BIST 9.654
DOLAR 34,64
EURO 36,35
ALTIN 2.920,67
HABER /  DÜNYA

Busha gönderilen o mektup

İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad'ın ABD Başkanı Bush'a yazdığı mektubun yankıları sürüyor.

Abone ol

İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, ABD Başkanı George Bush'a yazdığı mektupta, Irak'ın işgalinden, 11 Eylül saldırılarına, İsrail ve Filistin sorunundan tevhid inancına kadar bir çok konudaki görüşlerini dile getirdi.

Ahmedinejad mektubunda, İsrail hakkında ''eski haritalarda İsrail diye bir ülke göremiyoruz'' derken, 11 Eylül saldırıları konusunda da ''İstihbarat ve güvenlik sistemlerinin koordinesi olmaksızın 11 Eylül gibi bir saldırı nasıl planlanabilir?'' sorunu yöneltti.

Mahmud Ahmedinejad, Bush'a yazdığı, dün akşam tam metni yayımlanan ve İran devlet televizyonunda okunan mektubuna, ''Sayın George W. Bush, uzun zamandan beri, uluslararası arenada ve siyasi çevrelerde konuşulan inkar edilemeyecek çelişkilere nasıl bir gerekçe gösterebiliriz diye düşünüyorum. Bu konuda bir çok soru cevapsız kalmıştır. Bu yüzden bazı çelişki ve soruların gündeme getirilmesine karar verdim. Belki onların çözülmesi için bir fırsat sağlanabilir'' ifadeleriyle başladı.

ABD Başkanı Bush'u, ''Büyük ilahi mesih peygamberine (Hz. İsa) tabi olan, insan haklarına kendini bağlı hisseden, liberalizmi medeniyetin bir örneği olarak tanıtan, nükleer ve kitle imha silahlarına karşı çıkan, terörizmle mücadeleyi kendi sloganı olarak benimseyen, sonunda da evrensel tek bir toplumun kurulmasına çaba gösteren'' şeklinde nitelendiren Ahmedinejad, şunları kaydetti:

''Ama bunlara rağmen bazı ülkeler saldırıya maruz kalıyor. İnsanların can ve haysiyetine kastediliyor. Bir köyde veya bir şehirde bazı suçluların bulunması olasılığıyla o köy yerle bir ediliyor. Bir ülkede kitle imha silahlarının bulunması olasılığına karşı o ülke işgal ediliyor. Yüzbinlerce insan ölüyor. O ülkenin bütün kaynakları yok ediliyor ve o ülkede 180 bin asker bulunduruluyor. Bütün bunlar bir ülkeyi 50 yıl geriye götürebilir. Bir ülkenin 100 milyar dolar harcamasıyla ve onbinlerce askerin o ülkeye gönderilmesiyle çok sayıda günahsız insan ölüyor.''

IRAK'IN İŞGALİ

''Kitle imha silahları bulunması bahanesiyle hem Irak halkı hem de işgalci ülke halkları büyük bir trajedi yaşıyor'' diyen Ahmedinejad, ''sonunda Irak'ta kitle imha silahlarının olmadığının anlaşıldığını'' belirtti.

Ahmedinejad, mektubunda, ''elbette Saddam Hüseyin cinayet işleyen bir diktatördü ama savaşın hedefi, Saddam'ın devrilmesi değil kitle imha silahlarının yok edilmesiydi. Saddam bu süreçte devrildi ve bölge halkı bundan çok memnuniyet duydu. Saddam, İran'a karşı savaşın bütün
döneminde Batı'nın himayesindeydi'' dedi.

ABD'nin Irak konusunda ''yalan söylendiğini'' kaydeden Ahmedinejad, ''Bu yalanın sonucu ne oldu? Yalan söylemenin bütün toplumlarda kötü sayıldığından şüphem yok. Siz de kendinize yalan söylenmesinden hoşlanmazsınız'' ifadesini kullandı.

Irak'ın işgali için yüzmilyarlarca dolar harcandığına işaret eden Ahmedinejad, mektubuna, ''Bu, Amerikan halkı için nasıl bir kazanç sağladı? ABD'nin bazı eyaletlerinde çok fakir insanlar var. Binlerce insan evsiz, işsizlik de büyük bir sorun. Bu koşullarda Irak'a saldırmak ve halkın cebinden bu miktarda paralar harcamanın bir gerekçesi var mı?'' diye devam etti.

İSRAİL VE FİLİSTİN SORUNU

İsrail ve Filistin konusundaki düşüncelerini açıkladığı bölüme ''Sayın Başkan, bildiğiniz gibi ben bir öğretmenim; öğrencilerim bana bazı sorular soruyor'' diye başlayan Ahmedinejad, mektubunda şunları kaydetti:

''Bana bu girişimlerin, barış ve rahmet peygamberi olan Hz. İsa'nın öğretisine ne derece uygun olduğunu soruyorlar. Şu anda Guantanamo hapishanesinde çok sayıda tutuklu var. Onların avukatları yok, aileleriyle görüşemiyorlar, uluslararası kurumlar da onları gözlemleyemiyor. Bunların savaş esiri olup olmadığı da belli değil. AB müfettişleri de Avrupa'da gizli cezaevleri bulunduğunu teyit etti. Bu girişimler Hz. İsa'nın söylediklerine, insan haklarına ve liberalist değerlere uyuyor mu?

