BIST 9.725
DOLAR 35,20
EURO 36,75
ALTIN 2.968,40
HABER /  POLİTİKA

Bülent Arınç'tan bomba seçim çıkışı! Arınç'tan MHP Lideri Devlet Bahçeli'yi çıldırtacak sözler...

TBMM eski Başkanı Bülent Arınç, Cumhurbaşkanlığı seçimini Erdoğan'ın kazanmaya yakın isim olduğunu belirterek, "Muhalefet bu dağınıklıkla giderse cumhurbaşkanlığı seçiminden netice alamaz" dedi. Arınç asıl bombayı ise MHP lideri Devlet Bahçeli'ye yaptığı gönderme ile patlattı. Arınç, "Bizim dava arkadaşlığımızı, başkalarının mafya liderleriyle bir aradaki fotoğraflarına bakarak değerlendirmeyin" dedi.

Abone ol

AK Parti'nin kurucularından TBMM eski Başkanı Bülent Arınç, MHP'lileri ayağa kaldıracak bir çıkışa imza attı. Yarım asırlık siyasi hayatında TBMM Başkanlığı, Başbakan Yardımcılığı, beş dönem milletvekiliği yapan ve halen AK Parti üyeliği devam eden Arınç, DW Türkçe'ye seçimleri ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'la olan ilişkilerini anlattı.

Erdoğan seçimi kazanmaya yakın isim

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın üçüncü kez aday olabileceğini düşünen Arınç, "Cumhurbaşkanlığı seçiminde ben Sayın Erdoğan'ın seçimi kazanmaya çok yakın olduğunu görüyorum" deyip ekledi: "Çok zor bir seçim olduğunu söylemeli..."

5 lider Kılıçdaroğlu'nu yalnız bırakıyor

Resmi enflasyonun yüzde 80, gayrı resmisinin 180 olduğunu ifade eden Arınç, muhalefetin ise "bu dağınıklıkla giderse cumhurbaşkanlığı seçiminden netice alamayacağını" savundu. Bülent Arınç, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun çabalarının diğer liderler tarafından desteklenmediğini söylüyor.

Bahçeli'nin Çakıcı fotoğraflarına gönderme!

Cumhurbaşkanı Erdoğan'la ilişkisini de "Bizim dava arkadaşlığımızı, başkalarının mafya liderleriyle veya suç örgütü liderleriyle bir aradaki fotoğraflarına bakarak değerlendirmeyin" diyor. Arınç'ın bu sözlerle son dönemde Alaattin Çakıcı başta olmak üzere bazı isimlerle fotoğrafları eleştirilen MHP lideri Devlet Bahçeli'ye yaptığı bu gönderme yeni bir kavganın kapısını araladı.

Erdoğan'dan hangi görevi istedi?

Seçimden sonra Kabine'de bakan olarak yer alıp almayacağı sorulan Bülent Arınç, "Sayın Cumhurbaşkanımıza da söyledim. Yapılacak görevler var. Bu görevleri hiçbir unvan beklemeden dahi yapmak isterim" dedi. "Nedir onlar?" sorusuna Arınç, "Onlara girmem. Belli yerler mesajı alırlarsa onları da konuşuruz. Sadece benim yapabileceğim işler var. Yapmam gereken işler var" dedi. Arınç'ın Erdoğan'dan hangi görevi istedi ve sadece kendisinin yapacağı işin ne olduğu merak konusu oldu. İşte Bülent Arınç röportajının çarpıcı bölümleri...

Seçimin erkene alınmasının nedeni...

- Partinizin ve içinde bulunduğu ittifakın mevcut politik atmosferdeki tavrı ile seçime girmesi halinde nasıl bir sonuç elde edeceğini bekliyorsunuz?
- Bu seçimde Haziran ayının uygun bir tarih olmadığı anlaşıldı. Ben buna tarihlerin uyuşmaması sebebiyle erkene alınmış bir seçim olarak bakıyorum. Belki ikincisi de şu olabilir, sayın Cumhurbaşkanının üçüncü defa seçilmesine karşı bir kampanya yürütülüyor. Bunu da boşa çıkarmak amacıyla işte Haziran'dan önce yapılacak bir seçimle Cumhurbaşkanımızın tekrar aday olma ihtimali kendiliğinden kuvvet kazanacak. Seçimin erkene alınması bu tartışmaları sona erdirmek adına da faydalı olabilir.

