‘Büyümeme’ Beklentisi!
Türkiye’nin 2014 yılı büyümesi 2.9 olarak açıklandı. Kimi kesim, hiç vakit kaybetmeden işlerin ‘çok kötüye’ gittiğini söyledi. Onlara göre, Türkiye’de ‘büyüme hikayesinin sonuna’ gelindi…
Türkiye’nin 2014 yılı büyümesi 2.9 olarak açıklandı.
Kimi kesim, hiç vakit kaybetmeden işlerin ‘çok kötüye’ gittiğini söyledi.
Onlara göre, Türkiye’de ‘büyüme hikayesinin sonuna’ gelindi…
Latin Amerika ülkelerinin ve AB’nin 1.3’lük büyüme oranlarının üzerine çıkılması veya gelişmekte olan Avrupa için öngörülen 2,5’in, Çin ve Hindistan hariç gelişmekte olan ülkeler için öngörülen 2,7’nin üzerinde performans sergilenmesi ‘bardağın boş tarafını’ aramayı alışkanlık haline getirenler için hiçbir şey ifade etmedi.
Elde edilen büyümeye yapılan eleştirilerin temelinde yatırımlardaki azalama yer aldı.
Hatta büyümeden söz edilemeyeceğini, çünkü yatırımları ifade eden gayri safi sabit sermaye oluşumunda daralma olduğu ifade edildi.
Değerli okurlar,
Ekonomi sadece bir önceki seneye bakarak değerlendirilmemelidir. Çünkü ülkeler için ekonominin gidişatı sadece yerel değil dünyadaki gelişmelerle ilişkilendirilerek değerlendirilmesi gereken bir olgudur.
Gelin hatırlayalım…
Bize ‘teğet geçip geçmediği’ sıkça tartışma konusu edilen küresel kriz ortamına geri dönelim.
2007 ve 2008 yıllarında kaldıraçlı türev ürünlerle yapılan devasa işlemlerin bir sonucu olarak 2009 yılı başında ABD’de kendini gösteren; sonrasında Avrupa’ya ve tüm dünyaya yayılan ve uluslararası nitelik kazanan finansal kriz hiç şüphesiz ki Türkiye’yi de etkilemişti. Ancak sahip olduğu piyasa disiplini ve sanal risk transferi yaratan türev ürünlerden uzak durması, Türkiye’nin ağır yaralar almadan krizi hızlıca atlamasında önemli rol oynadı. Türkiye, 2009 yılının ilk çeyreğinde yaşanan %14,5’lik düşüş sonrasında büyümeye dönüş yaptı. Son açıklanan 2.9’luk büyümeyle birlikte, 21 çeyrektir büyüyebilen bir ülke oldu.
2014 yılı itibariyle ABD’nin parasal genişleme hamlesini sonlandırması, AB’de yaşanan deflasyon sorunu ve ekonomik durgunluk, Japonya’nın hali derken 2015 geldi çattı…
Dünya Bankası başta olmak üzere küresel büyüme tahminleri ardı arkasına düşürüldü.
Hiç şüphesiz ki 2015 dünya ekonomisi adına zor bir yıl olacaktı… Oluyor da!
Kısacası 2007-2008 ve 2009 yıllarında dünya için yaşanan süreç, 2013-2014 ve 2015 yıllarında yaşanan ve yaşanacak süreçle benzeşiyor…
Sadece oyuncular, araçlar ve konumlar değişik. Ancak sonuçlar neredeyse aynı oldu ve aynı olacak…
İşte bu nedenle Türkiye’nin performansını bir önceki yıla bakarak değerlendirmek son derece sığ bir yaklaşım olur.
Değerli okurlar, yazının sonunda sunduğum tabloda, her iki süreçte gerçekleşen veriler yer alıyor.
2007, 2008 ve 2009 yıllarında gayri safi sabit sermaye oluşumunun GSYH içindeki payı sırasıyla yüzde 25.7, 23.5 ve 19.9 iken; büyüme hızları yüzde 5.4, -6.2 ve -19.2 olarak gerçekleşmiş. Özel sektör yatırımlarının payı ise sırasıyla 22.4, 19.8 ve 16.1 iken; yatımların büyümesine bakıldığında 2007 yılında yüzde 5.3 büyüdükten sonra 2008 yılında yüzde 9, 2009 yılında ise yüzde 22.3 düşüyor. Buna karşın 2009 yılında kamu sektöründeki yüzde 2.2’lik küçülme göz ardı edilirse, gerek inşaat gerekse de kamu sektörü yatırımlarında herhangi bir küçülme mevcut değil. Bu bağlamda, 2007 yılının ardından krizin geliyorum dediği 2008 ve geldiği 2009 yıllarında yatırımda yaşanan küçülmenin tamamen özel sektöre bağlı olarak gerçekleştiği net bir şekilde görülüyor.
