BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46

Bulamazsanız "namertsiniz"!

Yapılması gereken ilk şey, o sabaha karşı "sık" ve "yak" emrini kimin verdiğini bulup vicdanlara şöyle en tazyiklisinden su sıkmak.

Eylemler başlayalı 17 gün oldu. 17 günde 4 kayıp verdik, çok sayıda utanç verici olay yaşadık, onlarca yaralımız var...

Peki ne öğrendik?

HİÇ!

Elimizde hala kocaman bir "0" var!

Baştan başlayalım, o ilk müdahaleden.

Yapılması gereken ilk şey, o sabaha karşı "sık" ve "yak" emrini kimin verdiğini bulup vicdanlara şöyle en tazyiklisinden su sıkmak.

Hala Gezi Parkı Eylemleri deyince tüm toplumun hem fikir olduğu konulardan biri bu; O ilk müdahalenin emrini kim verdi, bulup çıkarın, çıkarıp cezalandırın ki gönüller rahatlasın biraz.

Eylemin yine ilk günlerinde bir kaç hadsizin (ki çok daha ağır hakaret hak etmelerine rağmen bu kadarını yazıyorum) sadece ve sadece başörtülü olduğu için bir kadına saldırdığı iddaları var!

Üstelik kucağında bebeği olan kadına saldırmakla kalmayan bu insanlıktan çıkmış yaratıklar bebeği bile tartaklamışlar!

Ve sonrasında benim aklıma geldikçe midemi bulandıran, kendilerine göre belli ki kahramanlık örneği sandıkları bir davranış sergilemişler!

Neredeyse bütün evlerde bile gizli kamera var.

Şehirlerde asayişi sağlamak için sözüm ona metre başına kamera yerleştirenler bu kameralara bakıp, bir kadına sırf başörtülü olduğu için bu işkenceyi reva görenleri ortaya çıkaracaklar mı, yoksa bunu anlatıp anlatıp mağduru mu oynayacaklar, anlatıp anlatıp kadıncağızın başına gelenlerden yararlanmaya mı kalkacaklar!

Neymiş, kadının psikolojisi bozuluyormuş, o "pislikler" ortada gezdiği sürece pskolojisi rahat bir uyku çekecek mi?

Sonra...

Hatay'da başına aldığı darbelerle hayatını kaybeden Abdullah Can Cömert var..

Abdullah Can kim vurduya mı gidecek?

Onu kimin öldürdüğünü tespit edemeyecek misiniz?

Abdullah Can öldüğüyle mi kalacak?

Onu öldüren her kimse bulunup ortaya çıkarılmayacak mı?

Mustafa Sarı...

Hayatının baharında, çocuğu henüz annesinin karnında...

İkisine hasret, hayatına özlem duya duya gitti genç yaşında...

Biz bunların arkasından öldü diyeceğiz öyle mi?

Nasıl öldüklerini hiç öğrenemeyeceğiz yani, öyle mi?

Ya Ethem?

Polis kurşunuyla vuruldu iddası var!

Görüntülerde silahını atşleyen polis kaçıyor, kim bu polis, o vurmadıysa bile kimliği belirlenip bir sorguya çekilmeyecek mi, yüreğimize bir kaç serin damla üfürülmeyecek mi?

Ethem'in abisi, bugün konuşurken telefonda tam 3 kez "kardeşimin kalbi atıyor" dedi.

Siz, siz en sevdiğinizi kaybettiniz mi hiç!

Kaybetmeden önceki o korkuyu iliklerinize kadar hissettiniz mi hiç!

Yetkililer, bu haberlerde vicdani sormluluğu hisseden bütün ilgililer...

Eğer ortada ölüm varsa, öldüren için de ölen için de sizden-bizden diye bir şey olabilir mi!

Bulun çıkarın ortaya bu acıları yaşatanları...

Eğer...

O ilk "sık" ve "yak" emrini vereni...

O başörtülü kadını sadece ve sadece başörtüsünden dolayı yerlerde sürükleyen o karanlık beyinli çeteyi...

Eğer Abdullah Can Cömert ve Mustafa Sarı'yı öldürenleri...

Ethemi günlerdir azraille mücadeleye zorlayanları bulamazsanız...

"Namertsiniz!"

Bulun, bulun ki hiç olmazsa bunlarla avunalım...

Bulun ortaya çıkarın ki akla karayı ayralım!