Millet İttifakı yenilgiye zemin hazırlıyor

- Ben Sayın Erdoğan'ın bunu düşündüğünü zannetmiyorum. O çünkü üçüncü defa da belli şartlar oluştuğunda tekrar aday olabileceğini zaten baştan kabul ediyor. Üçüncü kez adaylık tartışmasını muhalefetin, yani Millet İttifakı'nın muhtemel bir yenilgiye karşı zemin hazırlama amacıyla çıkarıldığını düşünüyorum.

-Siz hukukçu kimliğinizle Cumhurbaşkanı'nın üçüncü kez seçilmesine yönelik tartışmaya ne diyorsunuz?
- Bu tartışmayı yersiz buluyorum. Diyelim ki bir itiraz vaki oldu. Bu itiraz hakkında herhalde Yüksek Seçim Kurulu karar verecek. Yüksek Seçim Kurulu'nun da "aday olabilir" şeklinde bir karar vereceğine ben bugüne kadarki kararlarına bakarak ikna oluyorum. Dolayısı ile muhalefet de "olamaz" diyerek itirazını son noktaya kadar götürmesin, seçimlerde de mücadelesini tam yapsın. Yani pehlivanın yenileceğini anlayınca bahane bulmasına gerek yok. Er meydanına çıkıp üçüncü defa da beşinci defa da olsa "ben seninle mücadele edeceğim" derlerse halkta ayrıca bir güven oluşturur.

'Diploma savaşı' gibi olur

- Yıllardan beri süren bir diploma tartışması var ama artık o konulara bile girmiyorlar. Bu da onun gibi bir tartışma gibi geliyor bana. Geçmişte yaşadığım bir tecrübemi anlatayım. Sayın Ahmet Necdet Sezer'in görev süresi Mayıs 2007'de bitiyordu. Ağustos ayına kadar, fazladan Cumhurbaşkanlığı yaptı. TBMM Başkanı olarak göreve benim vekalet etmem gerekiyordu. Bugün seçilme tartışması yapanlar, o günlerde bunu dile getirmedi. Ben birkaç defa gündeme getirdim, sonra "makamda gözü var" diyecekler diye utandım.

Millet İttifakı daha çok vekil çıkaracak

-Muhalefet Nisan ayının başındaki bir seçime onay vereceklerine, bu yönde oy vereceklerini söylüyor. Siz buna nasıl bakıyorsunuz?
- O maksatlı ama... Eski, yani mevcut sistemle seçime gidelim, yenisi sonra yürürlüğe girsin istiyorlar. Cumhur İttifakı'nın bunu kabul etmesi mümkün değil. Bence Mayıs ayı içerisinde bir seçim olma ihtimali çok yüksek. Cumhurbaşkanlığı seçimini ve milletvekili seçimini ayrı mütalaa edeyim. Milletvekilliği seçiminde bir yıldan bu yana takip ettiğim kadarı ile Millet İttifakı'nın daha fazla milletvekili çıkarabileceği, ama bu sayının hiçbir zaman 320 - 330'u aşmayacağı şeklinde bir kanaat var. Yani kritik sayı olan 360'ı geçmiyor. Bu sayıyla Millet İttifakı'nın parlamentoda etkinlik sağlaması mümkün değil, Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybettiği takdirde.

