BIST 9.725
DOLAR 35,15
EURO 36,73
ALTIN 2.967,53
HABER /  POLİTİKA  /  AK PARTİ

Bülent Arınç özür diledi

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Taksim Gezi Parkı'yla ilgili tansiyonu düşürücü bir açıklama yaptı.

Abone ol

Taksim Gezi Parkı olaylarıyla ilgili kameraların karşısına geçen Bülent Arınç, "Çevre duyarlılığı sonucu şiddet görenlerden özür diliyorum. Ama sokaklarda tahribat yapanlara özür borcumuz olduğunu düşünmüyorum." dedi.

TAKSİM'DE KESİN BİR KARAR YOK

"Eksiğimiz varsa onu gördük, telafi edeceğiz" diyen Arınç, ilk günlerde haklı eylemlere gazla müdahalenin olayları çığrından çıkardığını söyledi. Gezi Parkı'yla ilgili kesin bir kararlarının olmadığını belirten Arınç, olası bir referandumu destekleyeceğini açıkladı.

CHP'Lİ VEKİLLERE TEPKİ

MHP ve BDP'nin olaylara karşı yaklaşımına teşekkür eden Arınç, CHP'li vekilleri eylemcileri tahrik etmekle suçladı.

Başbakan Vekili Bülent Arınç, Taksim Gezi Parkı olaylarına ilişkin Başbakanlık Yeni Bina'da basın toplantısı düzenledi. İşte o konuşmadan öne çıkan satırbaşları:

SON 5 GÜNDÜR POLİSİN TAVRI SON DERECE HASSASTIR

İki gündür şiddet ve vandallık içeren gösteriler ivme kaybetmeye başladı. Şiddet içermeyen gösterileri saygı çerçevesinde karşılıyoruz. Güvenlik ve istihbarat güçlerimiz özveriyle çalışıyor.

Polisimizinn gösterinin ilk zamanlarında ortaya koyduğu aşırı tedbir haklı oolarak tepki çekmiştir. Ancak son 5 gündür polisin tavrı son derece hassastır. Polisimiz yasalar çerçevesinde üzerine düşen bir hakkı yerine getirmiş ve buundan sonra da getirecektir.

BİZE OY VERMEYEN İNSANLARI ANLAMAYA ÇALIŞTIK

Bu ülkeyi hepimiz birlikte kurduk. Her ferdimiz bu ülkenin sahibidir. Kuşkusuz toplumumuzda tabi farklılıklar vardır. En büyük zenginliği farklılıkları hoşgörü içinde birada tutmasındadır.

Toplumun bütün kesimlerine eşit mesafede durduk. Kendisine oy veerenlere Türkiye'nin başbakanı olacağının altının çizmiştir. Yaşam tarzları bizim için önemlidir, hassastır.

Demokratik kültür ve yasalar çerçevesinde ifade edilen tüm tepkilere açığız. Toplumla inatlaşacak bir anlayışta değiliz.

Empati yaparak bize oy vermeyen insanları anlamaya çalıştık. Herkes bizi takdir etmek zorunda değil. Herkes bize oy vermek zorunda değil ama oy vermeyenlerin talep ve beklentilerine duyarlıyız.

GÖSTERİLER FARKLI NOKTAYA BOYUTLARA ULAŞTI

Saygı hoşgörü içinde her sorunu aşacağımıza yürekten inanıyoruz. Vatandaşlarımız meşru makul tepkileri ortaya kolmuşlardır. Gösteriler bugün farklı boyutlara ulaşmıştır.

Vatandaşlarımızın tepkileri marjinal ğruplar tarafından kullanılmakta. Şu ana kadar 244'ü polis olmak üzere 300'ün üzerinde vatan evladı yaralanmıştır.

Abdullah Cömert isimli vatandaşmımız hayatını kaybetmiştir. Arzu etmediğimiz olaydı. Sonunda bu işi ölümle sonuçlandıracaklarını biliyorduk. Ölüm olmaması için bütün dikkatimizi topluyorduk. Ama maalesef olmadı.

