DSP Eski Genel Başkanı Bülent Ecevit, AB konusunda kazanılan başarının arkaplanında Atatürk olduğunu söyledi. Ecevit, Erdoğan'a ilginç benzetmeler yaptı.
Abone olEski Başbakan ve Demokratik Sol Parti (DSP) eski Genel Başkanı Bülent Ecevit, AB konusunda kazanılan başarının sadece Başbakan Erdoğan'ın başarısı değil, 1960'larda başlayan bir sürecin gerçekleşmesi olduğunu belirtti. Demokratik Sol Parti Okulu, yeni dönem faaliyetlerine bugün yapılan bir toplantı ile başladı. Toplantıya, Eski Başbakan ve DSP eski Genel Başkanı Bülent Ecevit, DSP Genel Başkanı Zeki Sezer ve partililer katıldı. Toplantıda bir konuşma yapan Ecevit, Türkiye'nin iç ve dış gündemine ilişkin açıklamalar yaptı. 17 Aralık'ta Brüksel'de gelinen noktaya, 1960'larda başlayan sürecin adım adım gerçekleşmesiyle gelindiğini belirten Ecevit, "Bu başarı sadece bugünkü Başbakanın başarısı değil, gelişmenin doğal sonucu. Hatta 1960'lardan değil, 1920'den itibaren Atatürk ile başlayan bir süreçtir. Atatürk'ün çizdiği yol, gerçekleştirdiği devrimler olmasaydı, bizi AB'ye alırlar mıydı?" diye konuştu. 17 Aralık Zirvesi'nin ardından Başbakan Erdoğan'ın Kızılay'da yaptığı konuşmaya da değinen Ecevit, "Kızılay'da sadece kendisini övmesi yerine öncelikle Atatürk'ü anması gerekirdi. Fakat bunu aklına bile getirmedi" dedi. Zirvede Türkiye'nin çok daha ileri ölçüde sonuçlar alma hakkı olduğunu ifade eden Ecevit, toplantıların yasak olduğu Kızılay Meydanı'nda Başbakanın uzun uzadıya ve durup dururken diğer partileri kötülediğini belirtti. Başbakanın sadece CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ı kayırdığını dile getiren Ecevit, "Başbakan Kızılay'da devletlerarası büyük bir toplantının maçını değil, Kasımpaşa'da bir maçı değerlendiriyormuş gibi konuştu" dedi. Son bir yıldır bazı köşe yazarlarının, 1978 yılında kendisinin Başbakan olduğu dönemde AB'nin üyelik teklifini geri çevirdiği yolunda yazılar yazdığını da belirten Ecevit, "Bunlar baştan sona yalan. Ben iktidara gelir gelmez AB konusunu ele aldım. En çok ilgilendiğim konu AB idi" diye konuştu. Bu konuda AB yetkilileriyle görüştüğünü ve dış gezilere çıktığını kaydeden Ecevit, AB'nin bu süreçte mali yardımlar konusunda verdiği sözleri tutmadığını söyledi. 1997 yılında Lüksenburg'da AB üyeliği kararı beklediklerini ancak, bu kararın çıkmadığını belirten Ecevit, bunun vatandaşlar üzerinde küskünlüğe neden olduğunu ifade ederek, "Ben de onlara 'AB'den olumsuz karar çıktı diye üzülmeyin. Türkiye önemli bir ülkedir. AB yetkilileri Ankara'ya gelecek ve bize 'buyurun' diyecekler' dedim" şeklinde konuştu. 1999 yılında da Türkiye'nin Helsinki'deki zirveye davet edildiğini ancak Kıbrıs ve Ege konusunda içlerine sindiremeyecekleri bazı konuların masaya getirildiğini bildiren Ecevit şöyle devam etti: "Yaptığımız Bakanlar Kurulu'ndan sonra onlara, 'Kıbrıs ve Ege ile ilgili hususu kabul edemeyiz. Hakkımız olsa da Helsinki'deki toplantı ve yemeğe katılmayacağız' dedim. O gece saat 22.00'de kapımız çalındı ve Chirac'ın özel olarak verdiği uçakla, başta Verhaugen olmak üzere AB'nin yetkilileri geldi. Kıbrıs ve Ege konusunda güvence verdiler. Koşul istemediklerini söylediler. Onun üzerine Helsinki'ye gittik. Eğer Türkiye haklı olduğu konularda hakkını kullanmayı bilirse, hakkı olan şeyi alır. Biz, bunu ispat ettik. Biz, hükümet olduğumuz dönemde AB'den Kıbrıs konusunda hiçbir dayatma gelmedi." Başbakan Erdoğan'ın da bu konuda masadan kalktığını ve bunun sevindirici olduğunu ifade eden Ecevit, ancak bunun ardından hiçbir yenilik gelmediğini savundu. 