BIST 8.619
DOLAR 34,31
EURO 37,48
ALTIN 3.023,94
HABER /  GÜNCEL

Bunlara itiraz etmeyeceğiz de neye itiraz edeceğiz”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, soruşturma komisyonunun kurulmasının üzerinden 50 gün geçtiği halde bir arpa boyu yol alınamadığını sö...

Abone ol

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, soruşturma komisyonunun kurulmasının üzerinden 50 gün geçtiği halde bir arpa boyu yol alınamadığını söyledi.
CHP Parti Meclisi (PM) Toplantısı Genel Başkan Kılıçdaroğlu başkanlığında başladı. Toplantının açılışında konuşma yapan Kılıçdaroğlu, 17 Aralık Operasyonuna değinerek, “17 Aralık’ta bir şeye tanık olduk. Bir hükümetin bir devleti nasıl soyduğuna tanık olduk. Bütün ayrıntılarıyla bu kamuoyunun önünde duruyor” diye konuştu.
Olay ortaya çıktıktan sonra 19 Mart 2014 tarihinde 4 bakan ile ilgili soruşturma komisyonu kurulsun diye TBMM’ye dilekçe verdiklerini hatırlatan Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“AK Parti’de bir dilekçe verdi. Onlarda bir soruşturma komisyonu kurulmasını istediler ama ilk verdikleri dilekçede rüşvetin ‘r’ si geçmiyordu. Seçimler bitti. AK Parti vermiş olduğu dilekçeyi geri çekti. Çünkü o iç tüzüğe aykırıydı ama TBMM Başkanı iç tüzüğe aykırı bu dilekçeyi işleme koymuştu. Geri çekti. Yerine yeniden dilekçe verdiler. Bu kez yolsuzlukla ilgili iddiaları içeren bütün ayrıntılar bu dilekçede vardı.”
Soruşturma komisyonu kurulmasıyla ilgili görüşmelerin 5 Mayıs 2014 tarihinde başladığını belirten Kılıçdaroğlu, bu görüşmelerin kamuoyu tarafından bilinmemesi için Meclis televizyonun kapalı olduğu gün yapıldığını kaydetti. 5 Mayıs’ta soruşturma komisyonu kurulmasının fiilen başladığını bildiren Kılıçdaroğlu, 12 Mayıs’ta CHP Grubuna soruşturma komisyonunda görev alacak üyelerini bildirilmesi için dilekçe geldiğini ve 15 Mayıs’ta CHP’nin 12 CHP’li üyeyi TBMM Başkanına bildirdiklerini anlattı.

“NEDEN ENGELLENİYOR? FEZLEKELER CHP’Lİ ÜYELERİN ELİNE GEÇMESİN DİYE”
TBMM Başkanı Cemil Çiçek’ten cevap gelmediği için 21 ve 29 Mayıs tarihlerinde tekrar dilekçe yazdıklarını belirten Kılıçdaroğlu, “19 gün geçtikten sonra Meclis Başkanı sizin 9 üyeniz komisyonda görev alamaz. Bunlar düşüncelerini daha önce açıkladılar. Değiştirilmesi gerekir diye bir dilekçeyle yanıt verdiler. Onun üzerine üyelerimizi değiştirdik ve TBMM Başkanlığına dilekçemizi verdik. Şuana kadar üyeler belli değil. Bugün 23 Haziran 2014 komisyonun kurulduğu tarihten bu yana tam 50 gün geçti. 50 gündür bir arpa boyu yol alınamadı. 50 gündür engelleniyor. Neden acaba cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonrasına bu komisyonun kuruluşunu oluşturabilir miyiz? Nerden engelleniyor? Fezlekeler CHP’li üyelerin eline geçmesin diye. Sayın Cemil Çiçek’e soruyorum. O fezlekeleri ne kadar saklayacaksın. Nereye kadar saklayacaksın. Sen acaba bunun hesabını verebilecek misin? Sen TBMM’nin Başkanı mısın yoksa AK Parti’nin mi başkanısın? Neden saklıyorsun? Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Demokratik bulmuyoruz, ahlaki de bulmuyoruz” şeklinde konuştu.

“KOMİSYON ÜYELERİ SEÇİLMEDİ, KİM KASITLI”
Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç’ın 2 Haziran 2014 tarihinde Bakanlar Kurulu’nun ardından yaptığı toplantıda, soruşturma komisyonu için AK Parti’nin neden üye bildirmediğine ilişkin verdiği yanıtları okuyan Kılıçdaroğlu, “Satır satır okuyorum. Arınç ne söylemiş. Diyor ki; ‘Zannediyorum ki bu hafta içerisinde AK Parti Grubu da soruşturma komisyonuna vereceği üyeleri mutlaka bildirmiş olacaktır. Bildirmezse o zaman kasıtlı bir gecikmeden bahsedilebilir. Bunun sorumlusu AK Parti Grubu olur’ diyor. Şimdi Bülent Arınç’a soruyorum. Bildirilmedi, komisyon üyeleri seçilmedi. Kim kasıtlı” ifadelerini kullandı.
17 Aralık Operasyonun ardından iki önemli havuzun ortaya çıktığını belirten Kılıçdaroğlu, birisinin medya havuzu, diğerinin de rüşvet havuzu TÜRGEV olduğunu iddia etti.
TÜRGEV’e bir şirketten 99 milyon 999 bin 990 dolar para geldiğini daha önce açıklamasına rağmen, şimdiye kadar kimsenin çıkıp parayla ilgili bir açıklama yapmadığını kaydeden Kılıçdaroğlu, “Kimse inkar edemiyor. Aksini de söyleyemiyor. Her konuya itiraz eden Recep Tayyip Erdoğan bu konuda neden konuşmuyor. Tam bir yüz karası” dedi.

