BIST 9.627
DOLAR 35,20
EURO 36,73
ALTIN 2.955,99
HABER /  GÜNCEL

Bugün Ahmet, Nedim... Yarın kim?

Ergenekon operasyonu kapsamında gözaltına alınan gazeteciler basın mesnuplarını sokağa döktü.

Abone ol

Nergis DEMİRKAYA
İNTERNETHABER

ANKARA- Ergenekon operasyonu kapsamında çok sayıda gazetecinin gözaltına alınması basın dünyasını ayağa kaldırdı. Gözaltılara tepki gösteren gazeteciler yıllardan sonra ilk kez sokağa çıktı.

İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın "ABD'den daha özgür basınımız var" sözlerine tutuklu ve yargılanan gazeteci sayısını pankart yaparak yanıt veren basın mensupları, "Bugün Nedim, Ahmet... Yarın Kim?" diye sordu.



Ankara'daki eyleme katılan Can Dündar, "Daha ilk meslektaşımız alındığında bu tepkiyi gösterebilseydik bu meslektaşlarımız belki alınmayacaktı" serzenişinde bulundu.

Gözaltına alınan gazetecilerin hepsine kefil olan Bekir Coşkun "Ben demokrasiye ihanet ederim, topluma ülkeye zarar verebilirim ama onların böyle bir şey yapacaklarına asla inanmam" tepkisi gösterdi.

Sorunun Ahmet, Nedim, Soner sorunu olmadığını söyleyen Hürriyet gazetesinden Faruk Bildirici ise basın özgürlüğü adına duyduğu kaygıyı paylaştı.

BUGÜN AHMET, NEDİM... YARIN KİM?

Gazetecilerin ilk protesto eylemi saat 12.00'de İstanbul Taksim meydanında gerçekleşti. Özgür basın için yürüyen gazeteciler "Gazeteciysen boyun eğmeyeceksin. Boyun eğeceksen, gazeteciyim demeyeceksin" ve "Bugün Ahmet, Nedim. Yarın kim?" yazılı pankartlar taşıdı.

ANKARA'DA ADRES ADALET BAKANLIĞI

Başkent Ankara'daki eylemde ise gazeteciler Adalet Bakanlığı'na yürümek üzere Kızılay'da toplandı. CHP'li milletvekilleri Hakkı Süha Okay, Mustafa Özyürek, Tekin Bingöl, Yılmaz Ateş, Atilla Kart, BDP Milletvekili Hasip Kaplan'ın da destek verdiği yürüyüşte çok sayıda sendika, oda yöneticisi de yer aldı.

Gazeteciler Can Dündar, Faruk Bildirici, Şükrü Küçükşahin, Erdal Sağlam, Murat Çelik, Hande Fırat, Bekirz Coşkun, Erhan Karadağ, Özlem Çelik, Utku Çakırözer gibi çok sayıda yazar ve yönetici Kızılay'dan Adalet Bakanlığı'na yürüdü.

BAKAN ATALAY'A ÖZGÜR BASIN GÖNDERMESİ

Ağzına siyah bant kapatan gazeteciler İçişleri Bakanı Beşir Atalay'a gönderme yapan bir pankart taşıdı. Pankartta, "İleri demokrasiyle gurur duyuyoruz. ABD'den daha ileri demokrasimiz var. Tutuklu gazeteci sayısı 61, yargılanan gazeteci sayısı 2 bin, hakkında soruşturma açılan gazeteci sayısı 4 bin" vurgusu dikkat çekti.

Gazeteciler yürüyüşte, "Susma Sustukça Sıra Sana Gelecek", "Özgür Basın Susturulamaz", "Özgür Basın Özgür Türkiye", "Mürit değil gazeteciyiz" sloganları attı. Gazetecilerin uzun yıllardır ilk kez biraraya geldiği eylem Adalet Bakanlığı önünde yapılan basın açıklaması ile son buldu.

Eylemin ardından katılımcı gazetecilere "Neden burdasınız" sorusunu yönelttik. NTV'den Can Dündar, Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Bekir Coşkun ve Hürriyet Gazetesi Okur Temsilcisi Faruk Bildirici'nin yanıtları şöyle oldu:

CAN DÜNDAR: GEÇ BİLE KALDIK

Çok vakit kaybettik. Daha ilk meslektaşımız alındığında tepkimizi bu şekilde gür gösterseydik meslektaşlarımız belki alınmayacaktı. Ama şunu görüyoruz. Biz sustukça daha fazla üstümüze geleceklar. Sustukça daha çok susturulacağız. Onun için bugün susma sustukça sıra sana gelecek sloganının medya açısından sembolik örneklerinden birini yaşıyoruz. O nedenle ben buradayım. Gazeteciler susmama kararlılıklarını dile getirdi. Ben de onlardan biriyim. Sesimiz çıktığınca konuşmaya, kalemimiz yettiğince yazmaya devam edeceğiz.

BEKİR COŞKUN: BEN YAPARIM ONLAR YAPMAZ

Bu dayanışmayı göstermemiz gerek. İçimiz yanıyor, rüyallarımız kaçıyor. Bu çocukların bir çoğu benim kardeşim gibi. Çoğunu yakından tanırım. Onlara milyon defa kefil olurum. Ben yaparım. Ben demokrasiye ihanet ederim, topluma ülkeye zarar verebilirim ama onların böyle bir şey yapacaklarına asla inanmam.
Bir de yanlış yere yürüdük. Toplandık Adalet Bakanlığı, Başbakanlığa geldik. Hacı Bayram'a yürümemiz gerekirdi. Orada kör imam varmış...

FARUK BİLDİRİCİ: BU DALGA HEPİMİZİ ALTINA ALACAK

Ben burdayım çünkü gazeteciyim ve mesleğim adına kaygı duyuyorum. Mesele Ahmet, Soner, Nedim meselesi olmaktan çıktı. Basın özgürlüğü meselesi haline geldi artık. Çünkü bu dalga öyle büyüyorki hepimizi altına alacak. Bu iktidar yandaş medya üretti. Hakim olduğu bir medya üretti, onunla da yetinmedi geri kalan medyayı da bu şekilde susturmaya çalışıyor. Daha yeni dalgalarla karşılaşmamak o dalgaların altında ezilmemek için burdayız.