BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,03
ALTIN 3.006,95

Bülent Arınç'a cevap

Bülent Arınç'ın dün yaptığı açıklama, son birkaç yıl içinde sergilediği ümitsiz eylemler dizisinin sonuncusu oldu.

Bülent Arınç'ın dün yaptığı açıklama, son birkaç yıl içinde sergilediği ümitsiz eylemler dizisinin sonuncusu oldu. 

Doğrusunu isterseniz, kabul edilemez suçlarını hatırlattığım yazıdan sonra bir açıklama yapmasını bekliyordum. Ancak gelecek açıklamanın bu kadar düzeysiz ve seviyesiz olmasını beklemiyordum.

"Mektup olayına atlayan biri var. Süleyman Özışık. Trolden de beter" diye başlayan TBMM antetli kağıt üzerine yazdığı açıklamaya, benim 2012 ve 2013 yılında Fetullah Gülen'i öven birkaç twit mesajımı da iliştirerek şunları söylemiş:

Ey Süleyman Özışık!

Hem Fetö'nün a'dan z'ye tüm etkinliklerinin müdavimi olup, internet sitelerinden fotoğraflarına kadar her şeyin reklamını yapmışsın, hem de kalkıp beni diline dolamaya çalışmışsın. Ama işte görülüyor ki beni diline dolayacağım derken, geçmişin ayaklarına dolandı. 

Yahu biraz olsun utanmaz mısın bayım?!

Evet, aslında utansa bu "bayım", utanma hasletine sahip olsa yazmaz. Ama demek ki onun ve onun gibilerin şahsım üzerinden gizlemek istedikleri kripto bir tarafları var. Belki de açığa çıkmamak için şahsımı hedef gösterip "güya" hedef şaşırtıyorlar"

Açıklama böyle...

Yıllar yılı bu ülkede pek çok makamda oturan bir "zat", bula bula 2012 ve 2013 yıllarında yazdığım bir kaç twit üzerinden beni kripto ilan edip affedilmez suçlarını perdelemeye çalışıyor.

Dibin de dibine vurmak böyle bir şey sanırım.

İzin veririrseniz bu noktadan sonra bu zatın şahsına seslenerek cevap vermek istiyorum.

Sayın Arınç...

Bir çocuğun oyuncak bebeğine sarıldığı gibi, benim 2012 ve 2013 yıllarında yazdığım twitlere sarılmak sizi ziyadesiyle gülünç duruma düşürmüş.

Çünkü ben, AK Parti ile Gülen örgütü arasında "dershane" tartışması başladığı andan itiraben, yani 17/25 Aralık'tan çok önce, yani Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte bu yapıya savaş ilan etmiş biriyim,

Bir de size bakalım...

2014 yılının şubat ayında, yani 17/25 Aralık darbesinden 2 ay sonra, Erdoğan'ı darbeyle indirip hapse atmak isteyen Fetullah Gülen hakkında bakın neler söylüyorsunuz:

"Fethullah Gülen'i Hocaefendi'yi tartışmanın merkezinden çıkarmak gerekiyor. Ona olan saygım da halen devam ediyor. Bugüne kadar ki öğretisiyle, konuşmasıyla, yaşantısıyla ve tarzıyla Hocaefendi'yi bir kenara koymak ve onun üzerinden bir şeyler yapmamak gerektiğini düşünüyorum."


Devam...

Zaman gazetesine el konulmasından sonra Fetö medyasını savunduğunuz 2014 tarihli açıklamanız:

"Bizzat cemaatin çıkardığı bir gazete ve bunlar belli bir şekilde de satılıyor. Takdir ediyoruz, okuyoruz. Benim de halen evime geliyor, abonesiyim, aboneliğimi de kesmedim. 'Neler yazıyorlar, bir bakalım' diye biz de okuyoruz."

Devam...

"Bu yapıya silahlı terör örgütü deniliyor. Sizin görüşünüz nedir?" diye soran Fetö medyasına bağlı muhabire verdiğiniz cevap: "Hani silahlı terör örgütü, silahlar nerede?" 

Devam...

CNN Türk'teki açıklamanız:

"Yapılan operasyonları ve yaşanan tutuklanmaları izlediğimde... Hani imkanım olsa cübbemi giyip bu kişileri mahkemede savunacağım!"

"Gelin nemrudu birlikte devirelim" diyerek Erdoğan'a hakaret ve tehdit yağdıran, MİT tırları operasyonu ile devletin mahrem bilgilerini dünyaya servis eden Can Dündar isimli haini savunduğunuz günleri bilmem hatırlatmama gerek var mı?

Bize geçmişinizi unutturamazsınız Sayın Arınç!

Siz, 15 Temmuz'daki darbe girişiminde bile Fetö'ye tek laf edememiş birisiniz. Ancak 18 Temmuz'da "Bunların terör örgütü olduğunu yeni yeni anlıyorum. Bana ahmak diyebilirsiniz" demiş birisiniz.

Siz, 15 Temmuz şehitlerinin ve gazilerinin evlerine gidemeyen, sokakta başı dik gezemeyen, halkın nazarında özgül ağırlığı dibe vurmuş birisiniz.

Allah beni sizin durumunuza düşürmesin!

2012-2013 yıllarındaki twitler üzerinden açıklama yaparak ve beni twitter'da engelleyerek size sorduğum sorulardan kaçamazsınız!

Tekrar soruyorum, cevap verin Sayın Arınç:

17/25 Aralık sonrası  çıktığınız TV programı sonlandıktan sonra kameranın kayıttan çıktığını sanıp çevrenizdekilere, "Merak etmeyin, ben Başbakan olduğumda herşey çok farklı olacak" dediniz mi?

Birileri Erdoğan'ın aldığı kararları size ilettiğinde, "O kendi işine, kendi kasetlerine baksın" dediniz mi?

7 Haziran sonrası CHP ile koalisyon kurmak için çırpınıp, "Bu koalisyon kurulduktan sonra birilerine Yüce Divan yolu görünecek" dediniz mi?

"Bu parti Tayyip'in partisi değil, bizim de bir özgül ağırlığımız var. Ben hala kral çıplak demedim" diyerek Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı tehdit ettiniz mi?

Ve en önemlisi...

Kızınız hala Fetullahçı terör örgütünün mütevelli heyetinde mi değil mi?

Biz bu soruların cevabını istiyoruz. Bunun dışında Erdoğan'dan af dileyip dilemediğiniz bizi zerre-i miskal ilgilendirmiyor.

Milletten özür dileme meselesine gelince...

Siz millet nazarında ölüsünüz ve ölüler özür dileyemez.