Önemli olan Cumhurbaşkanlığı seçimi

- Ayrıca son zamanlarda AK Parti'nin oyunu yükselttiğini gösteren anketler de var. Ama önemli olan bence Cumhurbaşkanlığı seçimi, çünkü yeni sistemde Cumhurbaşkanı yürütmenin başı. Cumhurbaşkanlığı seçiminde ben Sayın Erdoğan'ın seçimi kazanmaya çok yakın olduğunu görüyorum. Çok zor bir seçim olduğunu söylemeli. Millet daha rahat nefes alabileceğine inanırsa, Sayın Erdoğan'ın yaptıklarını alkışla karşılarsa bunun oya döneceğini hepimizin bilmesi lazım. Millet geçmiş hizmetleri sebebi ile Sayın Erdoğan'ı seviyor, "O güzel işler yaptı. İsterse yine güzel işler yapar. Biz ona güveniyoruz" diyen ciddi bir kitle var. Birtakım yeni destekler ile veya yeni icraatlar ile 51'in üzerine çıkaracağına ben şahsen inanıyorum.

Kılıçdaroğlu tek başına çaba gösteriyor

- Tabii Tayyip Bey'in bu kadar güçlenmesinin halkla yeniden güçlü bir lider konumunda görünmesinin ve bir sebebi de şu: Millet İttifakı henüz adayını tespit edemedi, aday konusuna hâlâ giremiyorlar kendi aralarındaki konuşmalarda. Ve son dönemleri de kendi içindeki tartışmalarla geçiyor. Oy oranı ne olursa olsun oradaki altı liderden bazıları işi birbirlerini rencide edecek sözler söylemeye kadar götürüyorlar. Sayın Kılıçdaroğlu'nun tek başına çabası, diğer liderler tarafından çok açık bir şekilde desteklenmiyor.

Enflasyon yüzde 80değil yüzde 180

- Siz yaklaşık 1,5 sene önce katıldığınız bir televizyon programında telefon ile bağlandığınızda dindar seçmenin ekonomik koşullar kötüleştiğinde nasıl tepki verebileceğini tariflemiştiniz, bir hac ziyaretine giderken karşılaştığınız bir örnek üzerinden.
- Hamaset ile bu iş olmaz. Çok açık. Resmi enflasyon yüzde 80, gayrı resmisi yüzde 180 yani bu çok açık.

KHK'lılar ve annesi hapisteki hasta çocuklar

-Mevcut sistemde bir revizyon ihtiyacı var mı sizce?
- Yahu onu kendileri düşünsün canım. Ben Cumhurbaşkanı mıyım? Cumhurbaşkanlığı seçimini bu hale getirenlerin neyi düşünerek yaptıklarını hâlâ anlayabilmiş değilim. Onu düzeltecek zaman önümüzdeki beş aylık zaman değil. Gerçekleri görmemiz lazım. Yani KHK'lılar konusu, adli yargılamalar konusu. Annesi içeride, çocuk dışarıda hasta... Ölenler, ölmek üzere olanlar. 84 yaşına gelmiş 21 tane hastalığı var üstünde, hâlâ cezaevinde kalmaya devam edenler. Bütün bunların acılarını da görüp onlara da şefkatle yaklaşacak bir planlama veya bir organizasyon yapılabilirse bu iş yüzde 100 kazanılır.

-Beş ayda bu mümkün mü sizce?
- Beş günde bile mümkün. İklim değişikliği, üslup değişikliği, yerine göre kadro değişikliği, yapılacak işlere şöyle bir fiske vurmak bile milletin ümidini toplayabilir.

'Erdoğan istemiyor' diye eleştirmedi

-Sahada görecek miyiz sizi? Bir de iklim değişikliği dediniz. AK Parti şu anda MHP ile BBP ile resmi olarak, Vatan Partisi ile de gayrı resmi olarak bir ittifakın içinde. AK Parti kurucusu olarak içinize siniyor mu bu ittifak modeli?
- Şimdi bu soruya ben cevap vermemiş olayım. Çünkü Sayın Cumhurbaşkanımız Cumhur İttifakı'nı çok önemsiyor. Buna yönelik eleştirileri arzu etmiyor. Ben de onu seven bir insan olarak yani methetmediğim, övmediğim kişileri de şu anda eleştirmemek durumundayım. Sahalara dönmeyeceğim. Ben beş dönem, 20 sene milletvekilliği yaptım. Beş sene TBMM Başkanlığı yaptım. Yedi sene Başbakan Yardımcılığı yaptım. Şimdi bana tekrar ilkokul öğrencisi gibi gel milletvekili ol demek, iyi insanların gönlünden geçendir de ben böyle bir şeyi düşünmem.

