Kalleşlik, ihanet, uşaklık, kokuşmuşluk üzerine bir yazı. Sabah'ta dün yaşanan krizin üzerine bir yorum daha geldi.
Abone olSabah'ta bir şifreli yazı daha.. Köşe yazarlarını kalem bırakma eşiğine getiren protestonun yankıları sürüyor.
Sabah yazarı Umur Talu, kalleşlik ve fırdöndülükten bahsetti. Diğer yazarlar gibi aldatıldığını düşünüyor. Yarı yolda bıraktığı kişiye dedi.
Ancak o kişinin ismini vermedi. Bilindiği gibi dünkü kavganın mimarları Yılmaz Özdil, Fatih Altaylı ve Yavuz Onursal idi. Meslekteki alçaklığın dizboyunu aşıp, gırtlağa dayandığını anlattı.
Dünkü yaşananlar sonrası bunların hepsi hikaye dedi. Neydi o hikayeler? Yazar o kavramları sıraladı: "Kıble, pusula, kerteriz, ilke, yön, ölçü, tutarlılık... Hepsi hikâye."
Belli ki çok öfkeliydi, sansüre de, otosansüre de dayarışmaya ihanete de çok kızgındı. Sözde cesur yazıların içindeki içten pazarlıklara isyan etti yazar. Çetin Altan örneğini verdi:
"40 küsur yıl önce kıpır kıpır Çetin Altan, "Bugün canım yazı yazmak istemiyor" deyip çok şey anlatmıştı. Üstüne bir 40 yıl daha yazdı. Hatta mapustayken bile. İnadına yazmalı demek! Bazen işte o canına bile inatla.
Tamam mı! Gerekirse, tamam elbette. Gazetecilik harbiden, öyle kalbinden, numarasız, tezgahsız, vicdanın tam içinden özgürlük işidir."