BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46

Camide Çav Bella mı?

Önce şaka sandım. Birileri twitter üzerinden yine kendince eğleniyor diye düşündüm.

Peşinden paylaşımın kaynağının bir siyasetçi olduğunu gördüm. Olaya birden ilgim arttı.

Sonra yapılanın camilerin merkezi anons sisteminin bir şekilde bozularak çav bella yayınlandığını öğrendim.

Buna sevinen siyasetçiye mi yanayım?

Böyle bir müptezelliğin yapılmasına mı üzüleyim?

İbadethanelere saygı esastır.

Savaşta bile ibadethanelerin ve din adamlarının dokunulmazlığı vardır.

İnsanların inanç alanları özeldir. Özel olmasının dışında kutsaldır. Kutsala dokunulmaz, kutsal üzerine tartışılmaz. İnsanlığın var oluşundan beri barışın, huzurun altın kuralı budur.

İnançlara müdahaleler insan hakları ihlalidir.

Din ve vicdan özgürlüğü başlığı ile anayasamızda teminat altına alınan husus tüm dinlere ilişkindir.

Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da bir kiliseye yönelik menfur saldırı oldu. Her yanı provokasyon kokan bu saldırının arkasından İzmir’de camilere yönelik bu aşağılık tahrik kuşkusuz ki, kolaylıkla geçiştirilecek bir densizlik gibi görünmüyor.

Bir şekilde yeniden inançlar üzerinden Türkiye’de insanlarımızın hassasiyetlerinin kaşınmak istendiğini anlaşılıyor.

Siyasetin burada kesinlikle duruşunu ortaya koyması lazım.

Görevi, siyasi yapıdaki hiyerarşisi, sorumluluğu ne olursa olsun herhangi bir siyasetçinin inançlara ve kutsal mekânlara yönelik bu neviden taciz ve tecavüz girişimlerini onaylaması, bundan mutluluk duyması ve bunu kamuoyu ile paylaşması en az yapılan kadar büyük çirkinlik ve hatta ahlaksızlıktır.

Özgürlükleri savunuyorsak, daha yaşanabilir bir ülke arzusunda isek ve siyasetimizin temelinde de bu var ise bunun öncelikle tutum ve davranışlarımızla uyumlu olması gerekir.

Düşünce, ifade, din ve vicdan özgürlüğü gibi konularda devletlerin yaklaşımları kadar toplumun ve bireylerin de duruşları önemlidir.

Bireyler ve toplumsal gruplar kendileri için hak olarak gördüklerini karşılarındakiler için bir hak olarak görmez ise özgürlükler ortadan kalkar ve dünya cehennemi insanları yaşarken yakar.

FETÖ bunu yaptı. İnançlara yönelik her türlü tecavüze girişti. Pek çok karanlık olay gerçekleşti. Hırant Dink, Rahip Santoro ve Malatya’da papazlar öldürüldü. Yahudilere yönelik fiili saldırılar oldu.

Türkiye’de sanki diğer inançlara yönelik bir hoşgörü yokmuş gibi bir ortam oluşturmak istendi.

Dünya kamuoyunda Türkiye’nin ve hükümetin alanının daraltılması için uğraşıldı.

Yapılanların aslında büyük bir oyunun sahneleri olduğunu farketmeyen ve kendince “Müslüman mahallesinde salyangoz satılmaz” aymazlığına girenler 15 Temmuz günü olayın gerçek yüzünü gördü.

Ülkemizde herhangi bir ibadethaneye veya din adamına yönelik bir saldırı, inançlara tahammülsüzlük görünce irkiliyor ve hep şunun sorulmasını istiyorum: Esas dert nedir?

Bu ülkede her inanç bin yıldır bizimle rahatça yaşar. Ermeni de vardır, Süryani de vardır, Yahudi de vardır, Ortodoks da vardır, Katolik de vardır ve Türk tarihi boyunca hep rahat yaşamışlardır. Hep olacaklar ve de rahat yaşamaları lazımdır.

Çav Bella densizliğindeki, terbiyesizliğindeki, ahlaksızlığındaki, şerefsizliğindeki artık ne dersek diyelim buna, hedef nedir?

İzmir’de Müslümanları diğer inanç gruplarına şüphe ile baktırmak mı?

Saldırtmak mı?

Tarihi boyunca her zaman ülkemizin dışa açık kapısı olan, tahammülün, hoşgörünün, aydınlığın, güzelliğin şehri İzmir’de böyle bir olayın cereyanı ve bir siyasetçinin bunu sevinçle karşılaması kolayca geçiştirilmemelidir.