Yeniden Kabineye girmek ister mi?

-Partinizin seçimi kazanması halinde kabineye girmeyi düşünür müsünüz?
- Ben kabineye girmeyi, şunu bunu falan düşünmem. Sayın Cumhurbaşkanımıza da söyledim. Yapılacak görevler var. Bu görevleri hiçbir unvan beklemeden dahi yapmak isterim.

-Nedir onlar?
- Onlara girmem. Belli yerler mesajı alırlarsa onları da konuşuruz. Sadece benim yapabileceğim işler var. Yapmam gereken işler var. Bunlar için bir görev tevdi ederlerse başım gözüm üstüne. 

HDP neredese itirafçı konumunda!

-Ekrem İmamoğlu'nun mağdur edilme ihtimalinden söz ettiniz. İmamoğlu'nun yanı sıra bir yandan da Selahattin Demirtaş yedi yıldır hapiste. Bir siyasi kimliği olan birisinin bu kadar uzun süredir hapiste olmasını doğru buluyor musunuz? Ayrıca HDP'nin kapatılma davasına yönelik değerlendirmenizi merak ediyorum.

_ HDP hukuki yönden kapatılabilir. Onlar da zaten "bizi kapatın" ne bekliyorsunuz diye neredeyse itirafçı durumuna düşmüşler. Ama siyasi yönden aynı çizgide 10 tane parti kapatılmış, hiçbir faydası olmamış. Biz bunun tamamen ortadan kalkması için 2010 yılı referandumunda madde koydurduk. HDP kapatılmayı istediği için o tarihte oylamaya katılmadı. Ben dört tane partisi kapatılmış bir insanım. Fazilet kapatıldı hiçbir günahı yok, Refah kapatıldı hiçbir günahı yok. MSP 12 Eylül'de kapatıldı. Bir de Milli Nizam var. AK Parti de 1 oy farkı ile kurtuldu. O yüzden bunu faydasız görüyorum. Ama ille kapatılsın diyen siyasetçiler var. Şimdi beş ay sonraki bir seçimden bahsediyoruz. Seçim sürecinin başladığı tarihlerde Türkiye'de herhangi bir parti kapatılmamış bugüne kadar.

Bazı aklı evveller için söylüyorum

- Bu HDP'nin de kapatılmayacağı anlamına gelmez. İsterlerse kapanır. Ama yahu hukuk varken siyaseten neden düşüneceğiz? Aklı evveller için söylüyorum. Mevzu bahis olan bir partidir. O parti altı milyonu temsil ediyor. Yerine göre beş milyon, yerine göre yedi milyon. O zaman siyasi olarak verilen karar o partinin idamı ise o kitlenin de geleceğini, orada milletvekilliği yapanların da geleceğini, onların temsil ettiği misyonun da geleceğini bence Anayasa Mahkemesi'nin üyeleri düşünecektir. Kaldı ki 10'a 5 ile ancak kapatılabiliyor bir siyasi parti. Onu da biz getirdik. Nitelikli çoğunluk yaptık. Parasına el kondu, bu tedbirdir. Parasına el kondu demek kapatılacağı anlamına gelmez.

Demirtaş için konuşmak istemiyorum

- Selahattin Demirtaş 7 yıla yakın süredir hapiste…
- Valla o bahsettiğin isimle ilgili ben şöyle konuşmak istemiyorum. Çünkü bir televizyon programında uzun tutukluluktan mağdur olanların durumunu anlatırken bu ismi gazeteci arkadaşlar bana sorunca onlar hakkında söylediklerimden ötürü önce Bahçeli, arkadan sayın Cumhurbaşkanı beni itham eden konuşma yaptılar.