ATEŞLİ SİLAHLA ÖLMEDİ

İlk yapılan otopsisinde ateşli silaha ilişkin giriş çıkış deliği bulunmadığı tespit edilmemiştir. Ateşli silahla ölüm olmadığı anlaşılmaktadır. Belki bir sert cisimle başı zedelenmiş olabilir. Ancak kesin ölüm sebebi yapılacak inceleme sonucu rapor sonucunda anlaşılabileceğini bildirilmiştir. Soruşturma devam etmektedir.

Olayla ilgili soruşturma devam etmektedir. Ölümüne yol açan failin ya da failleri yargıya teslim edlmesini arzu ediyoruz. Tekrar ailesine başsağlığı dilerim.

110 polis aracı tahrip edilmiştir, 207 sivil araç yakılmıştır. Ambulanslar taşlanmaktadır, sivil araçlara zarar verilmektedir. Kamu binalarınna karşı özel evlerine karşı tepkiler gayri kamuni bir takım olaylar getirilmeye çalışılmaktadır. Kaldırım taşlarını sökmek, fıskiyeleri sökmek, süretiyle ağır hasar vermişlerdir.

KENDİMİZİ HESABA ÇEKERİZ

Silahlar susmuşken, kazanımlarımızın hedefe alınması oldukça düşündürcüdür. Biz herkesin hükümetiyiz. gösterileri doğru okumak için o kadar bir hassasiyetin içindeyiz. Biz kendimizi hesaba çekeriz bundan kimsenin şüphesi olmasın.Biz herkesin hükümetiyiz. Biz kendimizi hesaba çekeriz ve çekiyoruz. 

MHP VE BDP'YE TEŞEKKÜR

Öz eleştirimizi yaparız. Muhalefet partilerimizin aklı selimi öne çıkararak yatıştırıcı tavır sergilemesini arzu ediyoruz. MHP’nin olayın başından beri tutumunu takdir ediyor ve teşekkür ediyoruz. BDP’nin takındığı tavra teşekkür ediyoruz. CHP Genel Başkanı’nın parti olarak değil bireysel olarak bulunduğu cümlelerine teşekkür ederiz.

"CHP MİLLETVEKİLLERİ OLAYLARIN İÇİNDE"

Ama üzüntüyle görüyoruz ki Türkiye’de yaşanan bir çok olayda CHP’nin milletvekillerinin olayların içerisinde olmak gibi konumları vardır. Sayın Kılıçdaroğlu’nun güçlü bir genel başkan olarak olayların vardığı bu boyutu tasvip etmediğini, tüm teşkilatlarıyla bu noktada hiçbir zaman bulunmayacakları, olayların yatışması konusunda olumlu bir dil kullanacağını bekliyoruz.

SİVİL TOPLUK ÖRGÜTLERİNE MEDYAYA ÇAĞRI

Bugüne kadar gösterileri sabırla izleyen vatandaşlarımızdan sabır ve sağduyu bekliyoruz. Anne babalardan rektörlerden, medyada sağduyu bekliyoruz.

STK’larımızın gerginliği düşürecek bir tavır içinde olmalarını rica ediyoruz. KESK gibi DİSK gibi güçlü sendikalarımızın bu olaylar karşısındaki tutumlarının toplumsal barışı bozmayacak durumda olacağını tahmin ediyorum. İllegal örgütlerin ekmeğine yağ sürecek davranışlarından kaçınmalarını rica ediyorum. Vatandaşlarımızın sağ duyu ve sabrıyla huzur ve güven ortamı tesis edilmiş olacaktır. Haklı taleplerini ifade eden vatandaşlarımıza tekrar teşekkür ediyorum. Öz veriyle çalışan uykusuz yorgun bulunan güvenlik güçlerimize teşekkür ediyorum. 

SIRRI SÜREYYA ÖNDER ARKADAŞIMIZ

Şunu rahatlıkla görmemiz lazım. Olayların başlangıcında Taksim’de yayalaştırma çalışmaları olduğunu biliyoruz. Önemli bir noktaya da getirildi. Gezi Parkı diye bilinen Topçu Kışlası diye bilinen yerde betonlaşma bilgisini edinen yurttaşlarımız, özellikle iş makinalarıyla 3-4 ağacın yerinden sökülmesi birkaç tanesinin tahrip edilmesi karşısında, içlerinde çok iyi ilişkilerde olduğumuz insanlar eylem başlattılar. Sırrı Önder arkadaşımızın içinde olduğunu biliyorum.

