Bülent Ersoy yine boş durmadı "Gırtlağınıza yapışırım!"
Bülent Ersoy, Burcu Esmersoy, Safiye Soyman ve Banu Alkan'ın yeni programları "Dünya Güzellerim" 14 Haziran'da izleyenlerle buluşacak. Öncesinde Ayşe Arman Bülent Ersoy ile konuştu.
Bülent Ersoy, Burcu Esmersoy, Safiye Soyman ve Banu Alkan'ın yeni programları "Dünya Güzellerim" 14 Haziran'da izleyenlerle buluşacak. Öncesinde Ayşe Arman Bülent Ersoy ile konuştu. İşte Ayşe Arman'ın Bülent Ersoy röportajından çok özel satırlar. Ve Diva karşımda, üstelik Hindistan’da karşımda. Kendinizi nasıl hissediyorsunuz? - Valla çok iyi. Türkiye’de zannettim kendimi! O fotoğraf çektirmeler filan, insanlar sokaklarda oluk oluk üzerime geliyor. Pek ilgi görüyorum. E hoşuma gidiyor. Bir de bitmeyen bir macera. Tac Mahal’e gittim, kutsal şehir Varenasi’de Ganj’a girdim, daha ne olsun? Yılan soktu ama biz programa devam... Bu program nereden çıktı? - Efendim, sayın patronumuz Uygar Beyefendi teklifi bana getirdi. Sayın yönetmenim Mustafa Kotan, benim ismimde diretmiş, “İlle de Bülent Hanım olsun!” demiş... Sizin de bir şeyi kabul etmeniz zor... - Tabii, üzerinize afiyet, fevkalade seçiciyim. Bir buçuk ay düşündüm.
Sizi baştan çıkaran neydi? Para değil herhalde... - Yok canım, para için yapılmaz böyle bir şey! Hınzır geldi, yaratıcı geldi. Bir de zor zamanlardan geçiyoruz. Hepimizin gülmeye, biraz da rahatlamaya ihtiyacı var. Yılmış, bıkmış insanlar. Kendini, derdini, memleketi bir süreliğine unutmak istiyor. Bilmem yanılıyor muyum Ayşe Hanımcığım... Yanılmıyorsunuz... - Ben seyahat etmeyi seviyorum. Günümüz trendleri de bu yönde. İnsanlar, ekrana baktılarında hoş ve farklı bir şey izlemek isterler diye düşündüm. “Hadi bavulları hazırla Bülent!” dedim... Kilit insan siz misiniz? - Sizce? Siz kabul etmeseydiniz bu program olmayacak mıydı? - Sizce? Ben, bana gelen teklifleri uykuya yatırırım. Önce kendimle, sonra tavanlarla konuşurum, ne getirir, ne götürür, ne yapar, ne eder... Türk halkının çoğunun görmediği yerler buralar. Belki hiçbir zaman da göremeyecekler. Ama bir düğmeye bastıkları vakit, hiçbir bedel ödemeksizin buralara gelebilecekler. E biz de eğlenceliyiz.
Halkın içine karışıyor musunuz? - Ama ben öyleyim. Halkın içindeki Diva. İçimden geldiği gibi davranırım. Biz çekerken eğleniyoruz, onlar da izlerken eğlenecek. Her yeri bizimle yaşayacaklar. Havalı bir seyahat programı gibi değil yani... - Ne havası hanımefendi? Hijyenik bir ortamda değiliz, affedersiniz ama kokudan gezemiyorum. Müthiş bir coğrafya ama böyle bir yanı da var. İlk gün, “Burun deliklerime acaba ne tıkasam?” diye düşündüm. “Tıpa var mı?” dedim. “Yok” dediler. Ama ben helva da derim, halva da... Her yere uyum sağlıyorsunuz yani? - Tabii. Bukalemun gibiyim...
Biraz da zor bir coğrafya, siz çok da genç değilsiniz. Bir ay yollarda olacaksınız, korkmadınız mı? - Hanımefendi neden korkacağım? Yılandan mı? O da soktu. Allah’tan bir şey olmadı. Ganj’a da girdim, bak hâlâ hayattayım. Evet, birtakım badireler atlatıyoruz... Ama emek olmadan ekmek olmaz!