Suriye’de kaçırıldıktan sonra özgürlüğüne kavuşan gazeteci Bünyamin Aygün, “Rüyada gibiyim. Uyusam mı uyanmasam mı bilemiyorum. Çünkü orada ...
Abone olSuriye’de kaçırıldıktan sonra özgürlüğüne kavuşan gazeteci Bünyamin Aygün, “Rüyada gibiyim. Uyusam mı uyanmasam mı bilemiyorum. Çünkü orada da uyuyup da uyandığımda ‘keşke uyanmasaydım’ diyordum” ifadelerini kullandı.
Suriye’de kaçırıldıktan sonra dün özgürlüğüne kavuşan gazeteci Bünyamin Aygün, esaret altında yaşadıklarını anlattı. Atatürk Havalimanı’nda meslektaşlarının sorularını yanıtlayan Aygün, günlerdir uyumadığını ve çok yorgun olduğunu söyledi.
Kendisini kaçıran grubun kim olduğunu bilmediğini söyleyen Aygün, “Orada bizimle konuşmadılar. Yanıma geldiklerinde benim gözlerim bağlıydı, gözlerim açık olduğunda onlar yüzleri maskeliydi. Bir çoğu Arapça konuşuyordu. Sorduklarıma da cevap vermiyorlardı. İlk merak ettiğim ‘Esad taraftarı mısınız yoksa muhalif misiniz’ diye sordum. ‘Biz Esad taraftarı değiliz’ dediler. Ama onun haricinde bilgi vermediler” dedi.
Daha önce randevulaştığı kişiyle röportaj yapmak için bölgeye gittiğini anlatan Aygün, “Onunla birlikte röportaj yapacakken 2 araba 8 silahlı kişi tarafından kaçırıldık. O da mağdurdu. Benimle birlikte bizi birbirimize bağladıkları da oldu. Onu biraz erken bıraktılar. Sürekli gözlerim kapalıydı. Sürekli yer değiştirdim. Son on gündür sanıyorum aynı yerde tuttular. O da oradaki iç muhaliflerin kendi arasındaki iç çatışmaların yoğun olmasından dolayıydı. Kod isim kullanan Türkler vardı. Ama iyi davrandılar diyebilirim” diye konuştu.
Bünyamin Aygün, Türkiye’deki meslektaşlarının dayanışmasının kendisi için de moral olduğunu ifade ederek, “Meslektaşlarımın dayanışmasına onlar bile şaşırdılar. Onlar internetten sürekli takip ettiler. Ara ara birileri gelip son gelişmeleri söylüyordu. Haberim oluyordu” şeklinde konuştu.
Aygün, fiziksel bir şiddet görmediğini belirterek, “Savaş bölgesindesin ve casuslukla sorgulanıyorsun. Biraz yorucu oldu. Fiziksel bir şiddet görmedim. Türklerin yanında olduğum süreç çok iyi bir süreçti. Türkçe konuşabildiğimiz için birbirimizi anlayabildiğimiz için. Daha iyi davrandılar bana. Sonra onların yanından ayrılınca ve oradaki iç çatışmalar başlayınca biraz daha sıkıntılı oldu. 20 metre belki 10 metre yakınımıza kadar çatışma sesleri geliyordu. Dışarıda ağır çatışmaların olduğunu biliyordum ama bunun bir iç çatışma olduğunu bilmiyordum” ifadelerini kullandı.
Kurtarılma sürecini de anlatan Aygün, “Serbest bırakılmadım ki ben. 3 gün boyunca çatışmalar devem etti. Ben bunun bir kurtarma operasyonu olduğunu ya da bir iç çatışma olduğunu bilmiyordum. 4. Gün sonunda içeri girdiler ve ‘artık özgürsün biz özgür Suriye ordusuna bağlık bir grubuz seni aldık merak etme’ dediler. Beni tutanlarla çatıştılar sanıyorum kan dökülmeden teslim oldular” dedi.
Aygün, kurtarılma sürecinin Türkiye tarafından profesyonelce yürütüldüğünü de sözlerine ekledi.
Kendisini esir alanların, “Buraya Türk gazeteci artık gelmesin” dediğini anlatan Aygün, “Suriye’nin kuzeyinde her tarafında çatışmalar var. Ne olur bilmiyorum. İdlip’e bağlı bir kasabada bir evin deposunda tutuldum. Beni almak için gelen özgür Suriye ordusu mensupları yolları kestiği için artık yiyecek gelmiyordu. Ekmek su falan idare ediyorduk. Burada her şeye rağmen ülkemdeyim. Ailemle, akrabalarımla son derece mutluyum. Rüyada gibiyim. Uyusam mı uyanmasam mı diye düşünüyorum. Çünkü orada da uyuyup uyandığımda keşke uyanmasaydım diyordum” diye konuştu.
(İHA)