GAZ KULLANILMASI ÇIĞRINDAN ÇIKARDI

Fakat maalesef bu haklı taleplere karşı şu veya bu sebeple, emniyet güçlerimizin gaz kullanmaya başlaması olayları çağrından çıkarmıştır. Yaptığım basın toplantısında, mahkemenin yürütmeyi durdurma kararının olumlu karşıladığımı ifade ettim.

KAFA KARIŞIKLIĞINI GİDERMEK LAZIM

AVM olacak mı olmayacak mı? Gezi Parkı’ndaki yeşil alanlar ortadan kalkacak mı kalkmayacak mı? Aksini söyleyen de var, orman demek bizim işimiz diyenler var. Ama kafa karışıklığını gidermek için iyi bir bilgilendirme olmalı.

İLK EYLEMLERİ BAŞLATANLARI DİNLEYECEĞİM

Dava açan, dernek yetkilileriyle bugün yada yarın görüşeceğim. Yine bu konuda ilk eylemleri başlatan arkadaşlardan da dinleme imkanı bulacağım. Ağaçların kesilip kesilmeyeceği konusunda bir itiraz bir şikayet endişe var. Bunları gidermek zorundayız.

Taksim’deki gezi parkıyla yada şikayetlerle ilgili yeni gelecek kanunda bazı maddeler varsa buna rıza göstermeyeceğimizi bilmenizi isterim. Peşinen karşı çıkmayalım, bu kanun ne getiriyor ne getirmiyor kamuoyunu aydınlatma görevidir.

STK'LAR DİNLENMELİ

Şehirler hepimizin gözdeleridir. Hepimiz birşeyler söyleyebiliriz. Bir kente yapılacak bir inşaat konusunda yerel yöneticilerin belediye başkanları da meclisi de olsa, STK’ların çok daha fazla söz söyleme hakkı vardır. Kurullar vardır, kültür bakanlığına bağlı kurumlar vardır. İkazları dikkate almak gerekiyor. Bu konularda çok daha hassas olmalıyız.

YANLIŞ YAPABİLİRİZ

Hükümet ülkeyi yönetiyor. Biz ülkeyi yönetirken yanlış da yapabiliriz. Fazla da eksik de yapabiliriz. Bizim yaptığımız her şeyin bir yargısal denetimi vardır. Yanlış işlerimizin karşılığını düşünmek gerekirse, hizmet kusuru da izlemiş olabiliriz.

"SOĞUKKANLI DAVRANMALIYIZ"

Yargısal denetimle kamuoyunun denetimiyle bir hükümetin yapacağı şey olaylara soğukkanlı bakmak. Çoğulculuk ve katılımcılık bunları inkar etmeden söyledikleri sözlerin özgül ağırlığını bilerek hareket etmek zorundayız. Olaylar başladığında meseleye net bakabilseydik bunun bir çevre duyarlılığı olduğunu görürdük.

Olaylar aşırı güç kullanımıyla çizgisini aşmıştır. Bugünkü duruma gelmiştir. Taksim’de benim üzüldüğüm konu gezi parkındaki üç ağacın kesilmesiyle böyle bir olayın özünden sapması değil. Çözüm süreciyle devasa bir olayla karşı karşıyayız. 30-35 yıldır her şeyimizi mahveden bir terör sorununu çözecekse bundan daha büyük bir başarı düşünülemez.  

Açık yüreklilikle söylüyorum. Başka olaylarda da yanlışlıklar yapabiliriz, yapmış olabiliriz, bundan sonra da yapacak olabiliriz. Bize düşen görev ülkemizi en iyi şekilde yönetmesidir.

ÜSLUP ÖNEMLİ

Başından beri hükümetiniz böyle bir tavır takınılsaydı olaylar bu noktaya gelir miydi?
Üslup şüphesiz önemli. Her birimizin kendi üslubu önemli. Siyasetçiler için de çok önemli.  Bir insanın ne olduğunu anlamak için üslubuna bakmak lazım. Hepimiz üslubumuzla sert ve kırıcı olabiliriz. Öfkeyi de bunun içine koymak mümkün olabilir. Doğru olan yöneten insanların üsluplarının çok daha yapıcı ve kucaklayıcı olmasıdır. Ben bunda ne kadar başarılıyım bilmem, ama hepimizin önem verdiğini ifade etmek istiyorum.

