BIST 10.816
DOLAR 32,57
EURO 35,26
ALTIN 2.469,84

Büyüme 1997 – Imf’siz %8 - 2007 – Imf İle %4

İngiliz vatandaşı, sıcak paracıların pardon uluslararası yatırım bankalarının geçmişteki sözcüsü, ve temsilcisi olan Türkiye Cumhuriyeti Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Mr. Mehmet Şimşek IMF"nin memurlarıyla bayram günü bir basın toplantısı yaptı.

Bu toplantıdaki kraldan çok kralcı tabirine çok uyan ifadelerle, IMF"den çok IMF"ci bir bir ekonomi yönetimi görüntüsü doğrusu beni çok rahatsız etti.

Türkiye"nin Mayıs 2008"de sona ermesi gereken,10 yıllık stand-by ilişkisinin hala sürdürülmesi ihtimalinin mahcup bir şekilde dillendirildiğini görmekten hüzün duyduk.

Cari açığın, dış ticaret açığının hem miktar, hem de milli gelire orantısı bakımından gelişmekte olan ülkeler kategorisinde en kötü açıklar olduğundan bahsedilmemesini ise hayretle karşıladık.

100 milyar doları aşan rekor sıcak paraya dayalı, ucuz döviz ile yaratılan ithalata dayalı büyümenin sürdürülemez olduğunun kamuoyundan gizlenmesini ibretle izledik.

1997 yılında IMF"den bir dolar dahi borç almadan, üstelik zorlu koalisyon koşullarında Türk ekonomisi %8 büyüdüğü halde, IMF"li 10 yıllık beraberlikten sonra büyümenin makyajının dökülerek 2007"de %4"e düşmesinin ayıbı ve sorumluluğunun kimde olduğunu açıklamamalarına ise hayret ettik.

Mr. Şimşek"i parlatmak isteyen AKPCİ medyanın bir süredir “gariban edebiyatını” öne çıkararak, meşhur olan fakir çocuk senaryosu ile Hollywood"a taş çıkartan istismarını ise ayıpladık.

Mr. Şimşek yoksul bir aileden gelip, tahsilini tamamlayıp, önce ABD elçiliğinde tercümanlık sonra da yabancı bir yatırım bankasında temsilcilik yaptığı için kendi çapında başarılı bir iş yapmış olabilir. Bu kuşkusuz kendisi açısından olumludur. Ama onun Bakan oluşunu bir mucize ve istisnai olay gibi göstermeye çalışmak gerçekten yakışıksız bir durum.

Bu ülkede nice dar gelirli, memur, esnaf, köylü, emekli, şoför, çocuğu yoksulluğu ve kısıtlı imkanlarına rağmen, hemen her meslekte gerek ülke çapında, gerekse, uluslararası alanda iş ve mesleklerinde zirveye ulaşmışlardır.

Cumhuriyet tarihimiz, bu türden yüzlerce başarı öyküsüyle doludur.

AKPCİ medyayı görenler, Mr. Şimşek ile Cumhurbaşkanı Sn Gül dışında bu ülkede Bakanlık, Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı yapmış herkesin, asilzade soyundan, burjuva ailelerinden geldiklerini ya da ağa çocuğu olduklarını zanneder.

Oysa fakir fakat onurlu bir millet olan Türk milleti, Bakanlık, Başbakanlık Cumhurbaşkanlığı gibi en üst görevlere getirdiği vatandaşlarının büyük çoğunluğunun dar ve kısıtlı imkanlardan ve ailelerinden gelen vatan evlatlarından oluştuğunu gayet iyi bilir.

Üstelik bunların, büyük bir çoğunluğunun milli duruş ve ulusal çıkarlardan yana olduğunun da farkındadır.

Öte yandan, işsizliğin IMF ile artıp, kronikleştiğini, ülkenin rekabet gücünü yitirdiğini, kayıt dışı ekonominin en üst seviyeye çıktığını, vergi adaletsizliğinin anormal boyutlara tırmandığını, zarar eden KİT"ler yerine karlı tekel niteliğindeki kuruluşların yabancılara blok satılmasının özelleştirme diye sunulduğunu, sosyal güvenlik açıklarının sürdürülemez bir noktaya sürüklendiğini,ne IMF"den ne de Mr. Şimşek"ten bu basın toplantısında duymayı zaten beklemiyorduk.

Uzun lafın kısası Mr. Şimşek ve ekonomi yönetimi kendilerini destekleyen AKPCİ medya ile birlikte, IMF olmadan akşam evlerinin yolunu bulamayacak bir görüntü ve izlenim verdiler maalesef.