BIST 9.725
DOLAR 35,20
EURO 36,75
ALTIN 2.968,40
HABER /  POLİTİKA  /  AK PARTİ

Bülent Arınç'tan Ekrem Dumanlı açıklaması

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 14 Aralık operasyonu sonrası Ekrem Dumanlı ve Hidayet karaca'nın tutuklanması talebine ilişkin çok kritik bir açıklama yaptı.

Abone ol

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 14 Aralık operasyonu sonrası Ekrem Dumanlı ve Hidayet Karaca'nın tutuklanması talebine ilişkin açıklamasında 'Tutuksuz yargılanmaları gerektiğini' söyledi.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, '14 Aralık' operasyonu kapsamında gözaltına alınan ve mahkemeye sevk edilen kişilerin tutuksuz yargılanmaları gerektiğini söyledi.

Arınç, Hür Dava Partisi Başkanı (HÜDA-PAR) Zekeriya Yapıcıoğlu ile yaptığı görüşme sonrasında basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Bülent Arınç, kendisine yöneltilen 'çözüm süreci' ve '14 Aralık operasyonu' sorularına önemli cevaplar verdi.

"TUTUKSUZ YARGILANMALILAR"

Başbakan Yardımcısı Arınç, 14 Aralık operasyonuna ilişkin, gözaltına alınan Ekrem Dumanlı ve Hidayet Karaca için, isim vermeden de olsa, bir hukukçu gözüyle 'Tutuksuz yargılanmalarının daha doğru olacağı'nı, dizi çekmek ya da kitap yazmak gibi olaylarda tutuksuz yargılama yapılması gerektiğini, bunun kendi şahsi kanaati olduğunu, bu fikri belirtirken de herhangi bir eski ilişki ya da bağlantının etkisinde olmadığını dile getirdi. 

İşte Arınç'ın o açıklamaları:

Arınç,  bir gazetecinin, "14 Aralık operasyonu sorguları gece yarısı tamamlanmasına rağmen henüz mahkemeye sevk olmadı? Hukukçusunuz, terör suçlaması için bu suç delilleri sizce yeterli mi?" sorusuna önce 'Sizler gördünüz mü delilleri, ben görmedim" diye cevap verdi. Başka bir gazetecinin 'Avukatlar açıkladı' ifadesinin ardından 'Avukatların açıklaması yanlı olabilir' diyerek şöyle devam etti:

"AVUKATLARIN AÇIKLAMASI YANLI OLABİLİR"

Avukatların açıklaması yanlı olabilir ben suç delillerini görmedim. Bizler ilkeli siyaset yapmayı tercih eden insanlarız. Bu kişilerin neyle suçlandığı konusunda kısmen bilgimiz var. Bu bilgiler bize Bakanlar Kurulundan sonra geldi : Tahşiyeciler diye bir grup çıkmış, Risale-i Nur'u farklı yorumlamışlar. Bulundukları yerde bir arama yapılmıs bazı silah ve el bombaları tespit edilmiş, parmak izlerinin kendilerine değil polislere ait olduğu yönünde iddialar var. 

"HANGİ DELİLLER VE BELGELER VAR BİLMİYORUM..."

Hangi deliller ve belgeler var bilmiyorum, bilmeme de gerek yok. Hemen hemen 6 yıldır Türkiye'de bu tür davalar var.Emekli ya da muvazzaf askerler, gazeteci ya da başka meslekten insanlar tutuklandılar. 5 yılı aşkın tutuklu kalanlar oldu. Kim ne derse desin, ben avukatım ve siyasi davalarla ceza davalarını çok üstlendim...

Benim söylediğim geçmişten beri aynı. O da, tutuklamanın istisnai olduğudur. Bir insanı bir gün bile şahsi hürriyetinden uzak tutmak doğru değildir. Şimdi burada ellerindeki delil nedir bilmiyorum, ne kadar ciddidir bilmiyorum, ne kadar ağırdır bilmiyorum ama konuşulanlara bakarsak tutuklamanın istisnai olması lazım. Yani tutuksuz yargılanmalarının ben şahsen daha doğru olacağını düşünüyorum. Tutuksuz yargılanmaların Türkiye'nin adaleti bakımından veya halkın vicdanını tatmin etme bakımından daha uygun olacağını şahsi olarak ifade edebilirim.''

