Bitlis İl Kültür ve Turizm Müdürü Hüsnü Işıkgör, Büryan Kebabı'nın hangi ile ait olduğu konusundaki tartışmaların anlamsız olduğunu savundu.
Abone olBitlis İl Kültür ve Turizm Müdürü Hüsnü Işıkgör, Büryan Kebabı'nın hangi ile ait olduğu konusundaki tartışmaların anlamsız olduğunu belirterek, ''Türk Patent Enstitüsü tarafından Bitlis'e de patent verilmesini kararlaştırıldı'' dedi. Işıkgör, AK Parti Bitlis Milletvekili Vahit Kiler'in, 2 yıl önce Türk Patent Enstitüsü'ne müracaat eden Siirt Valiliği'nin almış olduğupatente itiraz etmesiyle, TBMM'ye kadar taşınan ''Büryan Kebabı kimin?'' tartışmasının her iki ilin de patent almasıyla son bulduğunu söyledi. Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü'ndeki öğretim üyelerinin yaptığı araştırma sonucu, Büryan Kebabı'nın Anadolu'nun çeşitli illerinde değişik şekillerde yapıldığının tespit edildiğini vurgulayan Işıkgör, ''Öğretim üyeleri, Bitlis'e has özellikleriyle yapılan Büryan kebabı için (Bitlis Büryan Kebabı), Siirt'e has özellikleriyle yapılanı için de (Siirt Büryan Kebabı) adı altında patent alınabileceğini kararlaştırdı'' diye konuştu. ''Büryan Kebabı Kimin?'' tartışmasında şu an için herhangi bir sorun yaşanmadığını ifade eden Işıkgör, ''Hangi ile ait olduğu yönündeki tartışmalar anlamsız, Türk Patent Enstitüsü Siirt'te de Bitlis'e de patent verilmesini kararlaştırdı'' dedi. -BİTLİS'İN BÜRYAN KEBABI EFSANESİ- Bitlis'te anlatın Büryan Kebabı'nın ortaya çıkış hikayesi ise şöyle: ''4. Murat, Revan Seferi'ne çıkarken Bitlis'ten geçer. Ordusuyla ilerlerken Bitlis'e yakın bir yerde sürüsünü otlatan çobana rastlar. Çobana kendilerinin Osmanlı Padişahı 4. Murat olduğunu, yemek olarak ikram edecek bir şeyin olup olmadığını sorar. Çoban da, et ve sütten başka bir şeyinin olmadığını, kabul ettikleri takdirde kendilerine et ikram edebileceğini söyler. Çoban, hemen bir teke keser ve temizledikten sonra da bolca tuzlar. Daha sonra toprağı eşeleyerek derince bir çukur açar. Topladığı dalları çukurun içine atarak yakmaya başlar. Dalların tamamı yanıp, ateş kor halini alınca çukura içi su dolu büyükçe bir kap bırakır. Daha sonra tuzladığı keçiyi kuyunun içine sarkıtır. Hava almaması ve etin, suyun buharıyla pişmesi için kuyunun üzerini kapatır. Piştikten sonra çıkararak padişaha ikram eder. Padişah bu yemeği çok beğenir ve (Büryan gibi pişmiştir) der. Bunun üzerine bu yemeğin adı, Büryan Kebabı olarak konur. ''