-O süreçten sonra Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyeliğinden istifa etmiştiniz…
- Ben bu şartlar altında istişare kurulunda bulunamam, ayrılıyorum dedim. İstifa dilekçesini gönderdim. Şimdi tekrar hedef olmayı arzu etmem. Ama bir ironi yapayım. O dediğin şahısla ilgili olmayan bir kanaatimi söyleyeyim. O da mesela Alaattin Çeliktaş diye biri olsun. O da diyelim ki Çemizgezek Cezaevi'nde yatanlardan birisi. Eğer hakkında kesinleşmiş bir mahkumiet hükmü yoksa mutlaka tahliye edilmelidir diye düşünüyorum.

Sinan Ateş cinayeti siyasi mi?

-Gündemde Sinan Ateş cinayeti var. Partinizin en güçlü ortağı MHP'nin içinde bir bazı isimler Sinan Ateş cinayeti ile ilgili itham ediliyorlar. Cinayet, MHP içinde de tepki çekti, istifa edenler var. Bir yandan da Cumhurbaşkanı'nın bu konunun çözülmesi ile ilgili adım attığı belirtiliyor. Siz bu cinayeti nasıl yorumluyorsunuz? Bu adli vaka mı?
- Bu bir siyasi suikast mi? Bir defa bu çok alçakla işlenmiş bir cinayettir. Özellikle eşi ve iki tane kız çocuğu ile fotoğraflarını görünce fevkalade üzüldüm. O kız çocuklarının babasız kalmalarından kahpece bir cinayetle kasten öldürülmesinden fevkalade üzüntü duydum. Yapabileceğim tek şey onun hakkında bir Fatiha okumaktı, Yasin okumaktı. Bunu da yaptım. Bunun dışında bir yorum yapmayı çok şeyler bilsem de doğru bulmam. Çünkü birilerinin hedefi olmak istemem. Ama bu konuda benim, yani samimi olarak duyduğum kadarı ile Sayın Cumhurbaşkanı da fevkalade üzülmüş, neye mal olursa olsun bu işin bütün yönleri ile araştırılmasını istemiş. Kendisinin, Sinan Ateş'in ailesiyle görüştüğünü ifade ediyorlar. Belki de belli bir projenin sonucu olarak öldürüldü. Kızlarının hatırına, eşinin hatırına bu cinayetin sonuna kadar aydınlatılması lazım. Cumhurbaşkanımızın talimatının "Bu olayı aydınlatacaksınız" şeklinde olduğunu çok yakınlarından duydum, bu da beni çok mutlu etti. Erbakan Hoca, karşı tarafta kendi aralarında bir tartışma olur da bize bir şey sorarlarsa "Onlar birbirlerini bizden iyi tanırlar ve genelde iki taraf da doğru söyler" derdi. Ben de Erbakan Hocamızın sözüne uygun olarak, o taraftaki tartışmalara katılmak istemiyorum.

Bizim kardeşliğimiz deyip Bahçeli'ye taş attı

-Bu arada Ağustos ayında Cumhurbaşkanı ile birlikte kürsüye çıktınız Manisa'da, çok uzun bir zaman sonra…
- İki dakikalığına.

-Aranızdaki buzlar eridi mi? Helallik istemiştiniz çünkü sonra bir görüşmeniz oldu mu?
- Ben 1978'den beri Tayyip Bey'in gerçek dava arkadaşıyım. Aynı ideal için birlikte omuz omuza çalıştık. Allah rızası için siyaset yaptık. Milletimizin önünü, bahtını açmak için gayret ettik. Bizim dava arkadaşlığımızda hep güzel şeyler vardır. Evet, beni çok kıran, üzen bir konuşma yaptı. Ama biz birbirimizi her zaman bağışlayabiliriz. Bunun yolunu, yöntemini bilen insanlarız. Bizim dava arkadaşlığımızı, başkalarının mafya liderleriyle veya suç örgütü liderleriyle bir aradaki fotoğraflarına bakarak değerlendirmeyin. Dava dediğimiz şeyin aslını, biz kardeşler olarak bugüne kadar bilerek ve isteyerek uyguladık.