Büyük İskender'i de öldürmüştü! Hortlayan virüs! Asya kaplan sivrisinek ısırığında 3 ölümcül risk!
Sivrisinekler dehşet saçmaya devam ediyor. Bilim insanları yaklaşan tehlikeye karşı toplantılar düzenlemeye devam ediyor. Prof. Dr. Yaprak, sivrisinek kaynaklı hastalıklara karşı uyardı.
Abone olSivrisineklerle bulaşan Batı Nil virüsü, sarıhumma ve dang ateşine dikkati çeken Prof. Dr. Onur Yaprak, “Havaların hala mevsim normallerinin üzerinde sıcak seyretmesi nedeniyle sivrisineklerin hastalık bulaştırma riski devam ediyor. Bazı bilim adamları tarafından Büyük İskender’in ölüm nedeni olarak görülen Batı Nil virüsü almış yaklaşık her 5 kişiden 1’inde ateşle beraber ishal, kusma, eklem ağrıları, baş ağrısı, vücut ağrıları veya döküntü gibi diğer belirtiler gelişebilir” dedi.
Medipol Mega Üniversite Hastanesi Organ Nakli Bölümünden Prof. Dr. Onur Yaprak, dünyada her yıl yaklaşık 700 milyon insanın sivrisinek kaynaklı hastalıklara yakalandığını ve yüz binlercesinin bu hastalıklardan dolayı hayatını kaybettiğine dikkati çekerek uyarılarda bulundu.
Prof. Dr. Yaprak, sivrisinek kaynaklı hastalıkların yaygın türleri arasında sıtma, dang, Batı Nil virüsü, chikungunya, sarıhumma ve Zika bulunduğunu belirterek, “Yapılan araştırmalarda Türkiye’de 7 cinse ait toplam 62’den fazla sivrisinek türünün olduğu saptandı. Bu türlerin arasında başlıca Aedes, Anopheles, Culex tipi bulunur. Aedes aegypti sarıhumma sivrisineği olarak bilinirken Aedes albopictus Asya kaplan sivrisineği olarak adlandırılır. Farklı sivrisinek türleri farklı ateşli hastalık etkenlerini taşır. Aedes cinsine ait 2 sivrisinek türü son yıllarda ülkemizde de görülmeye başladı. Güneydoğu Asya'nın tropikal ve subtropikal bölgelerine özgü bir tür olan Asya Kaplan Sivrisineği ve Afrika ile Güney Amerika’ya özgü bir tür olan sarıhumma sivrisineği son zamanlarda ülkemizde de popülasyonu oldukça artan türlerdir. Bu sivrisineklere ait larvalar özellikle kullanılıp atılmış araba lastikleri, ağaç oyuntuları ve günlerce değiştirilmeyen ağzı açık su saklama kapları gibi yapay kaplarda üreme gösterir” diye konuştu.
Beş kişiden biri hastalığı ağır geçiriyor
Bazı bilim adamları tarafından Büyük İskender’in ölüm nedeni olarak gösterilen ve sivrisineklerle bulaşan Batı Nil virüsünün son yıllarda arttığını belirten Prof. Dr. Yaprak, şu bilgileri verdi:
“Batı Nil virüsü özellikle göçmen kuşların göç yolları üzerinde bulunan ülkelerde sık görülüyor. Hastalık mevsimsel özellik gösterdiğinden çoğunlukla yaz boyunca ve sonbaharın ilk dönemlerinde ortaya çıkıyor. Ülkemizin de bu kuşakta yer alması, üstelik havaların hala mevsim normallerinin üzerinde sıcak seyretmesi nedeniyle sivrisineklerin de hastalık bulaştırma riski sürüyor. Yapılan çalışmalar Batı Nil virüsü ile enfekte olan kişilerin yaklaşık yüzde 80’inin hafif ateşle seyrederek iyileştiğini gösteriyor. Virüsü almış yaklaşık her 5 kişiden 1’inde ateşle beraber ishal, kusma, eklem ağrıları, baş ağrısı, vücut ağrıları veya döküntü gibi diğer belirtiler gelişebilir. Çoğu kişi bu tip Batı Nil ateşi hastalığından tamamen kurtulur ancak yorgunluk ve halsizlik haftalar veya aylarca devam edebilir. Az sayıda kişide şiddetli belirtiler olabilir. Virüs bulaşmış kişilerin yüzde 1’inden azında ensefalit (beyin iltihabı) veya menenjit (beyin ve omurilik zarı iltihabı) gibi ciddi bir nörolojik hastalık gelişir ve nörolojik tablo meydana gelen hastaların yüzde 10’u hayatını kaybeder. Hatta bazı bilim adamları Büyük İskender’in de bu hastalık yüzünden öldüğünü iddia ediyor.”
