Maraton'un Lig TV'de yayınlanması dolayısıyla Erman Toroğlu ve Şansal Büyüka'yı milyonlardan alıkoydu. Aziz Yıldırım'a da değinen Büyüka, tüm gelişmeleri yorumladı.
Abone olMaraton bu sene Lig TV'de. Show TV Genel Müdürü Saner Ayar "Maraton'un esas yeri Show TV'dir" demişti. Ama bunun üzerine Digiturk yöneticilerinden Ali İhsan Karacan TRT'ye verilmiş sözler olduğunu, Maraton'un Lig TV'den çıkmasının sözkonusu olamayacağını söyledi. Bu ifade biraz karışık. Siz bu sene neden Lig TV desiniz gerçekten? Ali İhsan Karacan'ın ifadeleri sertti. Maraton yedi senedir Show TV'de olan, her pazar bu kanalı birinci çıkaran, ilk 100 programda da mutlaka ilk üçe giren, Show TV'nin kurulduğu günden beri yaratılan en büyük marka. Her sene kanala 10 milyon dolar reklam akışı sağlıyordu. Buna rağmen grubun üst düzey yöneticileri Maraton'un LİG TV'ye geçmesini istediğine göre demek ki ciddi sebepler var. * Bu sebepleri biliyor musunuz? Çukurova Grubu'na ait Digiturk'ün büyük oranda hisseleri devlet kontrolünde. Ve yeni bir genel müdürle birlikte hükümetin TRT'yi parlatma konusunda ciddi bir atağı var. Anladığım kadarıyla bu sezon başında anlaşmalar yapılırken Maraton'un Lig TV'ye geçmesi için ciddi baskı oldu. Bir anlaşma yapıldı TRT ve Digiturk arasında. Show TV genel müdürünün ve üst düzey yöneticilerinin Maraton'un Show TV'de olması için çok ısrarlı tavırları olduğunu da biliyorum. Buna rağmen o kadar ciddi baskı var ki, olmuyor. * Hükümet TRT'yi parlatmak isteği için Maraton'u şifreli kanala mı kaydırdı? Soruyorum, bu megalomani falan değil. "Show TV'de bir Maraton programı yapılırsa, TRT hangi futbol programını yaparsa yapsın, reyting alabilir mi?" Hiçbir şansı olamaz, açık konuşalım. Beşiktaş-G.Saray oynadığı gün ilk defa bu maçı veren bir kanal 11. olursa, demek ki bu işte bir arıza var. Sadece görüntü ve maçla olmuyor, programı yapan insanlar da, konsept de önemli. Tevazuyu severim ama burada tevazuya gerek yok. O kadar kemikleşmiş, o kadar marka olmuş bir program ki nereye götürürseniz götürün yokedemezsiniz. Ayrıca Maraton taklidi yapmaya kalkarsanız aslı varken pek itibar görmez. TRT'deki program tüm desteğe rağmen geçmiş yıllarda Show TV'nin aldığı ne reklamı alıyor ne gücü, etkiyi yaratıyor. Faik Çetiner çok deneyimli, birikimli, işinin ustası. Ben isterdim ki Faik kendi formatında bir şeyler yapsın. Çünkü o formatta gayet başarılıydı. "Erman 'üç ay program yapmayalım' dedi" * Çukurova Grubu'nun ödeme planı Digiturk'ün hisselerini geri almak üzere. Böyle bir durumda Maraton'un tekrar Show TV'ye geçmesi sözkonusu mu? Evet, ödeme planı gerçekleştikçe devletin kontrolündeki hisseler yeniden Digiturk grubuna geçecek. Ama bu yıl Maraton, Lig TV'de olacak. Hiç unutmuyorum, maçları ilk aldıkları sene Can Tanrıyar yöneticilere "Bu işi Lig TV'de başlatırsanız kimse bir şey demez size ama Show TV'de başlatıp bir gün Lig TV'ye alacaksanız gelin bunu hiç Show TV'de başlatmayalım" demişti. Digiturk yöneticileri de Lig TV'ye Maraton'un ivme kazandıracağına inanıyor. Ama buna hiç inanmıyorum. Canlı maçlar kutuyu zor sattırdığına göre... Futbol abonesi 300-400 bin kişi. Lig TV'nin bütün abonesi 850 bin kişi. Şifreyi açıyorlar maçın sonunda, Maraton başlar başlamaz. Barlarda kahvelerde toplu seyredimler var. Yine 23 milyon kişi izliyordur bizi. * Bütün bunlar sizi kızdırdı mı ya da kırıldınız mı? Beni kızdıran ve kıran bir tarafı var. Halkla bütünleşmiş bir programdı, ben isterdim ki Show TV'de devam etsin. Ama Lig TV dediler. İçime çok sindirdim mi, hayır. Profesyonel bir adamım ama profesyonelim diye de her denilene evet demem. Biz deli insanlarız her an herşeyi yaparız. Bana bu durumu Tuncay Özkan söyledi. Olaydan üç ay önce, "Show TV'yi bypass ettiler Digiturk - TRT ortaklığına gittiler" dedi. Olabilir. Bir anda hükümet devlet ayağı, bir anda grubun kendi denge ve politikaları... Ama bunu Tuncay Özkan'dan değil, kurumun yöneticilerinden