Gençler, öğrenciler ve halkın da İsrail konusunda çok soruları var; onların bazılarını siz de duymuşsunuzdur. Tarih boyunca çok sayıda ülke işgal edildi. Ama bu çağda yeni bir ülke (İsrail), yeni bir halkla kuruldu. Öğrenciler, 60 yıl önce böyle bir ülkenin yeryüzünde olmadığını söylüyor. Eski haritalar ve eski belgelere
baktığımızda da İsrail diye bir ülke göremiyoruz.''

II. Dünya Savaşı'ndan sonra ''6 milyon Yahudi'nin öldürüldüğünün iddia edildiğini'' belirten Ahmedinejad, ''Varsayalım ki bu iddialar doğru. Acaba bunun mantıklı sonucu, Ortadoğu'da İsrail ülkesinin kurulmasına ve bu ülkenin desteklenmesine neden olabilir mi?'' dedi.

ABD Başkanı Bush'a ''Sayın Başkan, İsrail'in hangi harcama ve sonuçlarla kurulduğunu siz de biliyorsunuz'' diye hitap eden Ahmedinejad, İsrail konusundaki görüşlerini şu ifadelerle dile getirdi:

''İsrail, binlerce insanın katledilmesiyle, bölgedeki birkaç milyon yerli insanın göç ettirilmesiyle, şehir ve köylerin tahrip edilmesiyle kuruldu. Bu trajedi, İsrail'in kuruluş dönemine ait değil. Bu trajedi, maalesef 60 yıldan beri devam ediyor. Bu rejim, çocuklara bile acımıyor. Onların evlerini tahrip ediyor, binlerce Filistinliyi cezaevinde tutuyor. Bu, son yüzyıllarda benzeri hiç görülmemiş bir olaydır.

Halk, böyle bir rejimin niçin desteklendiğini soruyor. Böyle bir rejimi desteklemek, Hz. İsa'nın ve Hz. Musa'nın şeriatının desteklenmesi midir? Bunları desteklemek liberal değerlere uygun mudur? Filistin topraklarının kaderini belirleme hakkını bu toprakların asıl sahiplerine vermek, insan hakları ve demokrasi ilkelerine aykırı mıdır? Eğer aykırı değilse niçin orada bir referandum yapılmasına karşı çıkıyorsunuz? Niçin BM Güvenlik Konseyinde Siyonist rejimle ilgili bütün bildiriler veto ediliyor.''

''Niçin Ortadoğu'da teknoloji ve bilim alanında her ilerleme Siyonist rejime karşı bir tehdit olarak algılanıyor?'' diye soran Ahmedinejad, ''Acaba bilimsel çabalar ve araştırmalar, milletlerin temel hakkı değil mi? Siz, tarihten de biliyorsunuz; Ortaçağ dışında tarihin hangi döneminde, dünyanın hangi yerinde bilim ve teknik alanında ilerleme suç sayılmıştır?'' sorusuna da mektubunda yer verdi.

''DARBECİLERİ DESTEKLİYORSUNUZ''

Latin Amerika ve Afrika'ya da değinen Ahmedinejad, ''Niçin onlar tarafından seçilen hükümetlere karşı çıkıyorsunuz? Siz bu kıtalarda darbecileri destekliyorsunuz. Niçin onları devamlı tehdit ediyorsunuz? Niçin onların servet ve madenleri yağmalanıyor? Acaba bu girişimler Hz. İsa'nın öğretisine, insan haklarına uyuyor mu?'' dedi.

Ahmedinejad, İran halkının da ''1954 darbesinin desteklenmesi, İslam devrimine karşı çıkılması, İran'daki ABD elçiliğinin ülke karşıtlarını  destekleyen bir merkez haline dönüştürülmesi, İran-Irak savaşında Saddam Hüseyin'in desteklenmesi, İran yolcu uçağının düşürülmesi, İran halkının mallarının bloke edilmesi, halkın nükleer teknoloji alanında ilerlemesinden kaygı duyularak her gün İran'ın tehdit edilmesi'' konularında soruları olduğunu belirtti.

''11 EYLÜL OLAYI, DEHŞET VERİCİ BİR HADİSEDİR''

Ahmedinejad, 11 Eylül saldırısına ilişkin de şu görüşleri ifade etti: ''11 Eylül olayı, dehşet verici bir hadisedir. Bütün dünyada günahsız insanları öldürmek, üzüntü verici bir olaydır.

