Hükümet ile YÖK arasındaki polemik hız kesmeden sürüyor. Bu kez de Ankara Üniversitesi Rektörü Nusret Aras'tan tepki geldi..
Abone olAnkara Üniversitesi Rektörü Nusret Aras, ''içinde bulundukları dönemin ve yaşananların kendilerini gelecek konusunda iyimser olmaktan alıkoyduğunu'' belirterek, ''Cumhuriyetin temel ilkeleri konusunda son derece hassas bir üniversite olarak, yaşananlar karşısında kesinlikle kayıtsız kalmayacağız'' dedi. A.Ü'de yeni akademik yıl, Morfoloji Binası'nın konferans salonunda düzenlene törenle başladı. A.Ü Devlet Konservatuvarı öğrencilerinin konser verdiği törende, Onuncu Yıl Marşı törene katılanlarca ayakta söylendi. Rektör Prof. Dr. Aras, açılış konuşmasında, üniversitenin kuruluş amacını ve gelişmeleri anlattı. Bütün uğraşların bir ''Cumhuriyet üniversitesi'' oluşturmak amacıyla yapıldığını kaydeden Prof. Dr. Aras, ''Bugün Ankara Üniversitesi'ne baktığımızda, bütün bu çabaların boşa çıkmadığını ve bir Cumhuriyet üniversitesi geleneğinin oluştuğunu görebiliyoruz'' dedi. Geleceğe güvenle bakmak istediklerini dile getiren Prof. Dr. Aras, ''Ancak içinde bulunduğumuz dönem ve yaşananlar, bizleri gelecek konusunda iyimser olmaktan alıkoymaktadır. Çünkü, her geçen gün sıkıntı yaratan konular büyümekte ve bugüne kadar hiç yaşamadığımız boyutlara ulaşmaktadır'' dedi. Üniversitelerde sürekli sıkıntı haline gelen kaynak ve eleman yetersizliğinin bu yıl ''görülmemiş ölçüde arttığını'' kaydeden Prof. Dr. Aras, ''siyasal iktidarlar, üniversitelerin kendilerine yarattıkları kaynağa bile göz dikmiş, isteyerek ya da istemeyerek üniversitelerin elini kolunu bağlamışlardır'' diye konuştu. ''TESİSLERİMİZ, BİZE DANIŞILMADAN SATIŞA ÇIKARILDI'' Üniversiteye bağlı Side Eğitim ve Araştırma Uygulama Tesisleri ile Ankara Elmadağ'da bulunan Spor ve Rekreasyon Tesisleri'nin Maliye Bakanlığı'nca, kendileriyle hiçbir görüşme yapılmadan satışa çıkarıldığını kaydeden Prof. Dr. Aras, vakıf üniversitelerine paha biçilmez değerde kamu arazileri tahsis edilirken, aynı olanakların devlet üniversitelerinden esirgenmesini anlayamadıklarını ifade etti. Türkiye'de bilimadamlarının öneminin artmak yerine azaldığını dile getiren Prof. Dr. Aras, ''durumun her geçen gün daha kötüye gittiğini'' söyledi. Son yıllarda izlenen politikalar nedeniyle öğretim üyeliğinin ve üniversitelerin büyük itibar kaybına uğradığını ifade eden Prof. Dr. Aras, bu konuyla ilgili gelişmelerin sebeplerinin anlaşılamadığını, bunlara ek olarak yardımcı doçent atamalarının Başbakanlık iznine bağlandığını kaydetti. ÜNİVERSİTELERDE SİYASALLAŞMA KUŞKUSU Prof. Dr. Aras, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bütün bu gelişmeler, üniversitelerimizde siyasallaşma kuşkusunun tam siyasallaşmaya dönüştüğünü net bir şekilde ortaya koymaktadır. Üniversitelerde hükümetlerden izin alınarak gerçekleştirilen her türlü idari işlem ve atamalar, siyasallaşma anlamına gelmektedir. Bu ise üniversite özerkliğinin kalkması