O parayı Cem Uzan'ın da sana vermediğini belirtmiştin... İnandık, dürüstsün, namuslusun, haysiyetlisin, paragöz değilsin... inanıyoruz sana.
Sahi.... Bir ayrılıktan söz ediyorsun, Sabah'tan mı, Star'dan mı, orası pek anlaşılmıyor... Ayrılırken, "Bu ayki maaşınızı alın" dediklerinde sen ne yaptın Can Kardeşim?
O parayı alıp kursağına indirdin mi?
Peki Can Kardeşim, maaşını peşin almana rağmen, hak etmediğin ikinci maaşı aldığında hiç utanmadın mı, sıkılmadın mı? "Kirli olmayan bir gazeteci!" olarak, "O para beni bir iki ay idare etti" dediğinde yüzün hiç kızarmadı mı?
Bak Can Kardeşim, dolamışsın bizi diline, karın ağrın nedir bilmiyorum. Hemen her gün bizi konuşuyorsun, iftiralarını, hakaretlerini peş peşe sıralıyorsun eyvallah!
Aynı görüşte olmayabiliriz, birbirimizi aşağılamadan, küçümsemeden, hakaret etmeden, en önemlisi iftira atmadan eleştirebiliriz.
Kavgaya varım yeter ki namuslu olsun!
Bak Can Kardeşim, kaçtır Süleyman Soylu'nun beni zengin ettiğini söylüyorsun. Ben de sana diyorum ki, gel Süleyman Soylu'nun beni nasıl zenginler sınıfına soktuğunu detaylarıyla, belgeleriyle anlat. 1 lira, bak bırak zenginliği falan... Süleyman Soylu'dan bir lira menfaatim olduysa bugüne kadar, çık mertçe ortaya koy ve beni rezil et. Ha sen bunu yapmazsan, bir tane belge bilgi ortaya koymazsan, Allah şahit olsun ki senin yakanı bırakmam. Ya söylediklerini ispatlarsın, ya da müfteri olduğunu peşin peşin kabul edersin.
Senden cevap bekliyorum Can Kardeşim!
Whatsap'tan değil ama....
Her sabah dürüstlük pozları verdiğin kanaldan lütfen!