17 Aralık Zirvesi'nde Türkiye Cumhuriyeti ile müzakere yapılmasına karar verildiğini belirten Ecevit, "Bu zaten verilecek bir karardı. Gecikmeli olsa da sevindirici" dedi. Sınırsız dolaşım ve 25 üye ülkeden birinin itirazıyla müzakerelerin kesilebileceği konuları ile ilgili açıklama yapan Ecevit, "Başbakan masaya vurup çekilecekseydi, kesin sözler alarak geri dönmeliydi" diye konuştu. Kıbrıs konusunda karar vermek için AB'nin hiçbir yetkisi olmadığını belirten Ecevit, bu konuda sadece garantör ülke olarak Türkiye, Yunanistan, İngiltere ve adadaki iki toplumun hakkı olduğunu ifade etti. Irak konusuna da değinen Ecevit, Türkiye'nin Irak'ta sürekli şehit verdiğini belirterek, Kuzey Irak'tan kaynaklanan bölücü terör için iktidarları döneminde etkili tedbirler aldıklarını söyledi. Burada askeri bir birlik konuşlandırarak Kuzey Irak'ta güvenliği sağladıklarını belirten Ecevit, ABD'nin Irak'ı işgalinden sonra buradaki Kürtlerin Türkmenlere saldırmaya başladıklarını söyledi. ABD Başkanı Bush'a 'bölgede Türkiye ile birlikte hareket etmeden hiçbir şey yapamayacağı' mesajını verdiğini belirten Ecevit, "'Bizimle etkili diyalog kurmadan hiçbir şey yapamazsınız' dedim. Ama kendilerine çok güvendiler. Şimdi ise hiçbir şey yapamıyorlar" diye konuştu. Başkanlık sistemi ile ilgili görüşlerini de dile getiren Ecevit, "Başkanlık sistemi çok tehlikeli bir sistemdir. ABD gibi ileri demokrasinin yaşandığı ülkelerin bile dünyanın başına ne belalar getirdiği görülmektedir" dedi. Bugünkü hükümetin adaletsiz bir seçimle iş başına geldiğini vurgulayan Ecevit, "Bununla yetinmiyor, başkanlık sistemini istiyor. Avrupa'da böyle bir şey yok. ABD'de var. Ancak ABD bütün dünyada bu yüzden sorun yaratıyor. Bugünkü hükümet de bu sistemle yöneterek daha keyfi bir yönetim istiyor" şeklinde konuştu. Bu konuda DSP yönetiminden vatandaşların uyarılmasını isteyen Ecevit, "Süleyman Demirel de maalesef bu konuda bugünkü hükümetin görüşünü benimsemektedir" dedi. AB ve ABD'nin Türkiye'yi bölmek ve bir Kürt devleti kurmak istediğini belirten Ecevit, "Şimdi bir de Alevi yurttaşlarımızı ulusal bütünlükten ayırma yolunda bazı tertipler içindeler" diye konuştu. Aslında Sevr Anlaşması'nın yeniden gündeme getirilmek istendiğini belirten Ecevit, "Hükümeti uyarıyorum. Bu oyuna gelmesinler. Yoksa sadece Türk devleti değil Türk milleti de başlarına yıkılır" dedi. Barzani ve Talabani'nin Kuzey Irak'ta tek bir partide birleşerek, daha sonra da Türkiye'nin güneydoğusunda kurulacak olan benzer bir partiyle birleşeceğini ve Kürt devleti kurmak isteyeceklerini ifade eden Ecevit, bu konuda gerekli adımların biran önce atılması gerektiğini dile getirdi. Alevi yurttaşlara da ayrı bir kimlik verdirme konusunda Diyanet İşleri Başkanlığı'nın tedbir aldığını kaydeden Ecevit, "Diyanet yetkilileri, Alevilerin haklı olarak haklarını istediklerini söylüyor. Ancak 'Alevilere özel hak tanırsak, diğer tarikatlar bundan rahatsız olur ve üstesinden gelemeyiz' diyor. Alevilik bir tarikat değildir. Aleviler kurucu bir unsurdur. Demokrasi, laiklik gibi konularda önemli katkıları olmuştur. Alevilere hakları olan yer verilmelidir. Aleviler bu oyuna gelmezler. Ama özellikle yurt dışında etkide kalanlar olabilir. Ancak Aleviler bu ülkenin kurucu unsuru olduklarının bilincindedirler ve bu oyunlara gelmeyeceklerdir" şeklinde konuştu. Toplantıda bir konuşma yapan DSP Genel Başkanı Zeki Sezer de, AB'den müzakere tarihi alınması konusuna değinerek, "Birileri Türkiye'de bayram havası estirmeye çalışıyor" dedi. Türkiye'nin gerçeklerinin gizlenmeye çalışıldığını ifade eden Sezer, 6 Ekim'de yayınlanan İlerleme Raporu'nda da benzer bir havanın oluşturulduğunu belirterek, "Görüldü ki o rapor, tehlikelerle, tuzaklarla dolu. Bugün de aynı şeyi yapıyor. Kuzey Kıbrıs'ı yok sayarak büyük yanlışlara imza attığı görülecek" diye konuştu.