Sarıhumma karaciğer ve beyni vuruyor
Prof. Dr. Onur Yaprak, sarıhummanın ise bir RNA virüsü olduğuna dikkati çekerek, “Hastalığı taşıyan Aedes aegypti türü sivrisineklerdir. Virüs karaciğer, böbrek ve dalak gibi iç organları etkiliyor. Karaciğerde hepatite neden olarak kişide sarılık, pıhtılaşma faktörlerinde üretim eksikliği, damar içi pıhtılaşma, kanama gibi sorunlara yol açar ve nihayetinde şok tablosu gelişir. Virüse yönelik bir aşı olup endemik Afrika bölgelerine seyahatler sırasında aşı kullanılıyor. Hastalığın 3 evresi var. Birinci evrede ateş, bulantı, kusma, kas ağrıları görülür. Birkaç gün süren ve diğer enfeksiyonlardan ayırt edilemeyen tablonun ardından şikayetlerin azaldığı ikinci dönem başlar. Ancak hastaların yüzde 15’i ilk 3-6 gün sonra kan zehirlenmesi olarak bilinen, karaciğer iltihabının sarılığın ve böbrek yetmezliğinin başladığı üçüncü döneme girer. Bu dönemde hastalarda aynı koronavirüste olduğu gibi aşırı sitokin fırtınası ile beraber yaygın damar içi pıhtılaşma sorunu gelişir, cilt, burun ve bağırsaklarından kanama başlar. Neticede hasta şok ve komaya, kalp, akciğer ve beynin etkilendiği çoklu organ yetmezliğine girer. Dünya çapında her yıl yaklaşık 30 bin kişi sarıhummadan hayatını kaybediyor” dedi.
Kemik ağrısı belirtisi
Dang ateşinin de Aedes cinsi sivrisineklerle bulaştığına değinen Prof. Dr. Yaprak, şu değerlendirmede bulundu:
“Kırılmış gibi kemik ağrılarına neden olduğu için ‘kırık kemik humması’ olarak da bilinir. Hastalık genelde 1 hafta sürer ve iyileşme ile tamamlanır ancak her 20 kişiden 1’i şiddetli dang humması tablosuna girer, hatta ölüme sebebiyet verecek kadar genel durumu kötüleşebilir. Dang ile enfekte olan her dört kişiden biri hastalanır. Semptomlar hafif veya şiddetli olabilir. Şiddetli dang humması birkaç saat içinde hayatı tehdit edebilir ve genellikle hastaneye yatmayı gerektirir. Hafif dang humması semptomları, ateş, ağrı ve sızı veya döküntüye neden olan diğer hastalıklarla karıştırılabilir. Sarıhumma da olduğu gibi Dang hummasında karaciğer tutulumu görülebilir. Dünyada her yıl tahmini 100 ila 400 milyon kişi bu enfeksiyondan etkilenir. Her yıl dünya çapında yaklaşık 25 bin kişi dang hummasından ölmektedir. Bu tip virüslerden korunmak için durgun suları ıslah etmemiz ve sivrisinek kontrolü yapmamız gerekiyor. Sokak hayvanları için dışarıya bırakılan suların birkaç günde bir değiştirilmesi gerekmektedir. İlaçlamanın zamanında yapılması, sivrisineklerin yoğun olduğu bölgelerde uzun kollu giysiler giyilmesi ve sinek kovucu sprey gibi koruyucu önlemlerin alınması korunmada katkı sağlar. Pencerelere sineklik takılması, kapı ve pencerelerin açık bırakılmaması diğer önlemlerdendir. İlaçlama yapılamayacak tatlı su kaynaklarında ise sivrisinek larvası yiyen balıklar gibi canlılardan faydalanılması gerekir.”