Mümtaz Soysal'a göre, "Bir küfür, anlam yüküyle birlikte ancak bu kadar nezihleştirilebilirdi."
Abone olÇocuklar EMİN ÇÖLAŞAN’dadır patenti. Geçenlerde, Kıbrıs’ta haklılığın savunucularına yüklenenlere kızmış, müthiş bir terim mucitliğinin ürünü olarak hepsine birden “Karen Fogg çocukları” deyip çıkmıştı. Bir küfür, anlam yüküyle birlikte ancak bu kadar nezihleştirilebilirdi. Onlar, AB’ye bir an önce girmek için ne mümkünse yapılmasından yanaydılar.Cumhuriyetin ilkeleri çiğnenmiş, kurumları yıpratılmış, yeminli bekçileri olan askerler zayıflatılmış, Ege’deki çıkarları göz ardı edilmiş, Kıbrıs’taki varlığı tehlikeye atılmış, Anadolu’ya azınlıkçılığın ve ayrımcılığın tohumları ekilmiş, ekonominin geleceği ipotek altına sokulmuş ve Türkiye Avrupa’nın ortak sömürgesi olmaya yönelmiş, hiç mi hiç umurlarında değildi. Seçkin ve geçkin bir hatunla “mektepli aşkı” sürdürmenin gerisinde kendi halklarına ihanetin flörtünü yaşamaktaydılar. O dönem hiç unutulmayacak. Öyle günler boyunca halkının ve anavatanının haklarını korumak için hasta yatağında çırpınan bir devlet adamına çullanmaktan sıkılmayanlar, şimdi de onun ortaya koymak istediği “iyi niyet” önerilerini eleştirmekle meşguldürler. Sanki, üstlerine vazifeymiş, sanki bu işin paralı askerleriymiş gibi. Son önerilerin Rum tarafınca hafife alınacağı, kabul edilmeyeceği yahut kabulün türk tarafını “hep reddedileceği” durumuna sokmak için ağır koşullara bağlanacağı belliydi. Ankara’nın Kırbıs sorununa barışçı çözüm getirmek için çaba harcandığını belirtmek için böyle bir öneriyi desteklediği de. Rum tarafı ve AB ise, “Bırakın bunları da, Annan Planı'nın müzakeresine gelin” diyecekti elbet. Ama daha onlar bir şey demeden ortaya fırlayıp “Bu da bir oyun; Annan Planı'na dönmeliyiz” demek bizimkilere mi düşerdi? Bu ne biçim Karen Fogg çocukluğudur ki, başkalarının görüşlerini savunmaya çabucak ve hevesle soyunuvermektedir? Ama, Karen Fogg çocukluğu AB ve Kıbrıs konuları ile sınırlı değil ki. Bugünlerde “Amerika Süleymaniye olayında pek de haksız değil galiba”yı savunmak modadır. Yakın geçmişte Irak içlerine neden güvenlik harekatı düzenlendiğini, Amerika'nın engellemesi üzerine nasıl sınırlı sayıda subaydan kurulu özel timlerle yetinildiğini ve bütün bunlardan cesaret alan Güneydoğu terörünün niçin baş gösterdiğini düşünmeden, “Artık Irak Amerika'nındır; bizim orada ne işimiz var?” diye konuşmak ve yazıp çizmek şimdi marifet sayılıyor. Kendi ülkesine ve insanına karşı kim ve ne varsa hepsinin çocuğu olmak, adı ancak küfürlerde bulunabilecek bir marifet olsa gerek. Mümtaz Soysal Kaynak: Cumhuriyet