Gülen'in beraat kararı kritik bir zamanda onandı. Ali Bulaç kapatma davası öncesi tartışılacak bir tespitte bulundu.
Abone ol Yargıtay Ceza Genel Kurulu, Fethullah Gülen'in beraat kararını en hassas dönemde onadı.Zaman yazarı ve Gülen cemaatini yakından tanıyan Ali Bulaç'a göre beaat kararı AK Parti'nin kapatılması halinde mahkemeye gelen tepkileri azaltacak.
Gülen daha dönmedi ama tartışmalar bitecek gibi değil.. Ne zaman ve ne şekilde döneceği merak konusu. İşte bu soruları Sabah gazetesi muhabiri Ecevit Kılıç sosyolog Ali Bulaç'la yaptığı röportajda sordu.
YARGI KARARLARININ POLİTİK BOYUTU VAR
Yargı, karar verdiğinde elindeki hukuki donelere bakar. Fakat hepimiz biliyoruz ki aynı zamanda yargı kararlarının politik bir boyutu da vardır. Bu sadece Türkiye'ye özgü değil. Ülkenin içinden geçtiği sosyal ve politik konjonktürü de göz önünde bulundurur.
YARGIYA GÜVEN ARTTI
Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun bu durumu göz önünde bulundurarak bir karar verdiğini söylemiyorum. Fakat bu kararın şu anda içinden geçmekte olduğumuz politik süreçle ilgili bir okunması icap ederse; yüzde 50'nin üzerinde seçmeni olan iki partinin kapatılmakla yüz yüze olduğu bir dönemde Hocaefendi'yle ilgili alınan bu karar yargıya olan güveni daha çok artırmıştır.
PARTİ KAPATILIRSA TEPKİLER AZ OLUR
Yargının elini güçlendiren, onunla ilgili güvenirliği artıran bir faktör oldu. Buradan şu meşru sonucu çıkarabilir miyiz? Eğer Anayasa Mahkemesi AK Parti'nin kapatılması yönünde karar verirse genel olarak yargıya yöneltilen eleştirilerde bir azalma olur mu? Tabiki olabilir. Kendiliğinden böyle bir sonuç çıkarabiliriz. Evet, yargıya olan tepkiler az olur. Bu kararın böyle bir tesiri vardır, olacaktır da.
HEMEN DÖNMEZ
Zaten dönüşünün önünde bir engel yoktu. Şimdi de yakın zamanda döneceğini zannetmiyorum. Çünkü bu konuda spekülasyonlar yapıldı, "Humeyni gibi gelebilir, Türkiye İran'a mı benziyor" gibi. O bunları, Humeyni ile bir analoji yapılmasını kesinlikle istemiyor. İkincisi "Bu kararı bekliyordu da beraatı onandı hemen geldi, demek ki bir suçu var" denilecek. Buna izin vermez. Sonra iki partinin kapatılması gündemde, seçim var, Ergenekon operasyonu var... Sıcak bir siyasi mevsim yaşıyoruz, bu nedenle kendisi üzerinden spekülasyon olsun istemez. Spekülasyon olmaz da. Fakat 10 senedir kendi ülkesinden uzakta... Mutlaka günün birinde döner.
YEŞİL KART SORUN DEĞİL
Aynı durum daha önce de yaşandı. Talebi reddedilmişti. Zaten Hocaefendi, 10 senedir orada yaşıyor. Dolayısıyla talebin reddedilmesi önemli bir faktör değil. Bir de Amerika'dan da ayrılacak olsa Türkiye'ye geleceği anlamına gelmez. Bakarsınız, başka bir ülkeye gider. Yeşil Kart verilememesi Türkiye'ye dönüşünü zorunlu kılmaz.
DEMİREL KANDIRDI
Cemaat eskiden bir partiyle dolaylı ilişki kurduğunda o partide kendilerini güvende hissediyorlardı. Nur cemaatleri Adalet Partisi'yle böyle bir ilişki içindeydi. 28 Şubat'tan sonra ise bu durumun istismar edilmelerine neden olduğunu gördüler. Mesela Demirel, "Size bu kadar milletvekili vereceğim" diyordu. Liste açıklanınca hiç milletvekili yoktu. Nedeni sorulunca da "Ben varım, ben sizdenim" diyordu. Demirel, hayatı boyunca Nur cemaatlerini böyle kandırdı. Sonra da 28 Şubat'ın mimarlarından oldu. Bu açıdan 28 Şubat çok öğretici oldu.
AK PARTİ'NİN ARKASINDAN KİMSE AĞLAMAZ
Bir partiye destek vermek yanlıştır, partilerden bağımsız hareket etmek gerekiyor. Yapılması gereken Türkiye'nin demokratikleşmesi ve sivilleşmesidir. "Daha çok demokrasi, daha çok AB uyum süreci daha çok insan hakları" diyoruz. Bundan dolayı biliyorum ki AK Parti kapatılırsa kimse arkasından ağlamayacaktır. Çünkü önemli olan siyasal sistemimizin demokratikleşmesidir.
"BENİ HOCAEFENDİYLE GÖRÜŞTÜR" DİYEN 53 RANDEVU TALEBİ VAR
O listenin ilk 10 sırasını İslam dünyasından isimler aldı. Batı'da entelektüel hayat sona ermiştir. Entelektüel ve kültürel bakımdan dünyanın ağırlık noktası İslam dünyasına doğru kayıyor. Çünkü İslam dünyasında derin bir kriz var. Entelektüeller derin bir krizin içinden çıkar. Refah toplumunda entelektüel olmaz. Fethullah Hoca'nın düşüncesinin arkasında İslam'ın varlık görüşü var. Hocaefendi, hem Batı'yı iyi biliyor hem de İslami bilimlerini.
Bu onu entelektüel yapıyor. Yüksek donanıma sahip, bilgi birikimi çok iyi. Ama cemaat entelektüel yetiştiremiyor, cemaatte entelektüel yok. Kalın bir aydın tabakası var. Sadece "Hocaefendi'yle konuşmak istiyorum" diyerek yurtdışından bana gelen 53 randevu talebi var.
HAREKET TÜRKİYE'NİN KÜRESELLEŞMESİNE HIZ KAZANDIRDI
Hocaefendi'nin Türkiye'yi terk edip Amerika'ya gitmek zorunda kalması hareketin küreselleşmesine, Amerika'ya, Latin Amerika'ya ve Afrika'ya yayılmasına sebep oldu. İnsanlar onu görmek, ziyaret etmek, onunla konuşmak için Amerika'ya gittiler. Gittikçe orayı tanıdılar, iş kurmaya başladılar, buradaki işlerini tasfiye edip oraya yerleştiler. Ondan sonra okullar açtılar. Hocaefendi'nin gidişi hareketi sekteye uğratmadı, zayıflatmadı tam aksine harekete küresel bir ivme kazandırdı. Türkiye'nin küreselleşme sürecine dahlini sağlayan tek kurum Türk okullarıdır. Türkiye, ilk defa Misak-ı Milli sanırlarının dışına çıkıp Şili'den Yemen'e kadar 148 ülkede örgütlendi.