BIST 9.420
DOLAR 34,41
EURO 36,32
ALTIN 2.842,70
HABER /  GÜNCEL

Bunun adı resmen psikolojik harptir

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, ABD'ye gitmeden önce Esenboğa Havalimanı'nda basın toplantısı düzenledi.

Abone ol

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, 49 Türk istihbarat subayının Suriye'de yakalandığı ve serbest bırakılmaları için bazı görüşmelerin yapıldığı iddialarının "bir psikolojik harp" olduğunu söyledi.

Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Davutoğlu, 49 Türk istihbarat subayının Suriye'de yakalandığı ve serbest bırakılmaları için bazı görüşmelerin yapıldığı iddialarının doğru olup olmadığının sorulması üzerine Davutoğlu, bu süreçte bir psikolojik harp yürütüldüğünü söyledi.

Asılsız haberler çıkartıldığını, bu haberler üzerinden Türkiye ve hükümetin uyguladığı politikanın bir vehim ve itham altında bırakılmaya çalışıldığını belirten Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Böyle bir haber söz konusu değil. Böyle bir haber elinde olan varsa açıklasın. Bu 49 kişi, Türkiye'den giden kimmiş? Böyle bir şey söz konusu değil.

KAMUOYUNU HASSASİYETE DAVET EDİYORUM

Bunu şunun için söylüyorum; iyi ki sordunuz. Böyle bir haber çıkıyor veya benzer haberler çıkıyor. Sonra bu haberlerin doğruluğu üzerine yorumlar yapılıyor. O bakımdan bu tür kritik dönemlerde, birçok psikolojik operasyonun yürütüldüğü dönemlerde kamuoyumuzu son derece hassas olmaya davet ediyorum."

Libya'da da benzeri şeylerle ve bu sebeple galeyana getirilen halkla karşılaşıldığını ifade eden Davutoğlu, "Türkiye Cumhuriyeti devleti hangi yöntemi nasıl, ne zaman kullanacağını bilecek kadar tecrübeli bir geleneğe sahiptir ve ne yaparsak bunun hangi usul çerçevesinde ve ne güçle, ne yönde, ne istikamette olacağını tayin edecek güce de kudrete de sahiptir. Bu haberin aslı da astarı da yoktur. Kimseyle de böyle bir konuyu da görüşmeyiz" dedi.

Suriye'deki gelişmelere ilişkin bir soru üzerine, insani bir trajedi haline dönüşen bu sorun çerçevesinde ortak bir mutabakat zemini oluşturulmasını ve söz konusu mutabakat zemininde, bu konuya BM dışında kapsayıcı bir platform içinde çözüm aramayı istediklerini belirtti.

Bunun için girişimlerini de önümüzdeki günlerde sürdüreceklerini ifade eden Davutoğlu, ABD ziyaretinin sadece Suriye bağlamında yapılan bir ziyaret olmadığını, bütün ikili konuları kapsadığına işaret ederek, ABD'de bu konuları görüşeceklerini, oradan da telefon diplomasisini sürdüreceklerini kaydetti.

ARAP BİRLİĞİ İLE MUTABIKIZ

Arap Birliği'nin Cumartesi günü toplanacağını ifade eden Davutoğlu, Arap Birliği dönem başkanıyla da bu toplantıdan sonra görüşmek üzere mutabık kaldıklarını bildirdi.

Davutoğlu, "Arap Ligi ile birlikte tekrar bir girişimi, uluslararası mahiyette bir girişimi devreye sokacağız, bu konuda kararlıyız. Hiçbir şekilde bu akan kana seyirci kalmayız. Bunu hem kamuoyumuzun hem Suriye'deki kardeşlerimizin hem de dünya kamuoyunun bilmesi önem taşıyor" dedi.

İstanbul'da Suriye'nin dostlarını da kapsayan bir konferans öngörüldüğü konusundaki ifadeleri hatırlatılarak, tarihinin sorulması üzerine Davutoğlu, bu tür konularda geliştirdikleri bir yöntem bulunduğunu belirterek, şöyle devam etti:

"O da istişarelerle belirli bir aşamaya gelene kadar, bu çalışmanın detayı hakkında çok fazla spekülasyon yapılmasına izin vermemek. Şimdi bu istişareleri sürdürüyoruz. Bu istişarelerde belirli bir neticeye ulaştığımızda kamuoyu ile paylaşırız. Ama şunu söyleyebilirim; eğer Birleşmiş Milletler üzerine düşeni yapmıyorsa, son derece yanlış kullanılan veto hakkı dolayısıyla, bunu açık söyledim, tekrar söylüyorum; Suriye'nin kaderi önce Suriyelileri ilgilendirir ve sadece Suriyelileri, Suriye halkının iradesidir. İkinci olarak Suriye'nin komşuları olan Arap ülkelerini ve Arap olmayan tek komşusu olan Türkiye'yi ilgilendirir. Çünkü bedelini biz ödüyoruz, bütün bu gelişmelerin. Daha önce Irak'ta yaşanan gerilimlerin de bedelini ödedik.