AMBULANSIN YAKILDIĞI DURUMA GELDİ

Olaylar ilk başladığında bunun çığırından çıkabileceğini düşünmüş olabilirler. Buna dikkat çekmek için, uyarmak amacıyla farklı bir üslup kullanılmış olabilir. Bugün geldiğimiz noktayı meşru göstermek mümkün değil. Bu çevre duyarlılığı olmaktan çıktı, ambulansın içinde polis var mı diye ambulansın yakıldığı duruma geldi. Hiçbir insanın bu vahşeti barbarlığı onaylayacağını düşünmüyorum.

ÇÖZÜM SÜRECİ

Çözüm süreci sağlıkla gidiyor. Genelkurmay başkanlığı bu açıklamayı yapar görevi sürecindendir. Bu ismi biliyorum. İlk olaylarda yaralanan bir arkadaşımız. Polisle ilgili ne işlem yapıldığını arkadaşlarım not olarak ifade etsinler. Biz dün akşam ilgili bütün bakanları, emniyet genel  müdürü de 7de 12’ye devam eden bir toplantıda olayların analiz yapmalarını, hangi tedbirleri aldığımızı görüştüm.

GAZ KULLLANMAMA TALİMATI

Polisler bu ülkenin yabancısı değil. Şehit gazi olduğu zaman üzüldüğümüz insanlar. Terörle mücadelede ve güvenlik görevlerini yaparken olaylar sebebiyle üzüldüğümüz kendilerini kucakladığımız bu memleketin evlatları. Bunlar ağır bir görev yapıyorlar. Aşırı şiddet kullanabiliyorlar. Şu karara da vardık. Pasif durumdalar, yani karşı taraftan bir şey gelmedikçe bekliyorlar. Bir fiili saldırıda kalkanlarını kullanıyorlar. O yetmezse su sıkıyorlar.

5 GÜNDÜR UYUMADAN GÖREV İÇİNDELER

Ancak kendi canları bahis olunca gaz kullanıyorlar. Kendilerine meşru müdafaa olmadıkça gaz kullanmamaları talimatı verilmiştir. Polislerimize ağır hakaretler yapılmakta, ölmeleri istenmektedir. Yaralı sayısına baktığımız zaman neredeyse üç misli polis memuru bulunmaktadır. Bu insanlar 5 gündür uyumadan görev içindeler. Bu milletin bu memleketin çocukları.

DEMOKRATİK TEPKİLERE VARIZ

Ama hayır biz size bunları yaptırtmayız ve üzerine şiddetle gidildiği zaman daha büyük bir azimle geldiler. Demokratik bütün tepkilere biz varız. Bir insanın iki dili olur. Ya siyasetin ya şiddetin dilini kullanırsınız. Şiddetin dilini kullanırsanız kimse sizin taleplerinize bakmaz. Şiddete yöneltmeyi suç kabul ettik. Şiddetle bir yere varamazsınız.

DEVLETİN GÜCÜ KARŞISINDA EZİLİRSİNİZ

Devletin gücü karşısında hepiniz ezilirsiniz. Demokratik eylemlerle bunu yapabilirsiniz. Bağırıp çağırabilirsiniz. Kendi özel hayatımızda da siyasi hayatımızda da bunları yaşadık. Terk edilmiş itilmiş kakılmışlık duygusunu yaşamış bir insanım. Eşimle hayat tarzımla reddedilmiş bir insanım. Refah kapandı isyan etmedik, Fazilet kapandı dağa çıkmadık.

Şimdi bizim geçmişte yaşadığımız tüm sıkıntıları birileri paylaşmak istiyorsa onu anlarım. Ama her birimizin özgürlüğü bir başka arkadaşınkiyle sınırlı. Ben istediğimi yaparım sen bana karışamazsın düşüncesi hiçbir yerde yok.