"TUTUKLAMA İSTİSNAİDİR, TUTUKSUZ YARGILANMAK ESASTIR"

Hepimiz hak arama konusunda görevlerimiz oldu. Çok ceza davası üstlendim. Benim söylediğim şudur: Tutuklama istisnaidir, tutuksuz yargılanmak asıldır.

"KİTAP YAZMAK, DİZİ ÇEKMEK GİBİ OLAYLARDA TUTUKSUZ YARGILAMAK GEREKİR"

Cürmü meşru tarihinde ağır bir suç işlenmesi halinde (Rahmetli Yasin Börü olayında olduğu gibi) tutuklamazsanız insanlığa ve hukuka karşı suç işlemiş olursunuz. Ancak bunun dışında; kitap ya da dizi yapmak gibi olaylarda tutuksuz yargılanmalıdır.

"BİR İNSANI BİR GÜN BİLE HÜRRİYETİNDEN UZAKTA TUTMAK DOĞRU DEĞİLDİR"

Bir insanı bir gün bile şahsi hürriyetinden uzakta tutmak doğru değildir, Deliller nedir bilmiyorum, tutuklamanın istisnai olması lazım. Tutuksuz yargılanmalarının daha doğru olduğunu düşünüyorum. Tutuksuz yargılanmanın esas olması lazım.

"HDP ZORAKİ TERCİHTİR"

Bülent Arınç’a, çözüm süreci, HDP heyetinin Çarşamba günü İmralı’ya gittiği yönündeki iddilar, bir diğer Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın nihai çözümün seçimden önce gerçekleşeceği yönündeki açıklamaları soruldu.

"Akdoğan’ın sözleri için, "Güzel bir temenni, Başbakan Yardımcısı arkadaşımla birbirimizin sözlerini yorumlamayız. Takip edelim" diyen Arınç’a, HDP’nin, sürecin başka kurumlarla yürütülmeye çalışıldığı ve böylelikle kendilerinin saf dışı bırakılmak istendiği yönünde eleştirisi olduğu belirtildi. Arınç ise şöyle yanıtladı: 

"KÜRT HALKININ TEK TEMSİLCİSİ HDP DEĞİLDİR"

"Böye bir eleştiri duymadım ama yapıyorlarsa isabetli yolda olduğumuzu gösterir. Kürt halkının tek temsilcisi HDP değildir. Kürt kardeşlerimiz siyasi tercihlerini farklı şekilde ortaya koyarlar. Birinci tercih AK Parti, ikinci tercih HDP olabilir. Eğer onların tehdit ve baskıları olmasa, diğer siyasi yapılar da Kürt kardeşlerimizin tercihi olacaktır.

"HDP, BDP VE DBP MATRUŞKA GİBİLER"

HDP, BDP ve DBP, matruşka gibiler. Bunlar Kürt kardeşlerimizin tercihleri değil, zoraki tercihleridir. Bir kısmı tercih edebilir ama çoğunlukla böyle değildir.

"BİZ BÜTÜN MEŞRU LEGAL PARTİLERİ DİKKATE ALMAK ZORUNDAYIZ"

Biz bütün meşru, legal partileri dikkate almak zorundayız. Dün Kemal Burkay beyfendiye nasıl gittiysem bugün de Hüda-Par’a öyle geldim. Bu partiler siyasetin dilini kullanıyorlar ama HDP silahla, şiddetle arasına mesafe koyamamış bir partidir. HDP’yi ve milletvekillerini, siyasi güç olarak çözüm sürecinin içerisinde önemli bir noktaya oturtmak istiyoruz ama onlar şiddeti, silahlı kavgayı reddetmediği sürece bu farklı olacaktır.

"ONLARA DÜŞEN GÖREV İMRALI'YA GİTMEK"

Onlara düşen görev, sadece İmralı’ya gitmek, talimatı kurye olarak Kandil’e götürmek ve oradan gelecek lafları burada birkaç kişiyi aktarmaktan ibaret olmamalı. Herkes işini iyi yapacak ve çözüm için elini taşın altına sokacak..."