Genelkurmay eski Başkanı Yaşar Büyükanıt, TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu'nda ne söyledi?
Abone olTBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu tutanaklarına göre, Yaşar Büyükanıt, komisyonda 2 saat 35 dakika kaldı.
Büyükanıt, toplantının başında ''meslek hastalığı'' olarak nitelediği duyu kaybının bulunduğunu ve bu nedenle mikrofonun sesinin yükseltilmesini istedi. Büyükanıt, kendisine konuşma fırsatı verildiği için de teşekkür etti.
Emekli bir asker olduğunu bazı düşüncelerini kamuoyuna yansıtmakta biraz cimri davrandığını ifade eden Büyükanıt, şunları söyledi:
''Her şeyden önce en son söyleyeceğim sözü en başta söyleyerek başlamak istiyorum. 27 Nisan bildirisi asla ve kata bir muhtıra değildir. Bir kere bunu çok açık olarak ifade ediyorum. Bunun çok detaylarına girmek istemiyorum. 27 Nisan bildirisi, benim tarafımdan kaleme alınıp kamuoyuna duyurulan bir bildiridir. Bunun ötesinde bir muhtıra değildi. Zaten bu konuda devletin yetkilileri de gerekli açıklamaları yapmıştır. Bunun muhtıra olmadığını, silahlı kuvvetlerin bazı konulardaki düşüncelerini dile getiren bir bildiri olduğunu teyit etmişlerdir. Ben burada ismen izah etme durumunda değilim tabii. Önemli olan şu: Çeşitli yayın organlarında, açık oturumlarda, bir sürü yerde bunun başkaları tarafından hazırlanıp bana dikte ettirildiğine dair iddialar yer almıştır. Bu külliyen gerçek dışı beyanlardır.
BENİM KALEMİMDEN ÇIKTI
İkinci husus, bu gerçekten benim kendi kalemimden çıkmış bir bildiridir. Ben yazdım. Burada açıklamak istediğim diğer bir husus, bu bildirinin hazırlanmasında Genelkurmay Başkanı olarak kendi yetkimi kullandım. Bu bildirinin yayınlanacağından o zamanki kuvvet komutanlarına ve Jandarma Genel Komutanına - bugün hala hayattadırlar- bilgi vermedim. Şunun için vermedim: Onları bu işin içine katmak istemedim. O zaman işin şekli, mahiyeti değişebilirdi. Onlar da sizler gibi Türk kamuoyu gibi bildiri yayınlandıktan sonra haberleri olmuştur. Bunu şunun için vurguluyorum. Kimseyi katmak istemedim. Sorumluluğu ben üstlendim. Kendim üstlendim.''
NEDEN BÖYLE BİR BİLDİRİ YAYINLADIM
Büyükanıt, neden böyle bir bildiri yayınlama gereğini ise şöyle açıkladı:
''Tabii ki Silahlı Kuvvetlerin de yasalarla verilmiş bazı sorumlulukları var, yetkileri de var. Bunlar yasalarla, kurallarla yazıldı. Silahlı Kuvvetlerin, özellikle laiklik konusundaki hassasiyetini toplumla paylaşma ihtiyacını duydum çünkü bazı konular bizi rahatsız etti. Bunları duyurmak istedik. 27 Nisan bildirisinin temeli budur, başka bir şey değildir. Muhtıra filan kesinlikle değildir. Meslek hayatım boyunca daima -53 yıl üniforma giydim- kurallara bağlı kalarak çalışmaya gayret gösterdim ve siyasete, demokrasiye müdahale etmek gibi bir düşünceye meslek hayatım boyunca hiç sahip olmadım. Bugün de aynı duygularla doluyum. Bunu ifade edeyim.
Basına yansıyan başka bir husus daha var. Bu bildiri sanki Cumhurbaşkanlığı seçimine mani olmak için yapılmış bir bildiri olarak algılandı. Bu kesinlikle doğru değildir çünkü bildiriyi okuduğunuz zaman Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili küçük bir cümle vardır. O da şudur: 'Cumhurbaşkanlığı seçim süreci Türkiye'de laik-antilaik tartışmasını alevlendirmiştir.' Bu, bildiride aynen var. Cumhurbaşkanı şu olsun, bu olsun, bu olmasın gibi bir düşünceye sahip olmam mümkün değildir.''
SÖZDE DEĞİL, ÖZDE ANAYASA'YA BAĞLI...
Büyükanıt, 27 Nisan bildirisinden önce 12 Nisan 2007 tarihinde Genelkurmay Başkanlığı'nda çok geniş katılımlı bir basın toplantısı yapıldığını, orada bunu gazetecilerin kendisine sorduğunu ifade eden Büyükanıt, kendisinin de ''İnanıyoruz ki seçilecek Cumhurbaşkanı sözde değil özde anayasal ilkelere bağlı bir kişi olacağını umut ediyoruz. Tabii ki bu konudaki yetki TBMM'nindir'' dediğini hatırlattı.
''27 Nisan bildirisini Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilişkilendirmek bana göre çok aşırı bir gayrettir. Kesinlikle böyle bir niyet yoktur, böyle bir söz de yoktur'' görüşünü savunan Büyükanıt, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Cumhurbaşkanı şu olsun, bu olsun, bunu asker karar verecek hali yok. Bildiride de yer alıyor: 'Silahlı Kuvvetler yasaların kendisine verdiği yetkiler çerçevesinde görevini yerine getirir' diye bildirinin içinde var. Bu bildiri tabii başka taraflara da yansıdı. Bunun detayına girmek istemiyorum.''
DOLMABAHÇE GÖRÜŞMELERİ
Komisyonun tutanaklarına göre Büyükanıt, Dolmabahçe görüşmesinin, 27 Nisan bildirisinin çok daha üzerine çıktığını, 27 Nisan bildirisinin Dolmabahçe görüşmeleriyle özdeşleştirildiğini ifade ederek, şunları kaydetti:
''Ben açık söyleyeyim, 'devlet sırrıdır', 'değildir' diye bir şey söyleyemem, böyle bir değerlendirme yapamam ama bunun içinde hassas konular görüşülmüştür, bazı şeyleri Sayın Başbakan ifade etmiştir, ben ifade etmişimdir. Bunlar olmuştur, bu gayet doğal. Yani iki saat süreyle başka ne konuşacağız? Biri asker, biri Başbakan. Tabii ki, başta güvenlik konuları olmak üzere bazı şeyleri görüşmüşüzdür ama bunu başka taraflara çekenler oldu. İşin çirkin yanı budur''