"ÖZÜR DİLİYORUM"

İstanbul  Yeniköy’de bir dostumuzun nikâhına gittim. Nikah şahidiyim. Yoldan geçen tencerelerine vura vura eylem yapan insanlarımız bizi gördüler. Nikah kıyılıyor dışarda toplanma arttı. Ben kendi adıma bir şeyden korkmam üzülürüm. Düşünün ki düğünün sahipleri,  davetliler. Onların gecelerinde mutsuz etmenin kimin hakkı var arkadaşlar? Yeter ki fiili saldırı olmasın. Bütün düğün boyunca bu devam etti. En basitini size söylüyorum.

O ilk olayda, çevre duyarlılığıyla hareket edenlere karşı yapılan aşırı şiddet gösterisi yanlıştır, haksızdır. O yurttaşlarımdan özür diliyorum. Bunu rahatlıkla söyleyebilirim ama sokaklarda tahribat yapanlar, sokaklarda insanların özgürlüklerine engel olmaya çalışanlara bir özür borcumuz olduğunu düşünmüyorum.

DIŞ TEPKİLER

Dış basında dezenformasyon var. Türk basınının gösterdiği duyarlılığı uluslararası kanallar göstermediler. Ancak basın özgür. Bu konuda yazacaklarını çizeceklerini bizim tayin etmemiz mümkün değil.

Dışarıdaki televizyon kanalları yanlı yayın yapıyorlar. Önce şuna bakmamız lazım. Bu olayları bazı gaflet içindeki insanlar, bir Arap baharına benzetme gayreti içinde. Ne kadar uğraşsanız böyle bir şey mümkün de doğru da değil. adını biz koymadık ama bir baharda bahsediliyorsa bu çok yanlış olur. Bunu Wall Street’in işgaline neden benzetmiyorsunuz? Onlar getirmezse bizim televizyonlarımız getirebilir? O zamanki açıklamaları bugünkülere getirdiğiniz zaman, kendinize öyle Türkiye’ye neden öyle bakıyorsunuz deme hakkımız olabilir mi?

Kim olursa olsun Türkiye’de yaşanan olayların onlarcası kendi ülkelerinde oluyor. Hükümetimiz devletimiz güçlüdür. Sokak olaylarına pabuç bırakacak noktada değiliz. Biz sokaktakilerle baş ederiz.

Onların maksatları farklı olabilir. Türkiye’nin dış itibarını azaltmaya yönelik çaba içinde olabilirler. Bağırmak bastırmaya kalkmak yok saymak güçlü bir iktidarın yapacağı şey değildir.

YALAN HABERLER

Bazı merkezlerden olayların yönlendirildiğini biliyoruz. Asparagas haberler yayınlandığını biliyoruz. Aslında ne kadar demokrat olduğumuzu gösteren imkanlar var bunların hepsini kapatmak mümkün. Erişimini engellemek mümkün. Tweetlere girin, ABD'deki merkezden server kullanarak talimat yağdıranlara bakın onlar asıl failleridir. Şu kadar kişi öldü, filan hastanede şu kadar genç var. Gençler eziliyor. Bunlar içinde polisi hedef alanlar da var. Polisin katledilmesini isteyenler var. Polisin bilmem ne gazı kullandığını söyleyenler var.

27 MAYIS ÖRNEĞİ

 Aynen 27 Mayıs olaylarında önce üniversite öğrencileri öldürüldü gibi saçma sapan ahlaksız haberlerin internet dünyasında yayınlandığını biliyoruz. Çevik kuvvetin şu veya bu şekilde davrandığına dair, polisle ilgili soruşturmalar yapılıyor. Hemen üç saat sonra beş saat sonra netice almak mümkün değil. Çünkü olaylar devam ediyor.

KESİN BİR KARARIMIZ YOK

Bu mahkeme kararına karşı her şey olabilir. Gösterilen hususlara önem göstereceğiz. Kesin bir kararımız yoktur. Kaldı ki orada ne yapılacağı konusu da henüz kararlaştırılmamıştır. Sadece Taksim'in yayalaştırma çalışmasında bir proje vardır ama buraya Gezi Parkı'na veya Topçu Kışlası'na ne yapılacağı konusunda farklı düşünceler vardır. Henüz düşünce aşamasındadır. Elbette bu duyarlılıkları dikkate alarak çok kesin bir karar alacağımızı söyleyebilirim. Önce mahkeme kararını irdeleyelim. Sonra buraya ne yapılacağı konusunda net bir fikir ortaya koyalım. Bu fikri, bütün taraflarla, paydaşlarla görüşelim ve halkımızın istediği konuda karar verelim