demektir.'' Milli Eğitim Bakanlığı'nca hazırlanan Yükseköğretim Yasa Tasarısı Taslağı'na da değinen Prof. Dr. Aras, ''taslağın üniversite özerkliğine büyük bir darbe vurduğunu ve siyasallaşmayı getirdiğini'' savundu. Yükseköğretim sisteminin yeni bir düzenlemeye ihtiyacı olduğunu kaydeden Prof. Dr. Aras, şunları söyledi: ''Ancak bu yasa taslağı, hemen hiçbir yenilik getirmediği gibi müdahaleci ve demokratik olmadığı için eleştirilen ve değiştirilmek istenen 2547 sayılı Yasa'ya göre daha merkeziyetçi ve siyasallaşmaya zemin hazırlayan bir yapıdadır. Bu duruma verilebilecek örneklerden biri, YÖK'ün oluşumudur. Akademik unvanların merkezi olarak kazanılmaya başlanması da üniversite özerkliğine aykırıdır. Araştırma görevlileri ile öğretim görevlilerinin seçiminin merkezi sınavla yapılması, kabul edilemez bir husustur. Bundan daha vahim olan, yardımcı doçentliğe yapılacak atamaların da merkezi sınavla yapılması ve yardımcı doçentlik kadrolarının devamlı nitelikte olmasıdır. Devamlı nitelikteki kadro, yardımcı doçentlerin bilimsel üretkenliklerini azaltma riski taşımaktadır. Diğer taraftan yurtdışında yetiştirilmeleri düşünülen araştırma görevlilerinin çalışma alanları ve sayıları hakkında da son kararın Milli Eğitim Bakanlığı'na ait olması, üniversite özerkliği bakımından kabul edilemez.'' KILIK-KIYAFET Taslaktaki disiplinle ilgili konulara da değinen Prof. Dr. Aras, yönetmelik hükmü olması gereken konuların hiç gerek bulunmadığı halde yasa taslağına alındığını ifade etti. Bunlardan birinin, üniversitelerde yürürlükteki mevzuata aykırı olmamak kaydıyla kılık-kıyafetin serbest bırakıldığı 84. madde olduğunu belirten Prof. Dr. Aras, bu konunun önceki yıllarda da aynı şekilde yasa hükmü haline getirilmeye çalışıldığını, ancak Danıştay, Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi kararları nedeniyle uygulanamadığını anlattı. Prof. Dr. Aras, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bu durum gayet iyi bilindiği halde yeniden ve ısrarla yer alması, iyi niyetle açıklanamaz. Zaten taslaktaki bu eğilim, disiplin cezalarının sayıldığı dokuzuncu bölümde, kılık-kıyafet ile ilgili hükümlere aykırı davranmaya sadece uyarı cezasının verilebileceğinin belirtilmesiyle kuvvetlendirilmektedir. Bu konuda toplumsal bir oydaşma sağlanmış ve kamusal alanlarda çağdaş kıyafette bulunulması benimsenmişken, konunun yeniden alevlendirilmeye çalışılması anlaşılamamaktadır. Bu türbanseverlik yerine öğrencilerin yasal düzenlemelere uyumunu teşvik etmek, sanırım daha uygun olur.'' Milli Eğitim Bakanlığı'nın İlköğretim Kurumları Yönetmeliği'nde yaptığı değişikliklerin düşündürücü olduğunu söyleyen Prof. Dr. Aras, okul yönetimlerinin çocuğun devamını sağlamakla yükümlü olmasına karşın bu hükmün değiştirilmesinin, ''zorunlu eğitimin kesintisiz olması ilkesini zedelediğini ve bu boşluğun nasıl ve kimler tarafından doldurulacağı hakkında kuşkular doğurduğunu'' ifade etti. ''ÇATIŞMADAN YANA