Sabah yazarı Ahmet Çakar'a göre Yazar Ulusoy'un gitmesinin içinde bulunulan kaosu gidermeyeceğini iddia etti.
Yazı: Ahmet Çakar
Kaynak:
Türk futbolunda artık işin çivisi iyice çıktı. Aslında bir işin çivisi çıktı demek ciddi bir iştir. Ama ne yazık ki Türk futbolunda ciddi gibi görünmesi gereken demeçler bile artık ayağa düştü. Adeta trajikomik bir film oynanıyor. Önce Türkiye'nin saygın bir gazetesi manşet atıyor. Manşete göre Haluk Ulusoy "F.Bahçe'yi 100. yılında şampiyon yapmam" demiş. Daha sonra Haluk Ulusoy'un demeçleri geliyor.
"Ben böyle bir şey söylemedim. Adam olan, biraz haysiyeti olan bunu ispat eder" diyor. Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Tahir Kıran'ın, hem de F.Bahçeli olmasına rağmen F.Bahçe'nin 100. yılda şampiyon olamayacağını ifade eden demeçleri çıkıyor. Ama o da bunları yalanlıyor. Artık Türkiye ve Türk halkı kime inanacağını neyin, hangi haberin doğru olduğunu karıştırdı. Adeta kurt ve yalancı çobanın hikayesine döndü her şey. İşin gerçeği şu; Haluk Ulusoy ile Aziz Yıldırım arasında yıllardır süregelen müthiş bir nefret var. Üstelik bu nefret zaman zaman kişiselleşip milyonlarca insanı irite edecek düzeylere de geliyor.
Haluk Ulusoy'un bir G.Saraylı olduğu gerçeği var. Tabii ki içinden F.Bahçe'nin şampiyon olmasını istememek gibi bir duygu geçebilir. Ama bunun kişiler önünde "Ben F.Bahçe'yi 100. yılında şampiyon yapmam" gibi bir söyleme dönüşmeyeceğini tahmin ediyoruz. Üstelik geçen yıl Haluk Ulusoy ile Mustafa Çulcu arasında bazı hakem atama konularında ciddi sıkıntılar çıktı. Çulcu'ya kalsa F.Bahçe Beşiktaş Türkiye Kupası finaline Bülent Demirlek'i tayin etmeyecekti. Ama Ulusoy "Demirlek" dedi ve maça o çıktı. F.Bahçeliler bu durumu çok iyi biliyorlar. Çünkü Çulcu, Aziz Yıldırım'un kardeşi Ali Yıldırım ile çok iyi arkadaş. Üstelik Türkiye Kupası'nı alan Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören de uçaktan iner inmez kupayla Haluk Ulusoy'un babasını hastanede ziyarete gidiverdi. İşte bütün bu gelişmeler ancak 3. dünya ülkelerinde olur.
ORTALIK TOZ DUMAN OLACAK
Gelelim Tahir Kıran'a o Aziz Yıldırım'ı, Aziz Yıldırım da onu hiç sevmez. Ama onunla da yapmış olduğum görüşmede bana basında çıkan lafları söylemediğini iletti. Bütün bunlar ciddi gibi görünen ama sulandırılmış işler. Asıl tehlike şu. Bir iki aya kadar Haluk Ulusoy ve ekibi gidecek.
Ekim ya da Kasım aylarında Türk futbolunu yeni bir seçim bekliyor. Bütün planlar buna göre yapılıyor. Bu seçimde Haluk Ulusoy aday olamayacak. Yeni bir başkan otomatik olarak diğer kulüpler tarafından F.Bahçe ile yan yana konulacak. Ve bu sefer F.Bahçe'nin 100. yıldaki muhtemel şampiyonluğu şöyle anılacak.
"Aziz Yıldırım, Haluk Ulusoy'u gönderdi. Onun yerine istediği bir başkan atanmasını sağladı ve her şey F.Bahçe'nin istediği şekilde gelişiyor" diyecekler. Yani "Şu anda F.Bahçe düşmanı gibi görünen Haluk Ulusoy ve federasyonu gidecek ve kim gelirse gelsin F.Bahçe yandaşı başkan X , F.Bahçe'yi 100. yılında şampiyon yapacak" diyecekler. Üstelik bunu F.Bahçe dışındaki kulüplerin birçoğu söyleyecek.
Yine ortalık toz duman olacak ve bu işler aylarca sürecek. Yine kavgalar, yine provokatif demeçler, yine şike ve teşvik söylentileri devam edecek ve Türk futbolu o 2002'de dünya üçüncüsü olmuş Türk futbolu, bu pis bataklığın dibine doğru yavaş yavaş ilerlemeye devam edecek.
Diğer tehlike de şu... Artık kimse şike, teşvik gibi laflara inanmayacak. Çünkü bu laflar yıllardır konuşuluyor. Ama tek bir icraat yok. Ve bir müddet sonra insanlar Türk futbolunda her şeyin hile ve hurda ile döndüğüne inanıp bu işten iyice soğuyacaklar. Artık gazetelerin spor sayfaları gayrı ciddi sayfalar haline gelecek.
İnsanlar televizyonda spor programlarını seyrederken bir spor programı değil de reality şov gibi izleyecekler.