“SITKI AYAN WİKİLEAKS BELGELERİNDE ADI GEÇEN BİRİSİ”
Kılıçdaroğlu, 26 Şubat 2014’te Başbakan Erdoğan ve Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen telefon konuşmasına ilişkin, “Açık bir rüşvet pazarlığı. 10 milyon dolar yetmez diyor ne söz verdilerse onu ödeyecekler diyor. Şimdi kucağımıza düştüler diyor. Bir babanın oğluna ne kadar rüşvet alacağını söylediği söz. Bir utanç belgesi. Kalkmış meydan meydan geziyor. İnsan biraz utanır” diye konuştu.
Bu konuşma da ismi geçen Sıtkı isimli kişinin Sıktı Ayan isimli bir işadamı olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“Sıtkı Ayan Wikileaks belgelerinde adı geçen birisi. Wikileaks belgeleri üzerinde fazla durmadık. O belgelerde iki ayrı kanaldan doğrulatılan bilgiye dayanılarak Recep Tayyip Erdoğan’ın İsviçre bankalarında 8 ayrı hesabı olduğu söyleniyor. Defalarca söyledik. İlgili yere başvur. Hesabının olmadığını çok rahat kanıtlayabilirsin. Bu konuda benzer bir iddia sayın Baykal için yapılmıştı. Baykal hemen avukatına talimatı verdi. Dilekçe verildi, cevaplar alındı. Ne sayın Baykal’ın ne de çocuklarının İsviçre bankalarında hesabı yok. Recep Tayyip Erdoğan niye böyle bir dilekçe vermiyor. Parayı sevdiğini biliyorum. Harcamamak için çaba harcadığını biliyorum. Ben ona çok açık bir çağrı yapıyorum; Sevgili Erdoğan avukata talimat vermiyorsan sadece şu talimatı ver. İsviçre Bankalarında benim ve çocuklarımın hesabının olup olmadığına dair bir dilekçeyi İsviçre yetkililerine ver. Sana söz veriyorum. Namus sözü o avukatın ücretini ben ödeyeceğim. Yeter ki sen bu dilekçeyi ver. Vermezsen senin de yurt dışında İsviçre bankalarında çalınmış paraların var diyeceğim. Hiç kimse endişe etmesin. Benim sözüm söz. Sen yeter ki talimatı ver. Avukat bulamıyorsan bana yetkiyi ver. Avukatı ben bulacağım. Parasını da ben vereceğim. Seni temize çıkarmak için yapacağım bunu. Eğer temizsen. Kirliysen biliyorum bana yetki vermezsin.”

“YARIN HAKSIZ OLARAK SİZLER GÖREVDEN ALINDIĞINIZDA NEREYE BAŞVURACAKSINIZ”
Parlamentoya getirilen yasalara da değinen Kılıçdaroğlu, idari yargılama kanununda yapılmak istenilen değişikliklere ilişkin, Hukuk Fakültelerine ve Barolara seslendi. Kılıçdaroğlu, “Yarın haksız olarak sizler görevden alındığınızda nereye başvuracaksınız. Mahkemelere değil. Gidip bir diktatör bozuntusunun önünde diz çöküp ona yalvaracaksınız benim kararımı uygula diye. Bunun adı hukuk mu? Hukukun üstünlüğü mü? Her şeye CHP itiraz ediyor. Peki biz bunlara itiraz etmeyeceğiz de neye itiraz edeceğiz. Neden siz çıkıp sesinizi yükseltmiyorsunuz. Bünyesinde hukuk fakültesi olan üniversiteler nasıl bir üniversitedir. Hukuk devletini savunmuyorsanız neden o fakülteleri kapatmıyorsunuz. Nasıl olsa bir kişinin dediği olacak” değerlendirmelerinde bulundu.
Özelleştirme yasasındaki değişiklere değinen Kılıçdaroğlu, beşte bir fiyatına satılan yerler olduğunu ve bunların iade edilmesi gerekirken yeni düzenlemeyle mahkeme kararının geri iade edilmesi yönündeki kararların uygulanmayacağını anlattı.
Soruşturmaların savcı tarafından gizli yapıldığını da hatırlatan Kılıçdaroğlu, dosyalara müdahale edildiğini ileri sürerek, yeni yapılan düzenlemeyle soruşturmalara doğrudan yapılacak müdahalenin suç olmaktan çıkacağını kaydetti.
(İHA)