duymalıydım. * Ayrılmayı hiç düşündünüz mü? O kadar kalabalık bir ekiple çalışıyorum ki. Sorumlu olduğum, sevdiğim bir ekibim var. Açıkçası bu yüzden Lig TV'ye geçişe bir şey demedim. Erman dedi ki, "Gel sokağa çıkalım, üç ay yapmayalım, oturalım kenarda." Ha, ekip olmasa bunu yapar mıyım, kafam kızarsa ekip varken bile yaparım. TRT'den ya da başka kanallardan teklif geldi mi, bu gelişmeler yaşanırken? TRT'den gelmedi. Zaten üslubumuz uymazdı. Kendi kişiliğimizi kaybederiz oraya gidersek. Bizim programımız içinde halk tipi tabirler, ciddi eleştiriler var, alkış da var. Bunları TRT'de yapmak kolay değil. Özgür ortamlarda inandığım doğrultuda kendi programını yapmak zorundayım. Bu TRT'nin o kalıplarıyla olamaz. Ama biz ciddi talipleri olan bir ekibiz. Türkiye çok hızlı ve yeni oluşumlara gebe. Benim halen ne Lig TV'de ne de Show TV'de sözleşmem var. Spor müdürlüğünü ve Akşam Gazetesi'ndeki yazılarımı da bıraktım. Sırtımı sıvazlarsa dağları taşları aşıp giderim. Yıldırım kavga edecekse güçlülerle etsin * Aziz Yıldırım'la Lig TV arasındaki sorun nedir? F.Bahçe-Malatya maçında, bizim muhabir ve kameramanlarımızla birlikte dört büyük kanalın, buna TRT de dahil, kameraman ve muhabirleri sahaya giriyor. Bu UEFA kurallarına uygun değil. Ama Türkiye'de yıllardır giriliyor, biliyorsunuz. Burada F.Bahçe Kulübü haklı. Ama bir başkanın karşı tribüne gelip "Bulun bana şu Yılmaz'ı" demesi... Yılmaz, Lig TV'nin muhabiri, önce stadın güvenlikçileri küfür ediyor, ardından başkan "Has... oradan, yıkıl karşımdan" diyor. En önemlisi bunu dedikten sonra da demedim diye basın toplantısı yapıyor. Her zaman doğruluktan söz eden başkana hiç yakıştıramadım. Onun öncesi var; başkan Lig TV'ye tepkili. Beş hafta önce sahadaki kameraların yerini değiştirtti, önlerine güvenlik koydu, görüntü almamızı engelledi. Germeyelim olayları diyoruz ama sebebi biz değiliz. * Programınızda "Ben onları biliyorum, onlar da beni biliyor" dediniz. Ne biliyorsunuz? Futbol dünyasının içinde yaşanan ve kapalı kapılar ardında kalanlar var. Onları söylemek istedim programda. Hayatımda kimseye düşman olmam. Aziz Yıldırım'a da düşmanlığım yok. Onun da bana olacağını sanmıyorum. Ama ben hata ettim. Eğer gazeteciyseniz, televizyoncuysanız belli mesafeleri korumak zorundasınız. Ben iki insanda bunu yapamadım, hata ettim. Biri Aziz Yıldırım, biri de bu ülkenin çok çok önemli bir teknik direktörü. Ama özellikle başkanla ilişkilerimde hakikaten köklü birlikteliklerim oldu. Ufak kızıyla benim kızım arkadaştır, eşi hemşehrimizdir. Başkanı da severim ama bu yanlış yaptığını söylememi engellemez. Aziz Yıldırım başkan adayıyken, ona yüzde 1 şans verilirken ben Show TV ekranlarından başkan için nutuklar attım. İyi ki de yapmışım, büyük işler yaptı Fenerbahçe'de. "Büyüdükçe küçülmesini bileceksin." Büyüdükçe yakıp yıkarsan, ayağın yerden kesilirse bir yerden ilahi adalet seni yoklar... * Aziz Yıldırım çok mu değişti? Aziz Yıldırım F.Bahçe'de yönetici ve başkanlık dönemine kadar kapalı devre yaşayan, ortalıkta görünmeyen, önemli bir işadamı olmasına rağmen sosyal dünyadan hoşlanmayan biriydi. Tabii kulüp başkanlığına geldiğinizde çevre, ilgi genişliyor ve medyanın ilgisi büyüyor. Aziz Yıldırım'ın medyanın önünde olmayı sevmiyor, toplumun önünde olmayı da. Buna belli ölçülerde saygı duyabilir. Ama medya da Aziz Yıldırım'ın şahsına çok meraklı değil. Bugün Aziz Yıldırım başkanlığı bıraksa ben bir kameranın, bir muhabirin onun peşinden bir adım gideceğine inanmıyorum. Aziz Yıldırım da sakin hayatını dilediği gibi yaşayabilir. Ama sözkonusu F.Bahçe Başkanı olunca bu Aziz Yıldırım da olsa, bir başkası da olsa kameralar izler. Aziz Yüdırım'ın buna katlanması, tahammül etmesi, hoşgörü içinde olması gerekiyor. Ama olmuyor. Kendisinden küçük, kendisinden güçsüz muhabirlerle kavga ediyor. Başkan muhatap olacaksa, kavga edecekse en azından kendisi kadar ya da daha güçlülerle kavga etmeli. VATANİM