OLMADIK'' Kaynakların devlet okullarının ve eğitimin iyileştirilmesi için kullanılması gerektiğini bildiren Prof. Dr. Aras, şunları kaydetti: ''Cumhuriyet ve Cumhuriyetin temel ilkeleri konusunda son derece hassas bir üniversite olarak, bütün bu yaşananlar karşısında kayıtsız kalmadık ve bundan sonra da kesinlikle kayıtsız kalmayacağız. Bu konudaki mücadelemizin kamuoyu tarafından çok net bir biçimde algılanmasının kaçınılmaz olduğunu da biliyoruz. Ankara Üniversitesi, hiçbir zaman çatışmadan yana olmamıştır. Bu nedenle, siyasal iktidarın yükseköğretimin yeniden yapılandırılması iddiasıyla başlattığı süreçte, üniversitemiz, diyaloga dayalı, katılımcı bir tavır sergileyerek katkıda bulunmaya çalışmıştır. Asıl niyetin üniversitelerin yeniden yapılandırılması olmayıp üniversitelerin siyasallaştırılması, özerkliğin kaldırılarak doğrudan iktidarın güdümüne sokulması ve sonuç olarak bir tür cezalandırma ve zapturapt altına alma olduğu açıkça ortaya çıktıktan sonra bile yapıcı tavrımızı sürdürmeyi, topluma karşı bir görev olarak kabul ediyoruz.'' Cumhuriyet ilkelerinden ödün vermeyeceklerini vurgulayan Aras, ''Bunu hayal edenlere söylenebilecek tek şey, üniversitelerin gücünün asla hafife alınmamasıdır'' dedi. Prof. Dr. Aras, üniversite öğrencilerine seslenirken de, Atatürk ilkeleri ve laik demokratik Cumhuriyet esaslarına bağlılığın üniversitenin vazgeçilmez ilkeleri olduğunu belirterek, ''Sizlerin de bu esaslara göre yetiştiğinize, bu çağdaş düşünceleri Ankara Üniversitesi'nde pekiştireceğinize ve geliştireceğinize inanıyorum'' diye konuştu. ÖĞRENCİLERDEN PROTESTO Öte yandan, Prof. Dr. Aras'ın konuşması sırasında, salonda bulunan bir grup öğrenci protesto gösterisi yaptı. Bir öğrencinin, ayağa kalkarak ''Siz bizi temsil etmiyorsunuz'' diye bağırması üzerine, salonda bulunan bir grup öğrenci, arkadaşlarına, sloganlarla ve ellerindeki ''YEK de, YÖK de istemiyoruz'', ''Üniversite-sermaye işbirliğine son'', ''Ne AKP'nin ne de rektörlerin söyledikleri bizim isteklerimizi dile getiriyor'' yazılı dövizlerle destek verdiler. Prof. Dr. Aras, bunun üzerine öğrencilere, öğrenci temsilcisinin de konuşacağını söyledi. Protestoda bulunan öğrencilerin ''O bizi temsil etmiyor'' demeleri üzerine Prof. Dr. Aras, ''Demek ki konuşma adabına uygun davranmıyorsunuz. Bu şekilde konuşma hakkı alınamaz'' diyerek, güvenlik görevlilerinden, bu öğrencileri dışarı çıkarmasını istedi. Bunun üzerine, öğrencilerden birkaçı törenin yapıldığı salondan çıkarıldı ve bu öğrencilerin kimlikleri polislerce tespit edildi. Protesto gösterisi yapan öğrencilerden bazıları, dışarı çıkmayı reddetti. Bu sırada, salonda bulunan öğretim üyeleri, alkışlarla, ''dışarı dışarı'' diye tempo tuttular. Ancak, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi ve YÖK üyesi Prof. Dr. Alpaslan Işıklı, öğrencileri ikna etmeye çalıştı. Araya bazı öğretim üyelerinin de girmesi sonucu sakinleştirilen öğrenciler, töreni izlemeye devam ettiler.