İran hükümeti saldırının ardından olayı kınadı. 11 Eylül saldırısı, basit bir saldırı değildi. İstihbarat ve güvenlik sistemlerinin koordinesi olmaksızın böyle bir operasyon nasıl planlanabilir? Çok ilerlemiş istihbarat ve güvenlik sistemine sahip olduğunuz söyleniyor. Siz hatta kendi düşmanlarınızı sınırlar ötesinden de vurabilirsiniz. Buna rağmen niçin bu olayın boyutları gizli kaldı ve hala açıklanmadı? Niçin bu olayda kusuru olanlar ortaya çıkarılmadı?''

11 Eylül saldırılarının ardından Batı medyasının takındığı tutumu da eleştiren Ahmedinejad, medyanın sürekli terör saldırılarını gündeme getirerek halkı korkuttuğunu ileri sürdü. Ahmedinejad, ABD'nin Afganistan'a saldırmasına zemin hazırlamak için bu şekilde davrandığını savunduğu Batı medyasını eleştirdi.

''DÜNYANIN BU DURUMUNDAN MEMNUN MUSUNUZ?''

Mektubunda dünyadaki mevcut sorunlardan da bahseden Ahmedinejad, şunları kaydetti. ''Dünya ne zamana kadar böyle bir duruma tahammül edebilir? Bu gidişle dünya hangi tarafa yönelecek? Dünya halkı ne zamana kadar, bazı devlet adamlarının yanlış kararlarının bedelini ödeyecek? Ne
zamana kadar kitle imha silahlarının üretiminden kaynaklanan güvensizlik dünya halklarının huzurunu gölgeleyecek? Ne zamana kadar çocukların, erkeklerin, kadınların kanları sokaklarda dökülecek?

Acaba siz dünyanın bugünkü durumundan memnun musunuz? Bu siyasetin devam etmesini mi istiyorsunuz? Askeri ve güvenlik konularında yüzmilyarlarca doların harcanması yerine yoksul ülkelerde sağlık, çeşitli hastalıklarla mücadele, eğitim ve öğretim alınları ile doğal afetlerden zarar görenlere yatırım yapsaydınız daha iyi olmaz mıydı? Eğer bunları yapsaydınız bugün dünya hangi konumda olurdu? Sizin hükümetiniz ve halkınız bundan gurur duymaz mıydı?

Sizin hükümetinizin siyasi ve ekonomik konumu daha sağlam olmaz mıydı? Ben çok üzüntü duyarak şunu söylüyorum: Acaba o durumda, dünya halkının ABD hükümetine karşı nefreti olur muydu?''

TEVHİD İNANCI

Ahmedinejad, ''Sayın Başkan, milletler ve dünyayla işbirliği yapmak için daha iyi bir yol yok mu? '' diye devam ettiği mektubunda, ''Dünyada yüzmilyonlarca Hristiyan, yüzmilyonlarca Müslüman, yüzmilyonlarca da Hz. Musa ümmetinin yaşadığını, bütün ilahi dinlerin tevhid (birlik) gibi ortak bir kelimesi olduğunu'' kaydetti.

Mektubunda, Kur'an-ı Kerim'deki Ali İmran Suresi'nin 63. ayetine de yer veren Ahmedinejad, ''Allah hepimizi, tek Allah'a tapmaya ve O'nun gönderdiği peygamberlere tabi olmaya çağırıyor'' ifadesini kullandı. İnsanlığın tek kurtuluş yolunun ilahi peygamberlerin öğretisine dönmek olduğuna inandıklarını ifade eden Ahmedinejad, şunları dile getirdi:

''Sizin de Hz. İsa'ya eğiliminiz olduğunu duydum. Dünyada, sonunda iyi ve doğru olanların yeryüzüne hakim olacağına inanıyorsunuz. Biz de Hz. İsa'yı Allah'ın büyük ilahi peygamberlerinden biri olarak biliyoruz. Bütün ilahi peygamberler, bütün insanların bir gün Allah'ın önünde hazır olacaklarını söylemiştir. İnsanların dünyada yaptıkları incelenecek, iyi işler yapanlar cennete gidecek, kötü amel işleyenler de Allah'ın azabına çarptırılacaklar. Ben ikimizin de böyle bir güne (kıyamet gününe)inandığımızı düşünüyorum. Ama devlet adamlarının hesap vermesi kolay olmayacak. Çünkü bizim, halkımıza ve dünyadaki bütün insanlara cevap vermemiz gerekiyor.''

Bütün peygamberlerin insanlık için huzur ve barış istediğini belirten Ahmedinejad, ''Tevhid, adalet ilkeleri ve kıyamet gününe inanmakla dünyadaki mevcut sorunların üstesinden gelinebileceğini'' ifade etti. Ahmedinejad, ''dünyadaki bütün sorunların, Allah'tan ve peygamberlerin ilkelerinden uzaklaşmaktan kaynaklandığı'' görüşünü savunduğu mektubunu, ''Biz istesek de istemesek de dünya Allah'a ibadet etme ve adalete doğru gidiyor. Allah'ın iradesi her şeye galip gelecek'' satırlarıyla bitirdi.