PORTAKAL GAZI YALANI

İstanbul’a yapılacak bir iş konusunda, büyükşehir başkanı ve meclisinin, büyük bir duyarlılık içinde hem çevrecilerle ve vatandaşlarla ortak karar alması gerekebilir. Belediyelerimiz referandum yoluyla bile karar almaya çalışıyor. İDO ile ilgili anket yapılmıştı. Büyükşehir belediyemizin referandum yapmasını gönülden desteklerim. Portakal gazı sarin gazı bunların hepsi ajitasyondur.

GÜL İLE GÖRÜŞTÜKTEN SONRA ERDOĞAN İLE GÖRÜŞTÜ MÜ?

Başbakan ile bir temasım olmadı. Akşam bilgileri aktardım. Cumhurbaşkanını ziyaret edeceğimi belirttim. Benim konuşma üslubumu başbakan bilir. Konuştuğumuz konu hükümetimizin düşünceleridir. Unutmayın ki sayın cumhurbaşkanımız çok önemli bir yerde. Türk devletini temsil ediyor. Anayasa’da 102-103-104’de geniş yetkileri var. Cumhurbaşkanımı hemen hemen her konuda yapıcı bir konuşma yapıyor. Siyasi parti liderlerini davet ediyor. Kapıdan çıktığım zaman talimatlarını aldım sözünü kimse yanlış anlamasın. Sayın cumhurbaşkanımız bize talimat verecek konumdadır.
Ben 2005’te TBMM Başkanı’ydım.  İslam Konferansı’na sayın Sezer’in gitmesi gerekiyordu gitmedi. Ben gittim. Türkiye adına bir konuşma yaptım. Sayın Abdullah Gül o zaman dışişleri bakanı ve benim üç arkamda oturuyordu. Şimdi cumhurbaşkanımız, şimdi önümde.

CEMAAT Mİ HEDEF ALINIYOR?

O kadar sivil hedefler var ki, hizmet grubuyla sınır tutması lazım. Kendilerince düşman olarak gördükleri bazı noktalara saldırılar yapıyorlar. O kitledeki nefreti görmek lazım. Sadece düşüncelerini ortaya koymak, hükümeti eleştirmek adına değil, belli isimleri noktaları düşman gibi gören illegal bir yapılanma tahribat yapılmak isteniyor. Hedefe alınan parti AK Parti’dir. AK Parti genel başkanlığına karşı duyum olarak aldığımız, telsiz gibi konuşmalardan özetlerdir.
Bu soygunları bu çapulculukları yapanlar, insana doğaya zarar vermek konusunda söz vermişlerdir. Maddi zarar 70 milyonun üzerindedir. Ambulansların, iş makinalarının yakılması büyük bir tahribat değil mi? Duyarlı insanlarımız bence bu saldırıları bugün bitirecektir. Bugün biz herkesten bunu bekliyoruz.

HİÇ KİMSEYİ GÖRMEZDEN GELME LÜKSÜMÜZ YOK

Ben Hükümet olarak yaşadığımız olaylardan kendimize göre ders çıkardığımızı rahatlıkla ifade edebiliyorum. Eksiğimiz varsa onu gördük, telafi edeceğiz. Doğru yürüdüğümüz yerler fazlasıyla mevcut, bunları da takip edeceğiz ama hiç kimseyi görmezden gelmek, duymazdan gelmek lüksüne ve hatasına sahip değiliz. Demokratik taleplerin, demokratik yöntemlerle ortaya konduğu her yerde asıl demokrasi vardır ve demokrasi muhalefetsiz olmaz

KASK NUMARALARI GİZLENDİ Mİ?

Kask sorusunu bilmiyorum. İçişleri bakanımız Meclis’te de konuşma yapacak gibi. Kendisine iletelim. 11 tane illegal örgüt var. Yaralılardan bir kısmının örgüt mensubu olduğu söyleniyor ama isim vermenin doğru olmadığına inanıyorum.  Önemli olan bunlar değil, önemli olan bunların sokakta yalnız kalması. Onlar şiddetten elini çektiği zaman bu iş bir saatte bitecek bir iştir.