Üçüncüsü bütün bölgeyi ilgilendirir. Sonra diğer küresel aktörleri, bütün küresel aktörleri ilgilendirir. Ancak maalesef Birleşmiş Milletler'de, bence bundan sonra daha da açık sorgulanması gereken, daimi üyelerin içindeki müzakereler, bütün bu ilgili tarafları biraz da göz ardı edecek şekilde veto kullanımları, Birleşmiş Milletler sistemini tıkadı."

BAŞKA PLATFORMLAR OLUŞTURULUR

Suriye'yle ilgili tasarıyı sunanların içinde bütün Arap ülkelerinin bulunduğu Arap Birliği ve doğrudan bu meseleyle ilgili Türkiye'nin olduğuna işaret eden Davutoğlu, "Dolayısıyla bizim kaygılarımız gözetilmiyorsa, Suriye'de akan kan durdurulacak şekilde en esnek bir Birleşmiş Milletler kararı bile Birleşmiş Milletler'den sırf karşılıklı güç dengeleri dolayısıyla çıkarılamıyorsa, o zaman bu insanlık vicdanını temsil edecek başka platformlar oluşturma ihtiyacı doğar. Bu çerçevede böyle bir platform, böyle bir görüşme zemini oluşturmak için çabalarımızı sürdüreceğiz" diye konuştu.

Bu platformun Türkiye'de mi, başka bir ülkede mi olacağının ikincil bir konu olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, tek ilkelerinin toplantının bölgede yapılması olduğunu ifade etti. Öncelikle uluslararası vicdanın sesini duyuracağı bir zemin oluşturmak gerektiğini belirten Davutoğlu, Birleşmiş Milletler'in bu mahiyetini kaybettiğini bildirdi.

Davutoğlu, "Ya Birleşmiş Milletler'de tekrar bu konu ele alınır ve hepimizi rahatsız eden bu durum konusunda gerçek bir karar tasarısı kabul edilir, o olmuyorsa biz başka zemin oluşturur, o zeminlerde de bunları konuşuruz ama sessiz kalmayız" dedi.

HAZIRLIKLAR YAPILIYOR

Suriye'yle ilgili yeni bir inisiyatif başlatılması konusundaki çalışmalara ilişkin soru üzerine, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın dün TBMM Ak Parti Grubu toplantısında yaptığı konuşmada vurguladığı yeni diplomatik girişimler ve inisiyatifler çerçevesinde zaten birkaç gündür, özellikle BM Güvenlik Konseyi'ndeki son gelişme sonrasında, yoğun temaslar ve birtakım ön hazırlıklar yaptıklarını vurguladı.

Suriye'deki gelişmelerle yakın komşuluk ilişkileri bağlamında çok yakından ilgilendiklerini ifade eden Davutoğlu, geçen yıl ocak ayından Ağustos ayına kadar ikili çerçevede bu sorunun "kanlı bir hal almaması, dost ve kardeş Suriye'nin barışçıl bir değişim yaşaması için" ikili temaslarını yoğun bir şekilde devam ettirdiklerini ve dünya kamuoyunun da bunu takip ettiğini söyledi.

Son olarak kendisinin ziyaretinde bir yol haritasında da anlaşıldığını hatırlatan Davutoğlu, "Maalesef bütün bu tavsiyelerimize, uyarılarımıza, kardeşçe yaklaşımımıza rağmen, Suriye yönetimi kendi halkıyla çatışma yolunu tercih etti" diye konuştu.

SURİYE'DEN GETİRİLEN 11 İRANLI

Bir gazetecinin, 11 İranlının Suriye'de serbest bırakılması konusunda Türkiye'nin yaptığı girişimin detaylarını sorması üzerine Davutoğlu, 11 İranlının Suriye'de kaybolması ya da kaçırılması gibi bir durumun söz konusu olduğunu ve İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi'nin hem telefonla hem de yazılı bir mesajla yardım talep ettiğini söyledi.

Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Biz de elimizdeki bütün imkânları kullanarak, Suriye içindeki kanalları da kullanarak bu İranlı komşularımızın ülkemize intikalini sağladık. Şu anda Hatay'dalar, Türkiye'ye geldiler. İnşallah yakın zamanda da bazı sağlık kontrolleri ve diğer çalışmalar sonrasında İran'a, ülkelerine, ailelerine kavuşturacağız. Bu da bizim için bir gelenektir biliyorsunuz. Geçtiğimiz sene de Libya'da benzer durumlar yaşandığında, değişik milletlerden, Amerikalı, İngiliz, birçok milletlerden bu durumda olanların ailelerine kavuşturulmasında katkıda bulunmuştuk. Tahliye esnasında da 65 farklı ülkeden 10 bini aşkın, insanlık adına, kardeşimizi ülkelerine kavuşturmuştuk. Biz bütün bunları bir insani konu olarak görüyoruz. Bundan sonra da bu tür çalışmaları sürdüreceğiz."