Bylock ve Fetö mağdurları
15 Temmuz darbesinden bu yana, Bylock mağduru olduğunu iddia eden binlerce kişiden sayısız mesaj aldım. Almaya devam ediyorum.
15 Temmuz darbesinden bu yana, Bylock mağduru olduğunu iddia
eden binlerce kişiden sayısız mesaj aldım.
Mesajlar akmaya devam ediyor.
Mesaj sahiplerinin tamamı "İsmini darbeden sonra duyduğum
bir programı kullanmakla suçlanıyorum. Lütfen bana yardım
edin" diye feyat ediyor.
Bi' kere şu konuda anlaşalım...
Bylock isimli program, Fetullahçı terör örgütünün kimlik
kartı niyetine kullandığı bir programdır. Yani Bylock kullanıcısı
olmak, Fetö'cü olmanın en büyük delilidir!
Peki ama Bylock'un bir telefona kurulmuş olması ve hiç
kullanılmamış olması, o telefon sahibini azılı Fetö'cü yapar
mı?
Son günlerin cevabı aranan sorusu bu...
Antalya barosu avukatlarından Ali Aktaş, ByLock kullanıcısı on
binlerce insanın mahkum olduğuna, ancak bu mahkumlar içinde çok
sayıda mağdur olduğuna dikkat çekiyor.
Daha düz cümlelerle anlatmak gerekirse...
Bylock'un hem devlet için, hem de bazı insanlar için bir tuzağa
dönüştüğünü söylüyor ve iddiasını şu gerekçelerle
temellendiriyor:
"ByLock, FETÖ'cü bir yazılım ekibi tarafından oluşturulmuş bir
programdır. Adı, "Mor Beyin" olan bu ekip, vakti
zamanında, müzik dinlemek veya namaz vaktini öğrenmek
için başka programlar da yapmıştı.
Diyelim ki Fetöcü ekibin imzasını taşıyan müzik ve ezan vakti
programlarından birini telefonunuza yüklediniz. O
program aynı sunucuyu kullanıldığı ByLock'a bir sinyal
gönderir ve IP numaranız üzerinde bir kayıt oluşur. Yani siz
farkında olmadan Bylock isimli program ile ilk teması sağlamış
olursunuz."
Avukat Ali Aktaş, Bylock ile bu şekilde temas kuran binlerce
mağdur olduğunu söylüyor.
Balyoz, Poyrazköy ve Ergenekon gibi davalarda da adli bilirkişilik
yapan yazılımcı Koray Peksayar, Avukat Ali Aktaş'ın bu iddiasını
araştıran bir isim...
Peksayar, hazırladığı 52 sayfalık bilirkişi raporunda, ‘Mor
Beyin’ isimli yazılım programlarıyla, kullanıcıların
farkında bile olmadan ‘https://bylock.net’
sunucusuna yönlendirildiğini tespit etmiş. Yani, gizli olarak
yerleştirilen ByLock bağlantısıyla bu uygulamaları kullanan
kişilerin IP bilgileri farkında bile olmadan ‘ByLock’a
giriş yapmış’ olarak kayıtlara geçtiğini ortaya
çıkarmış.
Peksayar bununla da kalmamış, Play Store ile iletişime geçerek,
"Mor Beyin" çatısı altında yayın yaparak ezan,
müzik, oyun gibi programların altına Bylock'un gizlice
yerleştirildiğine dair bir bulgu olup olmadığını sormuş.
Google yaptığı araştırmada bu soruya "Evet, böyle bir
teknik kullanılmıştır" yanıtı göndermiş. Ayrıca
'Mor Beyin' rumuzunu kullanan kişiyi de
bulan Peksayar, Yasin Alpen ismine dikkat çekiyor.
Yasin Alpen 17-25 Aralık sürecinden sonra Tübitak’tan istifa ederek
Almanya’ya yerleşmiş bir Fetö'cü, Alpen’in ismi FETÖ’ye yönelik
‘Telekulak’ soruşturmasında da geçiyor.
Mamafih...
Bu bilgileri, bana yazan mağdurların mesajlarıyla
karşılaştırdığımda ortaya inanılmaz ilginçlikler çıkıyor.
Mesela;
Bazı kişilerin 4 saniyede 8 kez Bylock'a giriş yaptığına dair MİT
tarafından hazırlanan raporlar var. Ancak ilginç olan, bu
kişiler Bylock'ta hiç mesaj atmamış ve almamış çünkü toplam
kullanım süreleri sıfır saniye!
Bu köşenin daimi müdavimleri, 15 Temmuz darbe girişiminden bu yana,
Bylock yüzünden mağdur olan bir kesimin varlığına dikkat çektiğime
şahitlik edecektir.
Sadece Bylock değil...
Mesleklerinden ihraç edilen bazı kişiler hakkında, resmi kurumlar
tarafından hazırlanan dosyalar var elimde.
Dosyada aynen şöyle yazıyor:
Falanca kişinin Gülen örgütüne mensup olduğuna dair herhangi
bir delil bulunamamıştır.
Sonuç: İhraç!
Bir başka örnek ise savcılık iddianamesinden...
Hem Fetö'ye mensup olduğuna dair en küçük bir delil bulunamıyor,
hem de ihraç ediliyor.
Peki kim bunlar?
Mesleki kariyerimi, onurumu ve haysiyetimi ortaya koyarak
söylüyorum.
Bunlar, AK Parti'nin samimi seçmen kitlesini oluşturan
dava insanları. Bunlar; Erdoğan'a, "Sen bizim kabul
olmuş duamızsın. Allah bizim ömrümüzden alıp senin ömrüne
katsın" diyen Tayyip sevdalıları...
Bunlar; 2013 yılından bu yana sosyal medya hesapları üzerinden
Fetö'ye açıkça cephe alan, darbe gecesi tankların önüne koşan
insanlar.
Bunların içinde en sevdiklerini devlete feda edenler var. Fetö'cü
damgası yediği için ölümü bekleyen ve dahi özleyenler
var.
Bir buçuk yıldır çığlık çığlığa feryat ediyorlar ama onların işitme
menzilinde kimsecikler yok!
Geçtimiz ay bir teki Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sesini
duyurabildi.
Hatırlarsınız...
Tutuklu eşinin suçsuz olduğunu ispatlayabilmek için çırpınan Nazife
Kayacı, Erzurum'da bir ağaca tırmanmış ve miting alanında konuşma
yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sesini duyurabilmişti.
Erdoğan'ın "inceleyin" talimatından sonra
Kayacı'nın eşi mağdur olduğu gerekçesiyle hapisten
çıkarılmıştı. Eğer Erdoğan'a ulaşan ilk ve tek kişi olan Nazife
Kayacı, eşinin masum olduğunu ispatlayabiliyorsa, içeride çok daha
fazla masum ve mağdur var demektir.
Referandumda sandığa gitmeyen yüzde 10'luk kitle o mağdurlardan
oluşuyordu. Bugün, "AK Parti bizi üzdü" diyerek
küskünler arasına karışanlar o mağdurlardan
oluşuyor.
Bu mağdur kesimi tespit etmek ve iadei itibar vermek adına Ohal
İşlemleri Komisyonu kurulmasına ama kağnı hızında ilerleyen
çalışmalar umutsuzluğu biraz daha körüklüyor.
Komisyonun elini çabuk ve ivedi hareket etmesi gerekiyor. Zira
şu sıralar zaman fitnenin ve fitnecilerin işine yarıyor.