2014 yılındaki büyümenin ise özel sektörün öncülüğünde gerçekleştiği net bir şekilde görülebiliyor. Diğer bir ifadeyle kamu, yatırımlarında azalmaya giderken özel sektör için herhangi bir azalma söz konusu değil. 2013 ve 2014 yıllarında gayri safi sabit sermaye oluşumunun GSYH içindeki payı sırasıyla yüzde 24.7 ve 23.7 iken, bu kalemde 2013 yılında yüzde 4.4’lük bir büyümeye karşı 2014 yılında yüzde 1.3’lük bir düşüş söz konusudur. Detayına inildiğinde, 2008 yılında özel sektörün, 2009 beklentisine paralel olarak yatırımlarını yüzde 9 düzeyinde azaltmasına karşın, kötü bir yıl olacağı beklenen 2015 yılı öncesinde yatırımlarını yüzde 0.5 düzeyinde artırdığı görülmektedir. Bu çerçevede yatırımdaki düşüş kamu ve inşaat kaynaklı olarak gerçekleşmiş vaziyettedir. Bu durumun nedeni olarak 2014 yılında inşaat sektörünün mevcut stoklara bağlı olarak yavaşlaması ve kamunun mevcut yatırımların tamamlanması noktasında hareket tarzı geliştirmesi gösterilebilir. Dolayısıyla ‘yatırımlarda düşüş var yaygarası koparanların’, dünyadaki ekonomik durgunluğa bakmalarını öneririm…
2014 yılıyla birlikte başlayan küresel ekonomik ortam nedeniyle kamu sektörü ve inşaat yatırımlarının azalışı son derece doğaldır. Burada önemli olan özel sektörün 2015 beklentisinin temkinli ancak 2008 yılındaki kadar negatif olmadığı gerçeğidir.
Türkiye’nin 2014 yılı büyüme performansı açısından hiç şüphesiz ki temel unsur ihracatta kendini göstermiştir. Büyümeye net 1.8 puan katkı yapan ihracatın 2014 yılında yüzde 6.8 seviyesinde büyüdüğü görülmektedir.
Değerli okurlar,
2007, 2008 ve 2009 yıllarının yani küresel finansal kriz öncesi ve sonrasının Türkiye’sinden çok daha güçlü bir Türkiye var bugün. Eğer çomak sokulmazsa, istikrar ve güven ortamı devam ederse yarın çok daha güçlü bir Türkiye olacak. O yıllarda teğet geçen krize ne kadar hazırlıklı bir ekonomi varsa, bugün 2015 yılını çok daha sağlam temeller üzerinde geçirebilen bir Türkiye ekonomisi var.
Son bir seçim…
Sonrasında, istikrar gücünü arkasına alarak yapısal reformlara kaldığı yerden devam edecek bir Türkiye için gelecek parlaktır.
‘Türkiye için büyüme hikayesi bitti’ diyenler bugünü 2008 ve 2009 ile mukayese etmelidir…
O günlerde ‘kriz geldi, battık’ diyenler şimdi, bu ortamda elde edilen büyümeyi eleştiriyorlar.
Yarın FED’in hamlesiyle ekonominin dağılacağı umudundan besleniyorlar.
Kısacası, bu ülke ‘büyüsün diye uğraşanlara’ karşı,
Onlar ‘büyümeme beklentisiyle’ yaşıyorlar…
Twitter: @SonerGokten
TUİK (%) |
2007 |
2008 |
2009 |
2013 |
2014 |
||||||
GSYH Payı |
Büyüme Hızı |
GSYH Payı |
Büyüme Hızı |
GSYH Payı |
Büyüme Hızı |
GSYH Payı |
Büyüme Hızı |
GSYH Payı |
Büyüme Hızı |
||
Gayri safi yurtiçi hasıla |
100.0 |
4.7 |
100.0 |
0.7 |
100.0 |
-4.7 |
100.0 |
4.2 |
100.0 |
2.9 |
|
Yerleşik hane halklarının tüketimi |
69.0 |
4.6 |
68.9 |
-0.3 |
70.6 |
-2.3 |
67.3 |
5.1 |
66.3 |
1.3 |
|
Devletin nihai tüketim harcamaları |
10.0 |
6.5 |
10.1 |
1.7 |
11.4 |
7.8 |
10.9 |
6.5 |
11.1 |
4.6 |
|
Gayri safi sabit sermaye oluşumu |
25.7 |
5.4 |
23.5 |
-6.2 |
19.9 |
-19.2 |
24.7 |
4.4 |
23.7 |
-1.3 |
|
Kamu Sektörü |
3.3 |
6.3 |
3.7 |
12.7 |
3.8 |
-2.2 |
4.8 |
24.1 |
4.3 |
-8.8 |
|
İnşaat |
2.6 |
4.5 |
2.8 |
10.6 |
3.0 |
2.4 |
3.8 |
30.2 |
3.3 |
-10.8 |
|
Özel Sektör |
22.4 |
5.3 |
19.8 |
-9.0 |
16.1 |
-22.3 |
19.9 |
0.5 |
19.4 |
0.5 |
|
Mal ve Hizmet İhracatı |
25.0 |
7.3 |
25.5 |
2.7 |
25.3 |
-5.4 |
26.1 |
-0.2 |
27.1 |
6.8 |
|
(Eksi) Mal ve Hizmet İthalatı |
29.7 |
10.7 |
28.1 |
-4.1 |
25.3 |
-14.4 |
29.1 |
9.0 |
28.2 |
-0.2 |
Not: Bugün yazı yazmak zordu. Savcımıza Allah'dan rahmet dilerim...