Alçak koltuğa oturtulan Büyükelçi Çelikkol "bilseydim terkederdim" dedi. Peki odada gerçekte neler yaşandı?
Abone olİNTERNETHABER- Alçak koltuğa oturtulan Türk Büyükelçi Oğuz Çelikkol'un dün akşamki açıklamaları kamuoyunu pek tatmin etmişe benzemiyor..
Çelikkol, "İbranice bilseydim odayı terk ederdim" diyor ama bu kendisini kurtarmıyor.
Belli ki Büyükelçi Oğuz Çelikkol’dan İsrail ile ilişkilerin bozulmasını sağlayacak bir “vurdumduymazlık” yapması istenmiş… Yoksa bir diplomatın; muhatabının göz süzmesini bile anlayacak ölçüde iyi yetiştirilmiş olduğunu hepimiz biliyoruz… Ve istenen oldu… Başbakan’ın Davos çıkışı ve slogan halini alan “one minute” deyişi ne kadar bir plân dâhilinde yapılmışsa… İsrail, nasıl Konya’daki tatbikata ABD ile anlaşarak davet edilmemişse… Bu “suni gerginlik” de aynen öyle… Ey millet!. Bu gerginlik, her şerde hayır vardır” mistisizminin güzel bir örneğidir… Türkiye, son 60 yılın “en etkin” dış politikasını uyguluyor… Her şey yerinde… Her şey bilerek, istenerek, plânlanarak yapılıyor… Telâşlanmayın… Güzel günlere yelken açtık, gidiyoruz…
Adnan Berk Okan |
Dünkü açıklamaları bir çok soruyu da beraberinde getirdi. Şimdi gelin hep birlikte Çelikkol'un açıklamalarına bir göz atalım.
Tanışma randevusu olduğunu söyleyen, büyükelçi "kapıda sadece 1 dakikalık bir aksama oldu" diyor. Oysa görüşme yeri, taraflar ve saati belliydi. Neden 1 dakika beklediğini izah etmiyor..
Çelikkol "4 tane de sandalye vardı. Zaten onlar 4 kişilerdi. Ya karışık oturacaktık ya da ben koltuğa oturacaktım" diye konuşuyor.
Bu açıklamalardan yola çıkılarsa büyükelçiyi kanepeye oturtma planı önceden düşünülmüş izlenimini vermiyor mu? Karışık oturacak halleri olmayacağına göre büyükelçinin böyle bir ayrıntıyı atlaması oldukça tuhaf..
Çelikkol "Küçücük bir odada üç kişilik bir koltuk vardı" sözüyle tarif ediyor. Kendi sözleri önceden kurgulanan planı ele vermiyor mu?
Krizin odak noktası ise alçak koltuklardı. Çelikkol'un " Koltuklar arasında 3-4 santim fark olduğunu ben fark etmedim" sözü ne kadar inandırıcı?
Fotoğrafa bakıldığında aradaki farkın büyüklüğü ilk bakışta görülüyor. Çelikkol'un göz hizası Ayalon'un göğsüne geliyor. Ayalon'un dev cüssesi hesaba katılsa bile '3-4 santim fark vardı' gibi sözlerle geçiştirilecek gibi değil..
Tanışma randevusu olarak davet edilmişti ama ama içeride Kurtlar Vadisi şikayet edildi. Büyükelçinin bu tavırdan yola çıkarak bir şeyleri sezememesi de bir başka ayrıntı..
Büyükelçi İbranice konuşmaları fark etmediğini müsteşar yardımcısının gördüğünü söylüyor. Küçük odada nasıl olur da büyükelçi görmez? Bu da cevaplanması gereken bir başka soru.
Büyükelçi İbranice bilmediğini söylüyor. Az da olsa görev yaptığı bir ülkenin dilini bilmesi gerekmez miydi? Madem siz bilmiyorsunuz yardımcınız neden İbranice bilmiyor?
Küçücük odaya üstelik tanışma randevusuna bu kadar basın mensubu alınmasına neden uyanamadı?
Masada Türk bayrağının olmaması garip karşılanmıştı. Ancak diplomasi çevreleri böyle bir görüşmede Türk bayrağının masada olmamasını normal olduğunu belirtiyorlar.
Büyükelçi son olarak "35 senelik diplomatlık hayatımda böyle mizansen davranışı hiç yaşamadım" diyor. Bu sözler aslında büyükelçini sonradan uyandığını itirafi niteliğinde.