BIST 9.916
DOLAR 35,18
EURO 36,68
ALTIN 2.970,73
HABER /  GÜNCEL

Bumin'in kaleminden tuhaf bir tablo

Yenişafak yazarı Kürşat Bümin bugünkü köşe yazısında ilginç bir gelişmeye yer verdi. Bumin Radikal ve Hürriyet'in manşetten verdiği bir haberin TBMM arkaplanını araştırdı.

Abone ol

Yenişafak Gazetesi yazarlarından Kürşat Bümin, bugünkü köşesinde "Bu işten bir şey anladıysam 'Arap olayım' ya da (aşağı yukarı aynı şey) 'Devrim Kanunları çarpsın'!" başlıklı yazısında çok ilginç bir gelişmeye yer verdi. Kürşat Bumin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, AB'nin kapısını biraz daha aralamak için Paris'te bulunduğu günlerde, basında yeralan "tuhaf" haberleri mercek altına aldı. Radikal ve Hürriyet gazetelerinin attığı benzer manşetlerden yola çıkıp, hadisenin TBMM'deki arkaplanını araştıran Kürşat Bümin ortaya çok tuhaf; tuhaf olduğu kadar çelişkili bir tabloyu okurlarıyla paylaştı. İşte Bumin'in bugünkü Yeni Şafak'ta yayımlanan yazısı: Bu işten bir şey anladıysam 'Arap olayım' ya da (aşağı yukarı aynı şey) 'Devrim Kanunları çarpsın'! Çok tuhaf, çok acayip bir gelişme ile karşı karşıyayız... Başbakan'ın tam da AB'nin kapısını biraz daha aralamak için Paris'te bulunduğu gün, gazetelerimiz acayip bir haber ulaştırdı: "AKP'den türbana 3 ay hapis" (Radikal, baş sayfa manşeti), "AKP'de türbana hapis endişesi" (Hürriyet) Acayip bir gelişme olduğu muhakkak... Hani Meclis çoğunluğu tek başına AKP'de olmasa, hani hükümet tek başına AKP'li olmasa, "Olabilir, yine bir partinin devrimciliği tutmuş!" deyip kayıtsız kalabiliriz... Ama durum öyle değil ki; Türk Ceza Kanunu'nun TBMM Adalet Komisyonu'nda (aylarca süren) tartışılması sonucunda kabul edilen tasarının 224. maddesi "Şapka Kanunu, Türk Harfleri Kanunu ve Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanunların" koyduğu yasaklarla ilgili cezalar getiriyormuş. "Acayiplik" daha işin başından başlıyor gibi görünüyor. "Gibi görünüyor" diyorum, çünkü inanın, en geniş olarak Radikal'in yer verdiği bu haberden ben hiçbir şey anlamadım.. Eğer anladıysam "Arap olayım" ya da "Devrim Kanunları çarpsın"! AKP madem ki Meclis'te "ezici" bir çoğunluğa sahiptir, o halde bu ekseriyet Meclis Komisyonları'nın oluşumuna da yansımıyor mu? Eğer yansıyorsa, nasıl oluyor da yeni Ceza Yasası TBMM Adalet Komisyonu'ndan "Devrim kanunları" içinde yer alan bu üç kanuna aykırı davrananlar hakkında "hapis cezası" öngörebiliyor? İşin ilginç yanı, söz konusu Komisyon'un başkanı olan Köksal Toptan da (tabii ki AKP milletvekili) Ceza Yasası'na son anda sokuşturulan bu hükümlerden şikayetçi olanların başında geliyor... Toptan, yeni düzenlemeyle cumhuriyet tarihinde konulmamış bir cezanın mevzuata girdiğini ve türbanlı öğrenciye hapis yolunun açıldığını söylemiş. Hadi bakalım; "modern"di, "post modern"di filan diye tartışılırken, "türban"a şimdi de "hapis cezası"! Konuya ilişkin haberi dikkatli bir biçimde birkaç kere okudum. Köksal, "Yanlışlığın, tasarının iyi okunmadan görderilmesinden kaynaklandığını" belirtmiş. Komisyon Başkanı, insanın "kanını donduran"(!) şu açıklamayı da yapmış: "Hatta hükümetin Meclis'e gönderdiği tasarıda bu suça 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası isteniyordu. Alt komisyonda ceza, üç aydan bir yıla kadar hapis şeklinde değiştirildi." Görüyorsunuz; verilmiş sadakamız varmış! Cezanın üst sınırının "müebbet"e varmasına az kalmış... Haberde dikkatimi çeken bir diğer husus da, tasarı Adalet Komisyonu'na geldiğinde, AKP'li Hasan Kara'nın önerge vererek, kisveyle ilgili cezanın çıkarılması yolundaki isteği, Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in bu önergeyi desteklememesi sonucunda kabul edilmemiş. (Ben gazetelerin yalancısıyım!) Amma memleket yani, doğrusu bu kadar olur.... Başbakan tam da sokaklarında kırk iki milletten insanın kırk iki çeşit "kisve" içinde gününü gün ettiği Paris'teyken, gazetelerimizde "Kisvene dikkat et yoksa 3 ay hapis geliyor haaa!" anafikirli bir "yeniden yapılanma" müjdesi! Aslına bakacak olursanız, bu gelişmelerden "türbana 3 ay hapis cezası" sonucunu çıkartmak doğru bir yaklaşım değil, Çünkü biliyorsunuz, söz konusu kanunlardan konumuzu ilgilendiren ikisinin, yani 1925 tarihli "Şapka İktisası Hakkında Kanun" ve 1934 tarihli "Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun"un "türban"la filan yakından uzaktan ilgisi-ilişkisi yok. 1961 ve 1982 Anayasaları'nda kendilerine yer verilen bu kanunlar biraz dikkatlice incelendiğinde, yeni Ceza Yasası'nın öngördüğü "üç ay hapis cezası"ndan korkması-çekinmesi gerekenlerin başında "Türkiye Büyük Millet Meclisi azaları" gelmektedir... Eğer bu konuda yeni bir düzenleme getiren Ceza Yasası yürürlüğe girerse, "TBMM azaları"nın herkesten ve herşeyden önce kendilerine birer "şapka" edinmeleri gerekmektedir.... Edinmeleri de gerekir, çünkü söz konusu yasaya "evet" diyen ve "şapkasız" yakalanan milletvekillerinin "Yasadan haberim yoktu" şeklinde mazeret uydurmalarına kim inanır! İşte böyle.... Eğer anayasalarınızda (hem de "Anayasaya aykırı olduğu şeklinde anlaşılamaz ve yorumlanamaz" kayıt ve şartı altında) "çağdışı" birtakım maddelere yer vermeyi sürdürür, muhtemel bir AB üyeliği konumunda hiç değilse "Avrupa"yı üzerinize güldürecek türden bir- takım hükümleri hâlâ sırtınızda taşımaya devam ederseniz, gün gelir adamın başına "şapka" da giydirirler.... Demek ki herşeyden önce "akıl yolu"na sapmak gerekiyor...