Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 2011 yılı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri Töreni'ne katıldı.
Abone olBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan, Lütfi Kırdar Spor Salonu'nda Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın ev sahipliğinde gerçekleştirilen 2011 yılı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri Töreni'ne katıldı.
Burada yaptığı konuşmada İstanbul'dan bahseden Başbakan Erdoğan, ödüle layık görülen fotoğraf sanatçılarının İstanbul'un güzelliğine güzellik kattıklarını söyledi. Bu fotoğraf sanatçılarının, dünyanın dört bir yanından anlamlı kareler aktardıklarını ve hepsinin ortak vasıflarının birer İstanbul sevdalısı olması olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Biz de size İstanbul açısından en güzel malzemeyi sunmak açısından çaba içindeyiz" dedi. Erdoğan, "Kendilerini fotoğraf sanatına yakın hissettiğimizi hatırlatmak isterim. Siyaseti de sanat olarak görüyoruz. Genellikle biz vizörün önünde olan isimleriz, olmaya da devam edeceğiz" diye konuştu.
TÜRKİYE'NİN RENGİNİ GÖRMEK İSTEYENLER, BU SANATÇILARA BAKSIN
Fotoğraf sanatçılarının, yürekleriyle, gönülleriyle, sevdalarıyla Türkiye'nin ta kendisi ve en büyük değerleri olduğunu belirten Erdoğan, bu sanatçıların Türkiye'nin rengi olduğunu, hem Türkiye'de, hem dünyada, farklılığın nasıl bir ahenk, nasıl bir uyum, nasıl bir zenginlik oluşturduğunu görmek isteyenlerin bu dört sanatçıya bakmalarını önerdi. Bu sanatçıların önce Türkiyeli olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Dikkat ediniz tenlerinin rengi her ne olursa olsun onlar önce sanatçıdır. Dilleri her ne olursa olsun onlar Türkiyeliler. İnançları her ne olursa olsun onlar, vizörden baktıklarında insanı, insanın özünü, insanın yüreğini görmek gibi bir ortaklığa, bir paydaşlığa sahipler. Şunu çok açık yüreklilikle söylüyorum. Sizin fotoğraflarınız, sizin kareleriniz bu ülkede ırkçılığa, ayrıcılığa nefrete karşı verilmiş en güzel yanıttır" dedi.
HİÇ KİMSE, BİR BAŞKASININ TÜRKİYE SEVGİSİNİ SORGULAMAYA HAKKI YOK
Bu ülkede hiç kimsenin, bir başkanı ötekileştirme, bir başkasının Türkiye sevgisini sorgulama hakkı olmadığını, buna haddi de bulunmadığının altını çizen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu toprakların özünde ırkçılık yok. Bu toprakların ruhunda öteleştirilme yok. Bu topraklarda ırkçılığın da, ötekileştirmenin de, nefretin de yeşermesine, yeşertilmesine asla izin vermeyiz. Müsamaha göstermeyiz. Kendisini, bu ülkenin yegane sahibi olarak görüp, farklı olanları öteleyenler, en önce kendilerine baksınlar, en önce kendi kararan kalplerini sorgulasınlar. Biz bu ülkeye de, tüm dünyaya da sadece ve sadece birlik, bütünlük, sevgi ve hoş görü fotoğrafları sunmak istiyoruz. Irkçı, ayrımcı, ötekileştirici pozlar vermekte, bir tek kare üzerinden bu ülkenin insanlarını töhmet altında bırakmak da Türkiye'ye haksızlıktır."
GÖNÜL GÖZÜYLE BAKANLAR IŞIĞI GÖRÜRLER
Erdoğan, Sıtkı Fırat'ın, "Fotoğraf makinesinin özüne gözümüzü değil, gönlümüzü yerleştirelim" sözlerine işaret ederek, "Evet, gönül gözüyle bakanlar, bu ülkenin renklerini görürler. İdeolojiyle bakanlar, hiç ama hiçbir şey görmezler, sadece karanlığı görürler. Biz nasıl ki büyük fotoğraf ustalarımızın karelerine gönül gözüyle bakıp, ışığı görüyorsak, Türkiye'ye de gönül gözüyle bakıyoruz ve Türkiye'de de ışığı görüyoruz. Bizim özellikle ilkemiz çok net" dedi.
YARADILARIN SEVDİK, YARATANDAN ÖTÜRÜ
Konuşmasında Yunus Emre'nin, "Yaradılanı sevdik, yaratandan ötürü" sözlerini anımsatan Başbakan Erdoğan, Türk, Kürt, Çerkez, Arap, Rum, Ermeni, Alevi, Sünni, Musevi, Müslüman, Hristiyan'ın hiç fark etmediğini dile getirerek, "Değil mi ki insandır, hürmet göstermek, bizim insanlık vazifemizdir. Bu ülkenin her bir ferdi, birinci sınıf vatandaştır. Bu ülkenin her bir değeri, bu toprakların her bir rengi, bizim hazinemizdir. Tekrar ediyorum, tek bir kare üzerinden bütün bir ülkeyi töhmet altında bırakmak haksızlıktır. Kendini bilmez birkaç kişinin tahriklerini büyüterek, abartarak bir Türkiye fotoğrafı gibi sunmak, haksızlıktır. İnsafsızlıktır" ifadelerini kullandı.